Başkan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Sosyal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı'nda konuştu. İşte Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları:
* Bugün dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanlar, maalesef güçleriyle orantılı siyasi etkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine sahip değil. İnsanlığın bugünkü gelişmişlik seviyesinin temelleri İslam coğrafyasında atılmış olmasına rağmen, Müslümanlar'ın günümüzde yaşadığı sıkıntıların sebeplerini iyi düşünmeli, analiz etmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz. Aksi takdirde, sadece şikayet etmekle bir yere varamayız.
* Sinsi asimilasyon politikaları görünümünde, ya da körü körüne düşmanlık biçiminde tezahür eden saldırılar da mağdur olan hep Müslümanlar. Camilerimize saldırıyorlar. Müslümanlar'ı görüldüğü yerde öldürülüyorlar. Biz bunlara nereye kadar sessiz kalacağız! Herbiri proje ürünü olan ve dinimizin adını istismar eden terör örgütleri de bu zulümlerin bahanesi olarak kullanılıyor. Çocukların suç örgütleri tarafından istismar edildiğini biliyoruz. Suriye'de, Somali'de, Sudan'da, Irak'ta olanlar ortada. İslam ülkelerini 'böl, parçala, yut anlayışı' ile emperyalist anlayış devam ediyor.
* Maalesef Kudüs'teki ve Filistin'deki durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Son dönemde kimi ülkelerin uluslararası hukuka aykırı şekilde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması ve yasadışı yerleşimi desteklemesi sıkıntıları yeni bir boyuta taşıdı. Bugün sokaklarında masum genç kızların, babaların, anneleri, çocukların, İsrail tarafından alenen infaz edildiği, acımasızca öldürüldüğü bir Filistin fotoğrafı ile karşı karşıyayız. Üstelik İsrail'in bu hoyratlığı Batı ülkeleri ve kimi Arap devletleri tarafından adeta teşvik ediliyor. Kudüs ve Filistin'deki zulüm konusunda dile getirdiğimiz itirazlarda çoğu defa yalnız kaldık. Son yıllarda maruz bırakıldığımız terör saldırıları ve ekonomik sabotajların gerisindeki sebeplerden biri bu ilkeli duruşumuz. Bedeli ne olursa olsun hakkın hakikatin mazlumun yanında olacağız.
AİLE İÇİ ŞİDDETE KARŞI SEFERBERLİK HALİNDE MÜCADELE ETMELİYİZ
* Güçlü
aile yapısının güçlü toplum demek olduğunu, bunun da hep birlikte güvenli geleceğimiz anlamına geldiğini tekrar tekrar hatırlamalıyız. Aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biri. Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden güçlü aile yapısını inşa edemeyiz. İslam ülkeleri aile kurumuna ne kadar sahip çıkarsa geleceğe o derece güvenle bakabilir. Hepimize çok önemli görevler düşüyor. Seferberliğe girmeliyiz. Yunus'un diliyle biz yaradılanı Yaradan'dan ötürü severiz. Ayrım asla yapamayız.