SABAH Gazetesi Yazarlar Kulübü'nün İl Buluşmaları etkinliği kapsamında geçtiğimiz günlerde Sakarya'daydık. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ve ekibiyle bir araya geldiğimiz buluşmada; şehrin turizm potansiyelinden doğal kaynaklarına, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteklediği yatay şehirleşme sürecinden kültür-sanat ve eğitim faaliyetlerine kadar birçok konuda bilgi aldık. Sakarya Meydan Muhaberesi'ne tanıklık etmiş şehir, 1999 depreminden ağır hasar alarak çıkmıştı. Ancak kısa sürede yaralarını sarıp mimari açıdan örnek bir şehir haline gelen Sakarya, zengin su kaynaklarıyla tam bir 'su şehri' unvanını da hak ediyor. İşte SABAH yazarlarının gözünden Sakarya'daki değişim ve yenilenme süreci...
LEVENT TÜZEMEN
Sapanca Gölü'nü korumak için 50 milyon $ harcandı
TARİH: 17 Ağustos 1999... Saat: Sabaha karşı 03.05... Marmara'da kulakları sağır eden bir gürültüyle 45 saniye süren bir deprem oluyor. İstanbul dahil Marmara'ya yakın illerden hissedilen deprem sonrası insanlar sokaklara fırlıyor. Gün ağardığında, Sakarya ve çevresinde depremin sebep olduğu manzara, tüm Türkiye'nin yüreğini dağlıyor. Evler yıkılmış, binlerce insan hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi de kaybolmuş. Depremde Sakarya ve çevresinden 5 milyon ton enkaz kaldırılmış. Ve bu enkazların 2.5 milyon tonu sadece Sakarya'ya ait. SABAH Gazetesi'nin İl Buluşmaları kapsamında yedinci durağımız Sakarya oldu... Birinci derecede deprem bölgesi olan Sakarya'da müthiş bir dönüşüme tanık olduk. Huzurun ve kardeşliğin coğrafyasında küllerinden doğan bir şehir gördük.. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Dikey değil, yatay yapılaşın' önerisine Sakarya ili özen göstererek sahip çıkıyor. Spor aşığı Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu kendine has karakteri olan bir Sakarya yaratmanın çabalarını sürdürüyor. Yatay şehircilik konusunda Sakarya'nın modern yüzü olan Serdivan ilçesi rol model oluyor. Binalara uygulanan ve sıkı denetlenen kat sınırlaması sonucu yapılan evler gezi boyunca bizlere büyük keyif verdi. Yolların, trafik lambalarından kavşaklarla arındırılması araç kullananlara hem kolaylık sağlıyor, hem de trafiğin rahat akmasını sağlıyor. Sakarya'da 12'si küçük, beşi büyük toplam 17 dere var. Yazkış akan bu dereler, kaynak sularıyla besleniyor. Kahvaltı yaptığımız ve Gürcü dilinde köy anlamına gelen Mahmudiye'de, yeşilin içine gizlenmiş Sopeli Doğal Yaşam Köyü, insana huzur pompalıyor. Başkan Toçoğlu, 2009'dan bu yana alt yapıya 1.2 milyar lira harcadıklarını vurguladı.
SIKI DENETLENİYOR
Sapanca Gölü'nü, Allah'ın bizlere sunduğu bir ayrıcalık olarak görüyorum. SASKİ Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş, gölü korumak için 50 milyon dolar harcandığını söylerken, 35 tür balığın yaşadığı Sapanca'nın dünyanın en zengin minerale sahip gölü olduğunun altını çiziyor. Büyükşehir Belediyesi, göle elektrikli ve akülü teknelerin dışında benzinli teknelerin girmesine izin vermiyor. Suyun ve yeşilin bol olduğu cennet Sakarya'da halk hiç su sorunu yaşamıyor. 24 saat musluklardan akan, pH değeri 8.3 olan suyu mükemmel arıtma tesisleri sayesinde gönül rahatlığı içinde doya doya içebilirsiniz. Dünyada enerji üretme konusunda HES'ler büyük önem taşıyor. Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nin kendi imkanlarıyla inşa ettiği ve şu anda 10 bin konutun enerji ihtiyacını karşılayan Adasu HES'te çektiğim karede şöyle yazıyordu: 'Artık tükettiği enerjiyi üreten, geleceğe güvenle bakan bir şehir var. Bu başarı tüm Sakaryalılar'ındır... - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.'
