Alternatif müziğin renkli ismi Can Bonomo, sanat yaşamına dair çok özel açıklamalarda bulundu. Ahlaki ve etik açıdan kitlelerin genişlemesine göre değişmenin doğru bir tutum olmadığına dikkat çeken Bonomo, müziğini hep aynı sorumluluk duygusunu taşıyarak yaptığını belirtti...
Müziğe başladığınızda şarkılarınızın bu denli beğenileceğini düşünüyor muydunuz?
Müziğe başlayacağımı dahi bilmiyordum ki... O zamanlar müziğe hobi olarak bakıyordum.
Benim asıl motivasyonum, üniversitedeki bölümüm sinemaydı.
Ve hayalim, sinema için çalışmaktı.
Sonra üniversitede kurduğum grupla birlikte yaptığım solo işler çok dinlenince konserler vermeye başladım. Zaten sonrasında da albüm çalışmalarına başladık.
İLHAM KAYNAĞIM HAYAT
Farklı bir müzik tarzınız var. Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Alternatif müzik yapıyorum.
İstanbul müziği olarak tanımlıyorum müziğimi. İstanbul'da çalmakta olan tüm enstrümanları kullandığımız, biraz daha karma bir müzik. Şehrin kültürel karmasını müziğe yansıtıyoruz.
İlk albümünüz 'Meczup'tan sonra Eurovision Şarkı Yarışması'nda ülkemizi temsil etmiştiniz.
İlk albüm sonrası böyle bir sorumluluğu almak sizi nasıl etkiledi?
Çok az takipçim olduğu dönemde de kendimi onlara karşı sorumlu hissediyordum, şimdi de. Beni dinleyen kitlenin büyümesi sorumluluğumu artırmadı. Ahlaki ve etik açıdan kitlelerin genişlemesine göre değişmek zaten doğru bir tutum olmaz. Yarışmaya da genç alternatif müzisyenler olarak katıldık.
Farklı bir iş yaptık. Alternatif müzik o dönemde bu kadar tanınmıyordu.
Yarışma, tanınmamızı sağladı. Daha kısa sürede daha büyük kitleler müziğimle buluştu.
Ama şunu da unutmamak lazım ki, ben yarışmadan sonra da alternatif müzik yapmaya devam ettim. Pop müziğe ya da başka bir türe yönelmedim.
Bundan dolayı da yarışma sonrası yaptığım işleri, alternatif müzikseverler takip etmeye devam etti. Beş yılda yakalayabileceğim kitleyi, yarışma sayesinde daha kısa bir sürede yakalayabildim.
Bestelerinizi yaparken sizi en çok neler etkiliyor?
Optimum bir ruh halindeyken üretim yapıyorum. Mutlu ya da mutsuzken müzik üretemem. En başta hayatın kendisinden etkileniyorum beste yaparken. Arkadaşlarımla yaptığım bir sohbetten, okuduğum bir kitaptan, izlediğim bir filmden ya da bir tablodan etkilenebiliyorum.
Örneğin, bir önceki albümümdeki 'Min El-Aşk' ve 'Min El-Garaib' şarkımı İhsan Oktay Anar'ın 'Puslu Kıtalar Atlası' romanında geçen bir karakterin dövmesinden etkilenerek yaptım. Bu albümdeki 'Keyfim Kaçık Acık' şarkımı da Kafka'nın bir hikayesinin bana hissettirdiklerinden yola çıkarak besteledim.
Yunus Emre Şiir Yarışması'nda Jüri Özel Ödülü'nü kazandınız...
Ödülü aldığıma çok mutlu oldum. Yazarken bazen blokajlar yaşıyorum, bir süre sıkıntı yaşayabiliyorum.
Böyle bir süreçte katıldım şiir yarışmasına. Kendi adımla değil, Kara mahlası ile. Bu kadar değerli bir ödülü kazanmak çok daha anlamlı oldu benim için.
Üçüncü şiir kitabınızı çıkarmaya hazırlanıyorsunuz. Genç kuşağın şiire ilgisi nasıl sizce?
Yeni kitabım bu ay çıkacak.
1.5 senelik bir çalışmanın ürünü.
