Aldırma deli gönlüm/Giden gitsin sen şarkılar söyle… İşte bu şarkı hâlâ kafamın içinde defalarca kez tekrarlanıyor; ruhuma işledi adeta. Neden mi?
Çünkü geçtiğimiz akşam içinden orkestra geçen bir ev partisindeydim. En dinamik, en canlı davetti bana kalırsa. Hem de en spontane gelişen programımdı. Aynanın önünde iki dakika bile harcamadım hazırlanmak için…
SALONDA MEHMET ERDEM
Akşam olmuş, 'DVD izleyelim' dedik, olmadı. 'TV'de zaplayalım' dedik, yine olmadı… İşte o an telefonum ısrarlı bir şekilde çalmaya başladı… Arayan yakın arkadaşım Levent Özçelik'ti. Bana "Hadi çabuk, taksiye atla gel, hep beraber evde toplandık" dedi. Emir kipi ile konuşmasından mı, evde baymamdan mı bilinmez; 10 dakika içerisinde Tünel'deki evinde buldum kendimi… Üstümde pijama takımım var; hali ile ev partisi atmosferine uyum sağlayacağımı düşündüm.
Tabii herkes benimle aynı kafada değilmiş; işten takım elbisesi ile çıkıp gelen de vardı, evi mekan algılayıp topuklu ayakkabısından ödün vermeyen de… 'Ev partisi şıklığı nasıl olmalı?' sorunsalı...
Rahat, spor, gündelik bir kıyafet mi, yoksa topuklu, tayyörlü, kravatlı, ceketli mi? Bizde bu işler ortaya karışık; kimisi kendini o sıkıcı takım elbisenin içinde benden rahat hissediyor.
Neyse gecenin moda polisi değilim elbette… Evin tam ortasına kurulan sahnede Mehmet Erdem var. Ben biraz rötarlı teşrif ettim. Şarkıları yorumlamasıyla adeta 'madalyonun ters yüzünü gösteren' biri bu adam. Hani 'Bir de ondan dinleyin' derler ya; işte o tatta, o zevkte… Partinin ruhunu ve enerjisini de belirleyen kişi oydu haliyle. Parti de onun gibiydi. Nasıl mı?
Popüler ama alternatif, çizgi dışı ama bir taraftan da çizginin tam üstünde, telaşsız ve tabii ki cool.
BABASINI SOLLAR
Kış sezonunun kıyasıya rekabet ettiği mekanlara bir de ev sahiplerinin rekabeti ekleniyor. 'Benim ev partimde dev orkestra vardı, seninkinde sıradan bir DJ…' Ben de bu yılın en iyi ev partisi ödülünü vereceğim.
Hadi yarış başladı!
Gecede dikkat çeken isimlerden biri de Ergün Şenlendirici'ydi.
Mehmet Erdem, orkestrasına teşekkür edene kadar 'Kim bu gizli yetenek?' fısıltısı vardı evin içinde. Babası Hüsnü Şenlendirici'yi aratmayan, hatta yakın zamanda 'Onu da sollar' dedirten performansı ile büyük alkış aldı. Ergün kendisini 'Gypsy Gırnatacı' olarak nitelendiriyor. Mehmet Erdem, Mercan Dede ve Dolapdere Big Gang ile çalışıyor. Bu fotoğraf karesini de Instagram'ından aldım. Müzik sektörü; bu genç büyük geliyor, benden söylemesi!
HAFTANIN EN ŞAŞIRTANLARI
Western filmi gibi
Raisa-Vanessa Sason'un, yani bizim tasarımcı ikizlerimizin Western filmlerinden çıkma kasabalarına hoşgeldiniz. Burada bol alkış, ıslık ve tezahürat var. Film seti değil, defile alanındayız; aman unutmayalım. Ama biz o moda girdik bir kere. En rock'n roll kıyafetlerimiz, ayağımızdaki postallarımızla; saman balyalarının üstünde, kovboy kıvamında yerimizi aldık. Heyecanına kapılmadığım, bir görevmiş gibi gittiğim Antrepo'daki defilelerin aksine, sıradışı ve cezbediciydi. Defilenin saati, mekanı, teması ne kadar da etki ediyor algı mekanizmamıza… İşin içine fark yaratacak konsept ve dekor çalışması girince; tasarımcının ruhunu çok daha kolay anlayabiliyoruz.
Modellik teklifi
Görev icabı gittiğim birkaç defileden 'Ufak sıyrıklarla kurtuldum' derken telefonum çaldı; arayan Tanju Babacan. Kendisiyle Instagram'da like'laşır samimiyetteyiz. 'Aydınlanma' adlı koleksiyonunu podyuma taşıyacağından bahsederken bana da podyuma çıkıp çıkmayacağımı soruyor. Afallayıp kalıyorum. "Ben Instagram'ın filtreli dünyasının renkli çocuğuyum, sen beni podyumda görsen vazgeçersin" diyorum. Nasıl da zor şey 'Aman yürüyorlar işte' dediğin modellik. Başka meziyet istiyor. 'Ne var, ben de yaparım' iddiasında olmayın dostlar. O teklif ummadığınız anda geldiğinde, aynanın önüne geçip kusurlarınızla yüzleşiyor; 'En az bir yıl hazırlanmak lazım' diyorsunuz. Aldığım en güzel teklifi üzülerek reddetsem de aklına düştüğüm için kendisine teşekkür ediyorum. Yeni koleksiyonunun çok ses getirmesini diliyorum!