Abdi İpekçi cinayeti ve Papa II. Jean Paul'e düzenlenen suikastten toplam 30 yıl hapis yatan Mehmet Ali Ağca, Sabah gazetesi Roma temsilcisi YaseminTaşkın'a konuştu.
Ağca, gazeteci Abdi İpekçi cinayeti ile ilgili olarak Türkiye'de konuşmak istemediğini, belki Papa suikasti çerçevesinde yazılacak bir kitapta bu olayı da anlatabileceğini vurguladı. Ağca, İpekçi olayı hakkında konuşmamasına gerekçe olarak Türkiye'de kamuoyunun kendisini anlamıyacağını ve basının tepkisini öne sürdü.
Ağca'nın avukatı Mustafa Demirbağ ise bu görüşme esnasında, Yasemin Taşkın'a müvekkilinin Abdi İpekçi cinayeti ile ilgili davanın yeniden açılmasından yana olduğunu ve bunu 5 yıl önce hapishaneden ilk kez çıktığında da ifade ettiğini hatırlattı. Demirbağ'a göre Abdi İpekçi cinayeti için düğmeye basan çevreler, bu cinayetin arka perdesinin ortaya çıkmasını, esas sorumluların bilinmesini istemiyorlar. Demirbağ, daha da ileri giderek Ağca'nın bu konuda konuşmamak istemesini kendisinin ve ailesinin can güvenliğini korumak istemesine bağladı.
Ağca, sorumuz üzerine Papa suikasti ile ilgili olarak önemli bir noktayı ilk kez ifade etti. Ağca "Papa suikasti sizin sandığınız gibi bir olay değil, çok daha basit bir olay ben bunu açıklayacağım." dedi. Ağca, Papa suikasti ile ilgili olarak kitap, mülakat ya da belgesel çalışmalarından bir gelir etmek istediğini de saklamadı. Ancak bunu, Türkiye'de değil, yabancı bir basın ya da yayın organı ile yapmak kararında.
Ağca bu kez de kendini ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton'la kıyaslayarak. Hillary Clinton'un bir kitap için 8 milyon dolar kazandığını söyledi. Mehmet Ali Ağca ile İstanbul'da Anadolu yakasının ücra bir semtinde buluştuk. Ağca bu görüşmeye İstanbul'un 100 km dışından geldi.
Görüşmemize zaman zaman kardeşi Adnan Ağca ve avukatı Mustafa Demirbağ'da katıldı. İstanbul'da ben buluşma yerine gitmek için yanımdaki misafirimle beraber Avrupa yakasından hareket ettim. Ağca İstanbul'un 100 km. dışından geldi. Avrupa yakasına geçtikten sonra taksi ile tam 1 saat yol gittik. Bana söylenen buluşma noktası bir restoran'ın önü idi. Orada Adnan Ağca ve bir kişi daha bizi aldılar.
Yanımdaki misafirim Vatikan'da kaçırılan Emanuela Orlandi'nin ağabeyi Pietro Orlandi. Orlandi ailesi ile ATV, Aktüel ve Sabah'a yaptığımız röportajlardan sonra süregelen bir bağ var. Pietro, günlerdir sürekli telefonla beni arıyor. Ağca çıktığından beri beklediği tek şey, benim Ağca ile yapacağım görüşme ve bu görüşmeye katılmak. Sadece annesi ve eşine söyleyerek, 1 gün önceden haber verdiğim bu görüşme için atlayıp gizlice İstanbul'a geldi. Tek umudu Ağca'dan, 1983 yılında kaçırılan kardeşi Emanuela Orlandi'nin akibeti ile ilgili bilgi alabilmek. Pietro geldiğinden beri birşey yemiyor, sürekli sigara içiyor, gergin, 27 yıl sonra hala kardeşini bulabilme umudunda.
Beni ve Pietro'yu restoranın önünden alan şahıslarla birlikte bir miktar yürüyoruz, hava serin, yağmur sonrası çocuklar parkda koşturuyor, biz mahalle aralarından ilerliyoruz. Bir apartmanın birinci katını işaret ederek "İşte geldik" diyorlar. Kapı'yı mutfak girişinden genç bir insan açıyor, ocağa çay konulmuş. Bir oturma odası. Gül kurusu renginde iki kadife divan, ortada kocaman bir sehpa, üzeri çay bardakları, meyve suyu, tatlı, tuzlu kurabiyelerle donatılmış. Ağca üzerinde mavi kazağı ve kot pantolonu ile bizi karşılıyor. Ankara'daki Sheraton şatafatından eser yok. Ağca'nın etrafında artık o ilk günlerin kalabalığı da kalmamış. Son üç günü İstanbul dışında, annesi, kardeşleri, yeğenleri ile bir arada geçirmiş.
