O gece yanımda 95 doğumlu bir genç kız vardı. Yaşına aldanmayın; aklı yaşından büyük, tavrı benden olgun, az ve özgün yorumlar yapıyor. Konu dövmeye varınca; kızın tam 22 tane dövmesi olduğunu öğreniyorum. Nasıl olur ya! "Bir tanesinden bile pişman değil misin?" diye soruyorum, "Hayır" cevabını suratıma yapıştırıyor. Ben birinden sıkılır mıyım korkusu yaşarken, o 22 tanesi ile aşk yaşıyor ve dahasını da yaptıracağının sinyallerini veriyor. Dövme; benim için geçici bir duygu durumu, bunu kalıcı kılmak ne kadar doğru olabilir? Bugün birçok duyguyu; aşkı, kızgınlığı ve öğretiyi kalıcı kılıp bedeninde yaşatan kızınki mi, yoksa her şeyi akan zamanla beraber anıların esiri olmadan silip geçen benimki mi? Birçok dövmesever bana kızacak ama ben böyle düşünüyorum. Acılarımızı, tepkilerimizi, aşkımızı hatta nefretimizi bir dövmenin içine hapsetmek yerine onlarla yüzleşmeyi tercih ediyorum.