HER ŞEYİM ANNEMİN İSTEDİĞİ GİBİYDİ
İyimserliğiniz strateji mi, gerçek mi?
Tatlı bir serinliğim var ama gerçek, aileden gelme.
Ailenizden kopuk büyüdünüz; bunlar DNA ile mi geçti?
Olur mu, 7 yaş terbiyesi diye bir şey var. O yaşa kadar aldığını aldın, sonrası hava gazı! Baba yoktu ama annemden ayrı büyümedim ki, üç yıl önce onu kaybedene kadar benimleydi ama bela denilen annelerdendi. Her şeyi ona uygun yapardım; kıyafetim de onaydı, makyajım da... Önce o beğenecekti, müthiş bir estetik gözü vardı. Yoğun bakımdaydı, gözlerini açıp kapayamıyordu ama ne giydim de geldim diye baştan ayağa beni süzüyordu.
O zaman bu elitistlik anneden geçti...
Anneden, anneanneden... Babam bohem bir adamdı; içki, kumar, kadın, her şey...
Sevdiniz mi babanızı?
Helalleştim ama kırgındım. Sevmeye vaktim olmadı, onu öyle kabul ettim.
Hak verebildiniz mi?
Zorundaydım. O helalliği verip almazsan yük olarak kalıyor hayatın boyunca. Değiştiremediğim şeylerle barışmayı biliyorum. Düşe kalka yürüyoruz be oğlum! Bir gün düşüyorsun, bir gün hüzünlüsün, ertesi gün 'Hadi yeniden başla' diyorsun.
Popun en uzun soluklu isimlerinden birisiniz ama alaturka da söylediniz...
Ben çok batılıydım; söylediğim şarkılar şanson olarak nitelendiriliyordu. Sonra beş yıl çok sesli Türk müziği yaptım. Ninnimiz bile alaturka olunca, onu çok rahat özümsüyorsun ama tuttuğum yol hiçbir zaman kitlelere yönelik değildi. Hep çok özel, hikayesi olan şarkılardı.
Yaşar ile sahneye çıkma fikri nasıl oluştu?
Birden bire... Yaşar'ın da haberi yoktu. Menajerim Mustafa Elibol'a, "Ben Yaşar ile şarkı söylesem nasıl olur?" dedim. "Çok güzel olur" dedi. Yaşar'a sorduk, "Şahane olur" dedi. Biz de ikiliyi kurduk. Ses tonları uyabilecek insanların birlikte müzik yapması doyurucu oluyor. Biz, bir konserden daha fazlasını verme derdindeyiz. Sürprizler yapmak, dinleyicileri şaşırtmak... Barışa, umuda, yarınlara kapı aralamak...