Türkiye' de eğlence sektörüne damga vuran Suat Ateşdağlı, 1983 yılında başladığı DJ'lik kariyerinde 30 yılı geride bıraktı. Ateşdağlı; ilk olarak 2007 yılında çıkardığı 'Bosphorus Night' serisinin beşinci albümünü geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkardı. Suat Ateşdağlı ile kariyerini ve yeni albümünü konuştuk...
'Bosphorus Night' serisinin bu kadar çok ilgi göreceğini öngörmüş müydünüz?
Açıkçası öngörememiştim. Bu ilgi beni çok şaşırttı. Çünkü insanlar hem yabancı, hem Türkçe şarkıların bir arada bulunduğu karışık bir albüme alışık değildi. Serinin beşinci albümüyle de listelere hızlı bir giriş yaptık..
Bu albümün başarısı diğer DJ'lere de örnek oldu, değil mi?
Tabi ki. Bu albümler DJ'lerin vizyonunu açtı. Eğer başarısız olsaydı zaten konuşulup takip edilmezdi ama çok satıp ilgi görünce muadilleri yapılmaya başlandı. DJ'lerin önünü açtı.
DJ'LİK BİR MESLEKTİR
Mixer başına ya da DJ kabinine geçen herkese DJ deniyor. Sizce DJ kimdir, DJ'lik bir meslek midir?
DJ'lik kesinlikle bir meslektir. Özellikle son 15 senede çok fazla talep gören bir meslek. DJ; kendi yaşadıklarını, kendi hayatını süzgeçten geçirip insanlara müzik yoluyla aktaran kişidir.
Bu mesleğe nasıl yöneldiniz?
Çocukluğumdan beri müzik hastalığı vardı bende. 10 yaşındayken herkesi oturtup şarkılar çalarmışım. O dönemde Barış Manço'nun 'Nick The Chopper' teklisi çıkmıştı. Hayatımın en önemli anlarından biridir. Ortaokuldan itibaren "Ben disk jockey olacağım" dedim.
Sizi kim keşfetti?
İstanbul'a okumaya teyzemlerin yanına gelmiştim. DJ'liği çok istediğimi söyleyince dayanamadılar; aile dostumuz Mehmet ve Canan Barlas'tan "Bizim Suat'ı bir yere koyalım hevesi geçsin" diye rica ettiler. Canan Abla'cım da beni Metin Fadıllıoğlu'na gönderdi. Allah ondan razı olsun, ondan çok şey öğrendim.
Bu mesleği bırakıp başka bir iş yapmayı düşünmediniz mi?
Hayır. Hayatımı bu işe adadım. Çok iyi transfer teklifleri aldım ama Moda 29'u bırakmadım.
ÜNLÜLER ÖNCE ÇEKİNMİŞTİ
Kendi tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Benim sağım solum belli olmaz. Mesela geçenlerde 'Uzun İnce Bir Yoldayım'ı çaldım. Kendi ruhuyla hareket eden bir DJ'yim. Ne zaman ne yapacağım belli olmaz. Ben ısrar ederim şarkıda. Göksel'in 'Seni Konuşurum' ya da Tarkan'ın 'Sevdanın Son Vuruşu' gibi şarkıları bir gecede sekiz-dokuz kez çalabilirim,
Şarkısını beğenip de çalmak için ikna etmekte zorlandığınız biri oldu mu?
Tarkan'dan Bengü'ye, Ajda Pekkan'dan Kenan Doğulu'ya kadar pek çok ünlü ismin şarkısına remix yaptım. 'Bosphorus' albümlerinin ilki için kapısını çaldığım isimler, çekinip şarkısını vermek istemiyordu. Yaptığım işleri gördükten sonra birçok isim şarkısını getirip farklı versiyonlarını yapmamı istiyor.
O şarkıcılar için de bu tarz albümlerde yer almak avantaj mı?
Tabii ki. Şarkıya başka bir boyut kazandırıyoruz. Ayrıca gelir kazanıyorlar.
Bu albümde hangi şarkı öne çıkıyor?
Gülşen'in 'Kardan Adam' isimli şarkısını çok istemiştim ama ona remix yapmak riskliydi. Öyle güzel yapılmış bir şarkı ki, dokunmak imkansız. Şarkının yeni düzenlemesini onlar da beğendi. Bir de David Guetta'dan şarkı almak çok zordur.
KABİNİN CAZİBESİNE KAPILMADIM
DJ kabinin bir cazibesi var mı?
Öyle derler ama bana göre çok cazibesi yok. Ben işimi yapıyorum, müzik çalıyorum. Biz müşteriye saygı duyarız; o disiplinle büyüdük. Ancak DJ kabini cazibesine kapılan çok arkadaşımız oldu.
Yeni DJ'ler sizin yaptığınız müzikten feyz alıyorlar mı?
Feyz almasınlar; benden daha iyi çalsınlar. Mühim olan özgün olabilmek. Çok çalışmalılar.