Kameralar ve mikrofonlardan uzak daha çekingen, sakin ve zaman zaman heyecanlı bir ton'la konuşuyor. Ankara'da hapishane sonrası yaşadığı ilk 2 günden sonra İstanbul ve civarında sık sık ev değiştirmiş. Gecekondular da da kalmış. Meşhur paralı mülakatları ile ilgili olarak, "Türk basınına, televizyonlarına mülakat vermeyeceğim, televizyon proğramlarına katılacağım da yalan, size mülakat veriyorum ya, hepsi bu kadar" diyor. İşte Ağca ile konuşmalarımız.
Taşkın- Hapisten çıktığından bu yana nasıl bir yaşam sürdün? Dışarı çıkabiliyor musun?
Ağca- Pek dışarı çıktığım yok, insanların ilgisi beni rahatsız ediyor. Bana sempati ile yaklaşanlar da var. Onlardan da rahatsız oluyorum. Doğrudan suratıma, gözümün içine bakıyorlar. Çok rahatsız edici. Keşke hiç ilgilenmeseler. Beni unutsunlar istiyorum. Dışarı çıkmam mümkün değil. Evde hapis hayatı sürüyorum.
Taşkın- Ne yapıyorsun? Vaktini nasıl geçiriyorsun?
Ağca- Gazeteleri okuyorum, kitap okuyorum, son 3 gündür annem ve yeğenlerimle bir araya geldim, ailemle sohbet ediyorum, normal bir hayata alışmaya çalışıyorum.
Taşkın- Televizyon seyretmiyor musun?
Ağca- Hayır seyretmiyorum. Birtek haberleri dinliyorum. Seyredilecek pek birşey yok.
Taşkın- Televizyonlara büyük paralar karşılığı mülakat vereceğin, eğlence proğramlarına katılacağın yazıldı? Doğru mu?
Ağca- Ben bu tip teklifleri kabul etmedim. Etmeyeceğim. Beni şarlatana çevirmek istiyorlar. Türkiye'de medya bitmiş. Hala arayan, mesaj gönderenler var. Şu kadar para verelim diyorlar. Ancak, Türkiye'de birşey yapmak istemiyorum.
Taşkın- Yaptığın dini içerikli açıklamalar, Papa suikastini mistik bir biçimde açıklamaya kalkman insanların sana olan inançsızlığını, öfkesini daha da artırıyor.
Ağca- Ben 30 yıl yattım. Cezamı çektim, kimseye bir borcum yok.
Taşkın- 30 yıl yatsanda tatmin olmayan bir kamu vicdanı var. Türkiye'de Abdi İpekçi cinayeti, İtalya'da Papa'ya suikasti davası. İnsanlar bu olayların arkasında kim vardı, sana emri kim verdi, suç ortakları konusunda net kanıtlanabilir, açıklamalar bekliyorlar. Bunları söylemeden normal bir yaşam sürmen mümkün değil.
Ağca- Ben bunu Türkiye'de yapamam, buradaki insanlara, kamu'ya birşey anlatabilmem mümkün değil. Türkiye'de insanların beni anlayabileceğini sanmıyorum. Türkiye'de medya bitmiş.
Söze Ağca'nın bir süre önce de avukatlığını da yapmış olam Mustafa Demirbağ giriyor.
Demirbağ- Ağca bundan 5 yıl önce ilk kez hapisten çıktığında Abdi İpekçi davasının yeniden açılmasını talep etti. Ancak Türkiye'de Abdi İpekçi cinayetinin ortaya çıkmasını istemiyen çevreler var. Bu konuda Mehmet Altan'ın yazdıkları neden dikkate alınmadı. Ağca kendisinin ve ailesinin can güvenliğini de düşünmek zorunda. Bence bu tip sıkıntılar var.
Taşkın- Türkiye'de artık bazı şeyler tabu değil, yazılıp, konuşulabiliyor.
Demirbağ- Bunu şu an yapması mümkün değil. Can güvenliği konusunda garanti verilmesi gerekir.
Ağca'ya dönüyorum.
Taşkın- Peki, Papa suikasti olayını açıklamak senin ve ailenin hayatını tehlikeye sokar mı?
Ağca- Hayır, tehlikeye sokmaz.
Taşkın- Bundan emin misin?
Ağca- Eminim.
Taşkın- O zaman ne bekliyorsun açıklamak için. Papa suikasti çok ayaklı, son derece karmaşık bir suikast, insanlar somut bir biçimde perde arkasını anlamak istiyor.
Ağca- O sizin sandığınız gibi karmaşık bir suikast değil, daha basit bir olay, Papa suikasti basit bir olay. Ben onu 360 derece anlatacağım.
Taşkın- İçine mistik açıklamalar koyacaksanız, insanların hiç umrunda değil. Somut olarak size bu işi kim sipariş etti? Suç ortakları? Nasıl organize ettiniz? Bu konularda daha dar ama anlaşılır bir açıdan anlatsanız da yeter.
Ağca- Bunları anlatacağım.
Taşkın- Ne zaman?
Ağca- Hillary Clinton'a bile bir kitap için 8 milyon dolar verdiler. Benim bildiklerim çok daha fazla dünya kamuoyunu ilgilendirebilecek, dünyayı sarsacak şeyler. Ben de herşeyi anlatacağım bir kitap yazarsam, bir mülakat ya da belgesel yaparsam, bundan kazanmak istiyorum.