Edebiyat dünyasında çok satan şiir yazarlarından biriyim. Buna mazhar olmak da muhteşem bir duygu. Şiirlerimin okunduğunu bilmek çok güzel. Şiirlerimi genellikle 12-45 arasındaki yaş grubu takip ediyor. Kemik kitlem dışında sanatseverlere de açıldığımı düşünüyorum.
ALTERNATİF MÜZİK GELİŞTİ
Yeni çalışmanız var mı?
Yeni albümle birlikte konserler büyük ilgi görüyor. Türkiye'nin her yerinde konser veriyorum.
Bu manzarayı görünce müziğimizin kabul edildiğini daha iyi anlıyorum. Sürekli beste üretiyorum zaten ama bunu albüm hedefi ile yapmıyorum. Arkadaşım Can Saban "Hadi albüm çıkaralım" dediğinde bestelerim hazır oluyor.
Sertab Erener ve Fatma Turgut'a da beste veriyorum.
Müzikte farklı bir türde albüm yapmak ister misiniz?
Alternatif müziğe odaklanmış bir müzisyenim. Farklı bir alanda albüm çıkarmayı düşünmem.
Peki, alternatif müziğe olan ilgiden memnun musunuz?
Müziğe başladığım yıllarda bu kadar çok grup yoktu. Şimdi yüzlerce grup var. Eskiden belli başlı yerlerde sahne alabiliyordu alternatif müzik yapanlar ama şu anda Türkiye'nin her yerinde konser verebiliyoruz. Alternatif müziğin çok geliştiğini düşünüyorum, çok daha iyi bir yere geleceğini de umuyorum.
TOPLUMUMUZ GİBİ ARABESK DİNLEMEYİBEN DE ÇOK SEVİYORUM
"Bu ülkede arabesk 15 yaşında başlar ve bir ömür sürer" demiştiniz. Arabesk müzikte sizin için özel olan isimler kimler?
Ben aslında her tür müziği dinleyen biriyim. Küçüklüğümden beri Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve İbrahim Tatlises'i severek dinliyorum. Biz toplum olarak duygusal açıdan çok uçlarda yaşıyoruz; ya çok gülmek ya da çok ağlamak istiyoruz. Uç noktaları çok sevdiğimiz için de arabesk müziğin bizde ayrı bir yeri var. Ben de bu yüzden arabesk dinlemeyi çok seviyorum.
KENDİMİZİ EMOJİLERLE BİLE ANLATA BİLEN BİR KUŞAĞIZ
Müzik dışında şiir yazıyorsunuz, resim yapıyorsunuz. Böyle çok yönlü olmanızı neye borçlusunuz?
Y kuşağının tezahürü olarak
düşünüyorum bu durumu. X
kuşağı yazarsa, sadece o işi yapıyor.
Benim de içinde olduğum
jenerasyon farklı alanlara daha
açık. Çağdan da kaynaklanıyor
biraz. İnternet çağında kendimizi
emojilerle bile anlatabilen
bir kuşağız açıkçası. Müziğe de,
resme de yeteneğimiz varsa,
ikisini de aynı anda yapabiliyoruz.
Tek bir alanda ilerlemek
yerine ilgim, yeteneğim olan
diğer alanlara da yöneliyorum.
Bunun yanı sıra, sanat içinde
büyüdüm. Annem beni küçük
yaşlarımdan itibaren okumaya
yönlendirdi. Annem özellikle
şiiri, dedem de müziği severdi.
Annem ressamdı aynı zamanda.
Böyle bir ortamda büyümek de
beni sanatsal açıdan çok etkiledi.
Şiire ve resme olan ilgim de
erken başladı bu yüzden. Konvansiyonel
resme yeteneğim
annem kadar iyi olmadı hiçbir
zaman. Dolayısıyla geleneksel
resim yerine illüstrasyon
resme yöneldim. Üniversitede
aldığım görsel sanatlar derslerinde,
bilgisayar üzerinden
tasarımlar çizerek kendimi daha
iyi hissettiğimi ve ifade edebildiğimi
anladım. Bu yüzden ilk
kişisel sergim de illüstrasyon
çalışmalarımdan oluşuyor.
TUBA KALÇIK