BİRKAÇ haftadır Kafkasların gündemini Türkiye ve Ermenistan oluşturuyor. İki ülkenin yakınlaşma ve diplomatik ilişkiler konusundaki ısrarı, iki ülke milli takımlarının dünya kupası için yaptığı karşılaşmanın sonucu ne olursa olsun Türkiye ve Ermenistan bu maçın galipleri. Hem politik hem de sportmenlik anlamında. Türkiye Futbol Federasyonu başta olmak üzere tüm spor kuruluşlarının bunca diplomatik kargaşa arasında bu tür bir organizasyonu son dakikada yapabilmesi Türkiye'nin her alanında faaliyet gösteren kurumlarının Ermenistan ile ilişkilerin iyileştirilmesi konusunda ne kadar kararlı olduğunun göstergesi oldu. Öte yandan maç öncesinde stadyum önünde toplanan Bursaspor taraftarlarının Azerbaycan bayrakları ile protestolar yapması ilginç bir tablo oluşturu. FIFA'nın dayatmaları doğrultusunda son dakika Azerbaycan bayraklarının stada alınmasının engellenmesi, iyi niyet gösterilerinin yapılması beklenen gecede önemli olabilecek bir sorunu önlemiş oldu. Aynı şekilde bu durum bize şunu da sorgulatmıyor değil. Neden bu maça Azerbaycan bayraklarının alınmaması isteniyordu? Bu bile bir ifade özgürlüğü kısıtlaması değil miydi? Bence organizasyonun en büyük eksikliği belki de devletin bu organizasyondaki başarısızlığıydı. Kendinden emin ve başarılı bir yapısı olan herhangi bir devletten bu maçta taşkınlıklara engel olabilecek bir kararlılık, farklı kesimlerin tepkilerini kendince ve saygı unsurlarını içerecek şekilde ifade edebilmesine olanak sağlaması beklenirdi. Anlaşılan o ki Türkiye'deki futbol kuruluşları bu olgunluğa erişmiş iken henüz devletimiz Ermenistan ve Azerbaycan taraftarlarının karşılıklı oturup maç seyretmesine elverişli değil. Türkiye ve Ermenistan takımları bugün dünyada eşine az rastlanan bir karşılaşma yapıyorlar. Türkiyeli bir Ermeni olarak bu maçın ilkini Ermenistan'da ikincisini de Türkiye'de sorunsuz ancak "eksik" olarak izlemenin mutluluğunu ve hüznünü yaşıyorum.