Yılmaz
Odabaşı, o dönemde cezaevinde yaşadığı işkence ve sonrasındaki acıların yıllarca kâbusu olduğunu şöyle anlatıyor: "12 Eylül'de benim rüyalarım olurdu. Rüyalarda Kenan Evren ve askerleri peşimde olurdu. O rüyalarda uçurumlardan düşerdim. Silahım tutukluk yapardı. En güvendiğim arkadaşım apoletli olarak işkencecilerin arasından çıkar gelir, o da muhbir olurdu. Hüsrana uğrardım. Kan ter içinde uyanırdım. Kâbuslarım 1989'da Kenan Evren'le birlikte çekip gitti. Benim geleceğimle, gençliğimle oynadılar. Öğrenim hakkımı aldılar. Bunların hesabını kim verecek?"