Çankaya Köşkü'nden yapılan açıklamada "Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanlarının 'vatana ihanet' dışında herhangi bir suçlama ile yargılanmasının mümkün olmadığı" hatırlatıldı. Açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi: "Anılan karara konu olan fiil ile ilgili olarak, kapatılan bir siyasi partinin genel başkanı, iki genel başkan yardımcısı ve genel muhasibi ile 71 il yöneticisi hakkında 1998 yılında dava açılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında o tarihte milletvekili dokunulmazlığı sebebiyle ceza davası açılmamış, kendisinin ısrarla dokunulmazlığının kaldırılması ve yargılanması talebine rağmen dokunulmazlığı da kaldırılmamıştır. O tarihte dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı olan ve partide parasal konularda hiçbir hak, yetki ve sorumluluğu bulunmayan Sayın Cumhurbaşkanımızın, sanığı olmadığı ve yargılanmadığı bir davadan dolayı bazı çevrelerce şüpheli gibi gösterilmeye çalışılması kesinlikle iyi niyetle bağdaştırılamamaktadır. Üstelik, Sayın Cumhurbaşkanımızın milletvekili olarak görev yaptığı dönemde, dokunulmazlığının tazminat davası açılmasına engel olmaması sebebiyle Hazine alacağının tahsili için diğer kişilerle birlikte hakkında 1999 yılında tazminat davası açılmış; mali konularda sorumluluğunun bulunmaması sebebiyle davanın reddine 19 Nisan 2007 tarihinde, yani Cumhurbaşkanı seçilmeden önce karar verilmiştir. Kaldı ki, Anayasa'ya göre Cumhurbaşkanlarının "vatana ihanet" dışında herhangi bir suçlama ile yargılanması mümkün bulunmamaktadır. Bu sebeplerle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, söz konusu dosya ile ilgili olarak hakkında verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar ile bu karara karşı yapılan itiraz üzerine Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı tarafından verilen kararın, bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir."