Başkan Recep Tayyip Erdoğan, İmam Hatip'lere ve gönüllü kuruluşlara yönelik tacizlerin son dönemde arttığına dikkat çekerek, "Seçimlerin ardından İmam Hatip hazımsızlığının tekrar nüksettiğini görüyoruz. İstanbul Büyükşehir gibi el değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamalara imza atılıyor" dedi. İETT'de sakalı olan çalışanlara yönelik yapılanların 12 Eylülve 28 Şubat dönemlerin hatırlattığını ifade eden Erdoğan, "İstanbul İETT'de şimdi sakalı olanlarla uğraşmaya başladılar. Bunu 12 Eylül'de yaşadık, ben de o dönem yaşadım" diye konuştu.
Malatya'da dün Önder İmam Hatipliler Buluşması'na katılan Erdoğan, şunları kaydetti:
*
BU YAPIYI BOYNU BÜKÜK KOYMAMAK İÇİN ÇALIŞTIK: İmam Hatip'lerin önünü açanlar vesayetin ufkumuzu kapladığı o karanlık günlerde yolumuzu aydınlattılar. Onlar bizim için gelecek nesiller için zor zamanlarda sadece Hakka ve halka sığınarak büyük işler başardılar. Biz de bir İmam Hatip'li olarak, o büyük insanların talebesi olarak bu yapıyı boynu bükük koymamak için çalıştık. Büyüklerimizin emaneti bu okulları üç beş kendini bilmezin insafına terk etmedik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan Cumhurbaşkanlığımıza kadar tüm görevlerde İmam Hatip neslinin yetişmesine özel önem verdik. Çünkü biz harcı 'Bismillah' denilerek karılan o güzel çatı altında önce vefayı öğrendik.
*
ÇOCUKLARIMI İMAM HATİPLERE GÖNDERMEKTEN GURURLUYUM: Dört evladımın dördünü de İmam Hatip okullarına gönderdim, eğitim hayatlarını da İmam Hatiplere emanet ettim, bundan çok çok gururluyum. Kendim de hep İmam Hatip lisesi mezunu olmanın gururunu yaşadım. Son nefesime kadar da İmam Hatipli olmanın gururunu, şerefle üzerimde taşımaya devam edeceğim.
*
İBB'DE YAŞANANLAR 28 ŞUBATI HATIRLATIYOR: İmam Hatip'lere ve gönüllü kuruluşlara yönelik tacizlerin arttığı bu son günlerde buluşmamız oldukça önemli. Seçimlerin ardından uzun süre sonra el değiştiren bazı şehirlerde belli çevrelerdeki İmam Hatip hazımsızlığının tekrar nüksettiğini görüyoruz. İstanbul Büyükşehir gibi el değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamalara imza atılıyor. Öç alma şeklinde iftira kampanyaları yürütülüyor. Fetövari taktiklerle üniversiteli kız çocuklarımıza konaklama imkanı sunan yurtlarımız hedef haline getiriliyor. Basında ise itibar suikastleri düzenleniyor. Seçimlerden önce öğrencilere burs vermekten ücretsiz yurt sağlamaktan söz edenler işe öğrenciye yurt verenlere saldırmakla başladılar. İnançlara dem vuranlar şimdi milletin saçı, sakalı ve kıyafeti ile uğraşıyor.
*
İSTİFAMI VERDİM, AYRILDIM: İstanbul İETT'de şimdi sakalı olanlarla uğraşmaya başladılar. Bunu 12 Eylül'de yaşadık, ben de o dönem yaşadım. Belki ilginç gelecek benim de o dönem sakalım vardı. O dönemde bir albayı getirdiler İETT'nin başına. Personelin sakalını kesiyordu. En son ben kaldım. Benim de sakalım vardı, beni de çağırdı. Dedi ki 'Ya sakal, ya İstifa'. Ben de ertesi gün istifamı verdim ayrıldım. Ama ne kaybettim, 12 bin 500 lira maş alıyordum özel sektörde iş buldum hemen 4 katı ücrete. Yani bütün tasarruf sahibi olan Allah bir yerden kapılar kapatılıyorsa bir çok yerden farklı kapılar açılıyor ve açıldı.