Taşkın- Hillary Clinton, ABD'de 8 yıl başkanlık yapmış Bill Clinton'un eşi, halihazırda Amerika'nın dışişleri bakanı, siz İpekçi cinayeti ve Papa suikastinden hüküm giyip 30 yıl hapis yattınız. Kendinizi Clinton'la nasıl kıyaslarsınız? Hareket noktalarınız farklı?
Ağca- Doğru, belki haklısınız. Ama Angelina Jolie ve Michael Jackson da çok kazandı. O paraları hakediyorlar mıydı?
Taşkın- Peki siz bu işlerden para kazanmak istiyorsunuz ama insanlar doğru söylediğinizi nereden bilecek. Güvenmeleri söz konusu değil. Para karşılığı söylediklerinizin de bir değeri olmayacak.
Ağca- Belgeler sunacağım. Kanıtları ile. Ama dediğim gibi, bütün bunları ciddi, yabancı bir basın kuruluşu ile yapmak istiyorum. Almanya ya da Amerika'dan olabilir. BBC bir devlet kuruluşu o da yapamaz.
Taşkın- Yurtdışına çıkmak istiyorsunuz, Türkiye'de yaşamak zor geliyor? Halen İtalya'da yaşamak var mı aklınızda?
Ağca- İtalya'dan bana vize vermezler. Oradan Türkiye'ye geri iade edilirken hatırlarsanız 10 yıl İtalyan topraklarına ayak basmama şartı vardı. Bu yasak 10 Haziran'da bitiyor. Ama vize işi zor. Belki Vatikan isterse. Burada da dışarı çıkamıyorum. Portekiz de yaşayabilmek isterdim. İnsanlar beni tanımasın, bakmasın istiyorum. Papa 16. Benedict 13 Mayıs 2010'da Portekiz'e gidiyor. Papa ile
Fatima'da görüşmeyi çok istiyorum. Papa Fatima'ya gitmeden önce de Emanuela Orlandi'yi özgürlüğüne kavuşturmak lazım .
Mülakatın sonunda kalktığımızda hava kararmış bulunuyor. Ağca'yı belki daha geç bir saatde hava alması için çıkaracaklarını söylüyorlar. Bir süre daha ailesinin yanında kalacak. Mehmet Ali Ağca, gerçeği anlatmak için kendisine gelecek büyük projeyi bekliyor. Ağca- Pietro Orlandi Buluşması, Kutu: Papa II. Jean Paul'e, 13 Mayıs 1981 yılında düzenlenen suikastin ardından, 22 Haziran 1983'de kaçırılan Vatikan vatandaşı Emanuela Orlandi halen kayıp ve akibeti bilinmiyor. Papa II. Jean Paul'ün yanında çalışan Ercole Orlandi'nin kızı olan Emanuela Orlandi kaçırıldığında 15 yaşında idi.
Ağca, Pietro Orlandi ile yaptığı görüşmede "biz bir aileyiz, bu tarihi bir görüşme, ben artık özgürüm, Emanuela da serbest kalmalı, Emanuela Avrupa'da bundan eminim. Onu kurtarmak için bir yol haritası çizmene yardımcı olacağım" dedi.
Ağca, Emanuela Orlandi'nin kardeşi ile 40 dakika başbaşa bir görüşme yaptı.Ağca Orlandi'ye şunları söyledi: "Emanuela'nın hayatta ve sağlıklı olduğunu sana garanti ediyorum. Hiçbir işkence görmedi. O bir Avrupa ülkesinde. Onu beraber bulacağız. Yalnız bazı kurumların bize yardım etmesi gerekiyor. Elimde kesin bazı deliller var. Kapalı bir yerde yaşıyor ama bir hapishane değil. Emanuela'yı sadece benim özgür bırakılmam için kaçırdılar. Ama bunda benim bir sorumluluğum yok. Bu insanlarla iletişime geçebilirim. Tek korkuları Emanuela'nın serbest bırakılması halinde kim olduklarının ortaya çıkması. Emanuela lüks bir villa'da yaşıyor. Ama onu asla öldürmeyecekler. Fransa'da, İsviçre'de de olabilir. Pietro Orlandi'ye öyle belgeler vereceğim ki, O organizasyon Emanuela Orlandi'yi serbest bırakmak zorunda kalacak. Emanuela Orlandi'yi mafya çetesi Magliana'nın kaçırdığı tam bir yalan. Bir tek mafya pişmanının sözü üzerine bu yalanı inşa ettiler."
Ağca, Emanuela Orlandi'nin Ortadoğu'da bir ülkede olduğu tezlerini yalanlarken. Bu yılın Haziran ayına kadar Emanuela'nın eve döneceği ümidini de verdi. Ağca, ayrıca Pietro Orlandi'ye 27 Aralık 1983'de kendisini Roma'da Rebibbia hapishanesinde ziyaret eden Papa II. Jean Paul'ün Orlandi'nin kaçırılışını konuşmadığını da ilk kez açıkladı.