Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs konusundaki müzakerelerle ilgili olarak, ''Umut ederim ki 2004 yılında kaçırılan büyük fırsat, referandum fırsatı, bu sefer müzakerelerin başarısızlığıyla kaçırılmaz'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül ile KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Çankaya Köşkünde ortak basın toplantısı düzenledi. Eroğlu'nun müzakerelere devam edip masada olacağını ifade ettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi:
''Umut ederim ki 2004 yılında kaçırılan büyük fırsat, referandum fırsatı bu sefer müzakerelerin başarısızlığıyla kaçırılmaz. Bunun altını özellikle çiziyorum, büyük bir fırsat, 2004 yılında, referandumda Kıbrıs Türkleri 'evet', ama Kıbrıs Rumları 'hayır' diyerek kaçırılmıştır. Şimdi müzakereler başladı, müzakerelere Sayın Talat devam etti, Sayın Derviş Eroğlu, aynı şekilde olumlu, yapıcı bir şekilde devam etmektedir. Bunun Kıbrıs Rum tarafı tarafından da iyi anlaşılması, dünya kamuoyu tarafından çok iyi görülmesi gerektiğine inanıyorum ve bu fırsatın kaçırılmaması için de herkesin üzerine düşeni iyi niyetle yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum.
Şüphesiz ki müzakereler sonsuza kadar devam edemez. Bunun bir süresinin olması lazım. Hatırlayacaksınız, daha önce de bu yönde seslenişlerde bulunmuştum. Ama ümit ediyorum ki bu sefer 2010 yılı içerisinde bu iş biter. BM Genel Sekreterinin, özel temsilcinin görüşlerinin bu doğrultuda olduğunu ve açıklamalarını bu şekilde yapmış olduğunu görmekten de ayrıca memnuniyet duymuş bulunuyoruz.
Gül, ''Sayın Cumhurbaşkanı, çok farklı, yapıcı, birleştirici ve bütünleştirici performansınızla cumhurbaşkanlığı görevinizi sürdürüyorsunuz. bu göreve yeniden aday olacak mısınız?'' sorusu üzerine de gülerek, ''Hayrola seçim takvimi mi geldi?'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, ''Ben görevimi sorumluluğu içerisinde en iyi şekilde yapmaya devam ediyorum. Şimdi söylenecek bir şey yok. Ortada seçim yok, bir şey yok, öyle bir dönem söz konusu değil. Onlar günü gelince konuşulacak konulardır'' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs'taki müzakerelerle ilgili, ''Müzakereler, 2010, 2012, bir 5 sene daha, onun cumhurbaşkanlığı, bunun cumhurbaşkanlığı dönemi, bunlar böyle olmaz. Bunun bir çizgisinin olması gerekir. Arzu ederdik ki, geçen sene bu iş bitsin, bitmedi. Bu sene bitmesi gerekir'' dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Çankaya Köşkünde düzenlediği basın toplantısında, Eroğlu'nun 18 Nisanda KKTC Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Türkiye'ye ilk resmi ziyaretini yaptığını söyledi. Gül, ''Bundan önceki ziyaretler, daha özel anlamda olduğu için bu ilk resmi ziyarettir. Kendisine 'hoş geldiniz' diyorum ve bu vesileyle tüm kamuoyu önünde kendilerini tebrik ediyor, başarılar diliyorum'' diye konuştu.
KKTC'nin her yönüyle bölge için örnek teşkil eden, demokrasisini ispatlamış bir ülke olduğunu dile getiren Gül, KKTC'nin sağlam, işleyen demokrasisi, çoğulcu sistemiyle her yerde daima övündüklerini ifade etti. Bunun ilk neticesi olarak da Eroğlu'nun halkı tarafından seçildiğini ve Kıbrıs Türklerini temsil ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da KKTC'ye en büyük desteğini vermeye devam edeceğini söyledi.
''Yine şunu ifade etmek isterim ki, KKTC'deki bütün kardeşlerimizin önce güvenliği, daha sonra refahı bizim için çok önemlidir'' diyen Gül, bu konuda da Türkiye Cumhuriyeti'nin ne gerekirse yapmaya devam edeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şüphesiz ki, KKTC ile Rum Kesimi arasında başlayan müzakereleri başından beri destekliyoruz. Bu müzakerelerin bir neticeye varması, kapsamlı bir çözüme ulaşması, bir daha problemlerin yaşanmaması hepimizin arzusudur. Burada da parametreler, Birleşmiş Milletler'in (BM) koyduğu parametrelerdir. Bu parametreler, Ada'nın gerçeklerini dikkate alarak zaten kabullenilmiş, kararlaştırılmış parametrelerdir. Ümit ederiz ki, bu çerçeve içerisinde, 2010 yılının sonuna doğru müzakereler neticelenir. Sayın Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nu tebrik ediyorum, kendisinden dünya kamuoyunun özellikle beklentileri farklıydı. Ama seçildikten sonra kendisi devlet adamlığını göstermiştir ve müzakerelere başladığı yerden devam edeceğini, daima masada olacağını, konuşarak çözüm bulmak için her türlü iyi niyeti, iyi gayreti ortaya koyacaklarını ispatlamışlardır. Bu da KKTC için gerçekten çok anlamlı bir hamle olmuştur. Ümit ederiz ki, Rum kesimi de bu iyi niyeti görürler ve bu müzakerelere netice alıcı şekilde yaklaşırlar. Karşılıklı tartışmalar, müzakereler, zor konular ancak müzakereyle, diyalogla aşılabilir. Ciddi müzakere süreci yaşanır ve ciddi müzakere süreci içerisinde her iki toplumu mutlu edecek bir neticeye ulaşılır.''
