Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye ordusunun Halep'i havadan ve karadan bombalaması ile ilgili olarak, "Bir yönetimin kendi şehrini böylesine tahrip etmesi, Suriye'de zulmün nereye vardığının işaretidir" dedi. Davutoğlu, Konya'da düzenlenen Uluslararası Hukukçular Birliği Konya Buluşması Toplantısı'na katıldı. Toplantının çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, Halep'teki çatışmaların çok şiddetlendiğini söyledi. Halep'in bombardıman altında olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bu konuda BM Genel Sekreteri'yle bir görüşme yapmayı planlıyorum" diye konuştu. Suriye ekonomisinin kalbi olan Halep'in, tarihi dokusuyla büyük bir medeniyet merkezi haline geldiğini aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:
ZULMÜN İŞARETİ
"Bir yönetimin kendi şehrini böylesine tahrip etmesi, Suriye'de zulmün nereye vardığının işaretidir. Halep bizim için de çok önemli bir şehir. Hem kapı komşumuz olması itibariyle hem de tarih boyu Antep'le Urfa'yla olan ilişkileri itibariyle... Bu zulmü, bu bombardımanı durdurmak için ne yapılacaksa elimizden geleni yapacağız." Davutoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada da "İnşallah Suriye'de de seçilmiş hükümet, halkın iradesiyle iktidara gelmiş bir hükümet kurulacak ve bölgemizde halk iradesiyle ve hukuka dayalı, her an hesap sorulabilir, hukukun karşısında diğer vatandaşlarıyla eşit olan devlet başkanları anlayışı başlayacak" dedi. Tunus'ta, Mısır'da, Libya'da, Fas'ta seçilmiş hükümetlerin iş başına geldiğini ve Yemen'de de değişimin başladığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti: "Önemli olan bu değişimin bölgemizde barışçıl yollarla olması ve kardeş kanının akmaması için elimizden gelen her şeyin yapılmasıdır. Onun için de her şeyden önce siyasi yapıların ve devletlerin hukuk devleti niteliği kazanması ve bütün vatandaşların hukuk önünde eşit olması, olmazsa olmaz şarttır. Bölgedeki kardeşlerimiz aynı anda birçok baskı altında yaşıyorlar. Suriye'de olduğu gibi her şeyden önce kendi idarecilerinin zulmü ve baskısı altındalar. Sonra çevrede İsrail örneğinde olduğu gibi dış saldırılara Filistin'de olduğu gibi maruz kalıyorlar ve en önemlisi de uluslararası hukukta birçok çifte standarda muhatap oluyorlar. Bütün bu konularda, insanlarımızın, kardeşlerimizin haklarını gözetecek Uluslararası Hukukçular Birliği gibi birliklere ihtiyaç duyuyoruz."