*
VİCDANSIZ NOBRAN ZİHNİYET: Seçim öncesinde 'Kimsenin aşıyla oynamayacağız' diyenler, daha şimdiden binlerce insanı kapı dışarı etti. Sevgi ve kucaklaşmanın yerini Suriyeli yetimlere verilen bir tas çorbaya göz diken, bölücülere gösterilen empatiyi evladı dağa kaçırılan analardan esirgeyen vicdansız, nobran bir zihniyet aldı. 'Cumartesi Anneleri' için her cumartesi Galatasaray'a giden yok muydu? Peki şimdi Diyarbakır Belediyesi'nin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar? Taksim'de 12-13 ağacın yeri değiştiriliyor diye kıyametler koparanlar... Ormanlarımız yakıldı. PKK bu ormanların yakılışını üstlendi mi, üstlendi. Peki bu ormanların yakılışını üstlenen PKK'ya karşı acaba şu anda çevre dostları niçin kalkıp da bunlara karşı 'Durun' demiyorlar? Çünkü bunlar iki yüzlüler, dürüst değiller, samimi değiller.
*
BİZ O ANALARI DEVLET OLARAK YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ: (HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki eylem) O anaların yanındayız, devlet
olarak elimizden geleni yapıyoruz.
Bu terör örgütü kaçacak, biz kovalayacağız.
Er veya geç bu işin de hesabını soracağız.
Şu anda bazı sanatçılar, sağolsun
onlar Diyarbakır'a gidiyorlar. Aynı şekilde
bazı köşe yazarları da onlara teşekkür ediyorum.
Çünkü burada milletimizin uyanışı
çok önemli, PKK terör örgütünü arkasına
almış olan bu siyasi partinin bugüne
kadar neleri nasıl istismar ettiğini milletimizin
bilmesi lazım. Bunlar bizim üzerimizdeki
büyük yüklerdir. Biz bu işin arkasını
bırakmayacağız.
*
ANALAR KAN TÜCCARLARINA DİZ ÇÖKTÜRECEK: Nasıl 28 Şubat'ta üniversite kapılarında gözyaşı döken kızlarımızın ahı ikna odacıların yakalarını bırakmadıysa, ciğerpareleri dağa kaçırılan anaların direnişi de Kandil'deki kan tüccarlarına diz çöktürecektir.
*
ONURUMUZLA OYNAMAYA ÇALIŞTILAR: İmam Hatip'lilere "Siz ölü yıkayıcısı mı olacaksınız' dediler. Bizim onurumuzla böyle oynamaya çalıştılar. Ama ne oldu onların gassal (ölü yıkayıcı) diye düşündüklerinden cumhurbaşkanı çıktı, başbakan çıktı. İşte bu noktadan hareketle bizim birliğimiz, beraberliğimiz kardeşliğimiz çok ama çok önemli. Onun için bizi bölmek parçalamak gayreti içerisinde olanlar olabilir. Bu oyunu işte bu kadrolar bozacak.
KUTLU YOLCULUĞA KET VURAMAZLAR
* Bin kere mazlum olmak bir kere zalim olmaktan iyidir. Çünkü zulm ile abad olanın ahiri berbat olur. Dünyada zulüm ve baskı ile payidar olan yoktur. Milletimiz kendine ve evlatlarına hizmetten başka gayesi olmayan vakıflarımızın yıpratılmasına müsaade etmeyecektir. Bu millet nasıl şimdiye kadar varını yoğunu harcayarak kurumlarını ayakta tuttuysa şimdi de gönüllü teşekkülleri dişinden artırdıkları ile güçlendirmeye devam edecektir. Bu topraklardaki 1071'den 2071'e ve ötesine giden kutlu yolculuğumuza kimse ket vuramaz.