Sizce bu meslekte herkes dobra dobra yazabiliyor mu?
Yazmaları lazım, ama yazamayanlara da kızmıyorum. Herkesin kendi sebepleri var. Ben işsiz kalmayacağımı biliyorum. Ayrıca kalırsam da kalırım. Çünkü tek başınayım. 'Param yok,' dediğim zaman benim param yok. Benim paramla okuması gereken çocuklarım yok. Öyle olunca tek başınıza karar veremezsiniz. 'Ben bu paraları kazanmazsam ne olur?' diye düşünürsünüz. Bunların hepsi insanı belli bir otosansürün içine sokar. En korkunç sansür otosansürdür. Düşünüp de aynen yazamayan ya da düşündüklerinin tersini yazanlara acıyorum, ama kızmıyorum. Onlara öyle gerekiyor. Ne mutlu ki bana gerekmiyor.
Size ulaşmak isteyen gençlere kapınız açık mı?
Birebir en kolay ulaşılan gazeteciyim. E-maillerimi de Yasemin açar, okur. Hakaret ve tehdit içeren yazılar bana gelmez. Bana ulaşmak istiyorlarsa düzgün yazmayı öğrenecekler. Ama bütün okullardan gelen davetlere giderim. Boş vakitlerimde Ortaköy'deyim. 'Hıncal'a dokunmak istiyorum,' deyip de dokunamayan biri gelsin söylesin, çok mahcup ederim (gülüyor).
25 yıl sonra gazeteyi nerede görüyorsunuz?
25 yıl sonra dünyada gazetelerin nerede olacağı çok tartışılan bir konu. Bir taraftan 'Yazılı basın kalmayacak,' diyorlar. Dünyadaki büyük gazetelerin tiraj kaybını da buna örnek gösteriyorlar. Ama bir grup iyimser de insanların haberleri kâğıttan okumasıyla bilgisayardan okuması arasında çok büyük fark olduğu görüşünde. Ben de aynı görüşteyim. Kimse beni herhangi bir gazete yazısını bilgisayardan okumaya zorlayamaz. Eski bir haberi bilgisayardan okumaktansa arşivden alınan gazetelerden okumak istiyorum. Ama 25 yıl sonra eline gazete almadan bilgisayarla büyümüş bir genç ne karar verir onu bilemem.