''AB'YE BÜYÜK GÖREV DÜŞMEKTEDİR''
''Türkiye, sonuna kadar Kıbrıslı kardeşlerinin yanında olacaktır. Ana vatan daima yavru vatanın yanında olacaktır'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, bunu bütün Kıbrıs Türklerinin bilmesini istediğini söyledi. Gül, şöyle konuştu:
''Maddi ve manevi her sahada onların güvenliği, refahı bizim için çok önemlidir. Akdeniz'in bir barış adası haline gelmesi, bizim büyük vizyonumuzdur. Bu vizyonu, çerçevesi içerisinde garantör ülkeler olarak Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıs'ın tamamı, hep beraber, Doğu Akdeniz'i çok büyük bir işbirliği alanı haline getirebiliriz. Bu anlamda herkese görev düşmektedir. Avrupa Birliği'ne (AB) büyük görev düşmektedir. AB üzerine düşen sorumlulukları, en iyi şekilde yerine getirmelidir ve bu problemin ileride AB'nin, büyük vizyonunu, stratejik konularını yeri geldiğinde nasıl zehirlediğini de görmek durumundadır. O bakımdan bu meselenin çözümü için herkes elinden geleni yapmalıdır. Türkiye'nin vizyonu gayet açıktır. KKTC de tüm iyi niyetini çözümle, diyalogla, problemlerin çözümü yönünde net adımları atmaktadır. Ümit ediyorum ki, bu hem Kıbrıs Rumları, hem de bütün dünya tarafından iyi şekilde anlaşılır ve hep beraber iyi neticeye varırız.''
''HEYETİN ARKASINDAYIZ''
Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin, ''Türkiye Cumhuriyeti, BM parametreleri altında yer alan, iki toplumlu, iki bölgeli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon temelinde tek egemenliğe nasıl bakıyor?'' şeklindeki soru üzerine, müzakereleri Derviş Eroğlu'nun yürüttüğünü, özel temsilcinin de Eroğlu'na yardımcı olduğunu söyledi.
''Ben doğrusu burada teknik konulara girmek istemedim. Çünkü bu müzakere safhasının ve müzakere sürecinin meseleleridir'' diyen Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
''(Çözüm oldu) dendiğinde problem yaşanmamalı ve bu çözüm de kalıcı bir çözüm olmalıdır. Beraber yaşanabilir bir çözüm olmalı. Bu çözüm artık bütün tereddütleri, istikrarsızlığı gidermeli, Kıbrıs Türklerinin de Kıbrıs Rumlarının da gelecekle ilgili herhangi bir güvenlik kaygıları olmamalı. Bunun parametreleri, çok ana parametrelerle bellidir. Bunun müzakerelerini heyet yürütmektedir, Sayın Cumhurbaşkanı yürütmektedir. Biz de bu heyetin arkasındayız. Bir garantör ülke olarak bu heyetin arkasındayız ve her türlü yardımı yapmaya da hazırız, yapıyoruz.
Tekrar söylemek isterim, vizyonumuz gayet açıktır, bunu her ortamda söylüyorum, Türkiye, Yunanistan, ikisi de garantör ülkedir. Ve Ada'nın tamamını, bütün Doğu Akdeniz'i bir işbirliği alanı haline getirebiliriz. Bunun için uğraşmamız lazım. Ama bunun olması için işte gerçekçi, Ada'nın bütün gerçeklerini dikkate alan kapsamlı bir çözümün de karşılıklı yapılması gerekir.''
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir başka gazetecinin, ''Yıl sonuna kadar bir çözüm sağlanamazsa bir B planınız var mı?'' sorusu üzerine de, ''BM Genel Sekreteri de aslında raporunda zamanın aleyhe çalıştığını söylüyor. Yani, müzakereler, 2010, 2012, bir 5 sene daha, onun cumhurbaşkanlığı, bunun cumhurbaşkanlığı dönemi, bunlar böyle olmaz. Bunun bir çizgisinin olması gerekir. Arzu ederdik ki, geçen sene bu iş bitsin, bitmedi. Bu sene bitmesi gerekir'' dedi.
KKTC'nin bütün iyi niyeti ve rasyonel davranışını bütün dünyaya gösterdiğini dile getiren Gül, Eroğlu'nun ne konu varsa görüşülmesini, konuşulmasını istediğini, en zor konuları görüşmeye başladığını, KKTC'nin bu cesareti gösterdiğini söyledi.
''Dolayısıyla karşı taraf da aynı cesareti göstermeli ve neticeye hedefli bir süreç olmalı'' diyen Gül, şunları kaydetti:
''Eğer bu böyle olmazsa, sorumluluğun nasıl olduğunu, nerede olduğunu, uluslararası camia, BM, özel temsilci, genel sekreter, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri, bütün bunlar görüyorlardır. Eğer bir netice çıkmazsa, şüphesiz ki KKTC kendini ispatlamış bir ülkedir, kendini ispatlamış bir demokrasisi vardır. Ekonomisi giderek güçlenmektedir. Türkiye her türlü desteği vermeye devam edecektir. Ayrıca, gördünüz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa hukuku. Bu hukukun içerisindeyiz hepimiz. Onlar da verdikleri kararlarla KKTC'nin taşınmaz mallarla ilgili kurduğu komisyonun bir iç hukuk düzeni olduğunu ve bunun geçerli olduğunu, bunu onaylamışlardır. Bu süreçte, KKTC kendi üzerine düşeni yapacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de her türlü desteği sonuna kadar KKTC'ye vermekte geri kalmayacaktır. Maddi, manevi, diplomatik, her türlü desteği...''
Toplantıda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, KKTC Dışişleri Bakanı Hüseyin Özgürgün ve öteki yetkililer de hazır bulundu.