İLKER GEZİCİ
Yatay şehirleşmenin en iddialı kenti
İstanbul'dan iki saat uzaklıkta bulunan Sakarya'yı ziyaretimizde ilk durağımız Sopeli oldu. Yeşilin her tonunu görebileceğiniz bölge, İstanbul'dan gelenlerin uğrak yeriymiş. Özellikle hafta sonları yer bulmak çok zormuş. Şelale sesleri eşliğinde yaptığımız kahvaltıdan sonra Başkan Zeki Toçoğlu ile şehri keşfe çıktık. Şehir merkezinde dolaşırken dikkatimi çeken en önemli şey, yatay şehirleşme oldu. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da desteklediği yatay şehircilik konusunda en iddialı il Sakarya... Şehirde üç kattan daha yüksek bina yok. Yüksek bir konumda bulunan Serdivan'daki Karşıyaka Camii'nden yeni şehri ve Adapazarı'nın büyük bölümünü görmek mümkün. Manzara eşliğinde çaylarımızı yudumlarken, Belediye Başkanı Toçoğlu, "Bir kentte cami minareleri görünüyorsa, o şehirde sorun yoktur" diyerek yapılaşmanın önemine dikkat çekti. 1999 depreminde ağır hasar alan Sakarya, mimari yapılaşmayla örnek bir şehre dönüşmüş. Özellikle Sakarya Üniversitesi'nin de bulunduğu Serdivan, yaklaşık 130 bin nüfusuyla en gelişmiş ilçe konumunda. Serdivan, yamaç paraşütüne uygun konumuyla da dikkat çekiyor. Burası, bu spora ilgi duyanların sıkça rağbet ettiği bir ilçe konumuna gelmiş. Başkan Toçoğlu ile şehri turlarken, trafik ışıklarına hiç yakalanmadığımızı fark ettim. Meğer şehrin büyük kısmında trafik ışığı yokmuş. Böylece akıcı bir sürüş sağlanmış ve kazalar da azalmış.
BİSIKLET İÇİN İDEAL
Şehir, düz yapısı sebebiyle bisiklet kullanımına çok elverişli. Henüz 10 kilometre uzunluğunda bir bisiklet yolu var ancak parkurun uzatılması için çalışmalar devam ediyor. 2020'de Dağ Bisikleti Şampiyonası'na evsahipliği yapacak olan şehirde pist hazırlıklarına da ağırlık verilmiş. Sakarya; 16 ilçeye sahip, 990 bin nüfuslu bir şehir. Karasu ve Sapanca; gölleri ve doğal güzellikleriyle, başta İstanbul olmak üzere tüm çevre illerde yaşayanların kaçış noktası. Bu ilçeler, hafta sonları yaklaşık 250 bin kişiyi ağırlıyor. Bu rakamın çoğunu günübirlik ziyaretçiler oluşturuyor. Burası, zengin su kaynaklarıyla tam bir su şehri... İstanbul'da tüketilen suyun büyük kısmı da Sakarya'dan geliyor çünkü ünlü su markalarının tesisleri burada bulunuyor.
ŞEHIR SUYU ÇOK TEMIZ
Büyükşehir Belediyesi; şehrin su kaynaklarını korumaya öncelik vermiş. Şehirdeki tüm içme suyu altyapılarının değiştirildiğini söyleyen SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş; şehir suyunun, damacana sulardan daha kaliteli olduğunu iddia etti. Sapanca Gölü'ne alternatif olarak inşa edilen Akçay Barajı da bölge için önemli bir içme suyu kaynağı olacak. 140 milyon liralık yatırımla hayata geçmesi planlanan baraj üzerinde üç hidroelektrik santralle enerji üretilecek. Şehirde üç alışveriş merkezi var ancak çarşı-pazar kültürü de devam ediyor. Bir yandan tarihi Uzun Çarşı'da da hummalı bir yenileme çalışması var. Sakarya Meydan Savaşı'na tanıklık etmiş bir bölgede müze olmaması büyük eksiklik. Ancak halkın kültürsanat faaliyetlerine katılımı oldukça yüksek. Örneğin; Devlet Tiyatroları oyunlarında, Türkiye'de en yüksek doluluk oranına sahip şehir Sakarya'ymış.
'NE KA EKMEK O KA KÖFTE!'
Gelelim şehrin lezzetlerine... Tunatan adlı restoranda yapılan balkabağı çorbası ve balkabağı lahmacunu çok hoşuma gitti. İlk defa denediğim balkabağı çorbası çok lezzetliydi. Sakarya denince akla ıslama köfte, ıslama köfte denince de meşhur Köfteci Mustafa gelir. 1912 yılında kurulan Köfteci Mustafa, Sakarya'ya yolu düşenlerin mutlaka uğradığı bir adres. Şehirde yaşayan arkadaşımın tavsiyesiyle, bu tarihi köfteciyi görme imkanı buldum. Mekanda 10 masa var, duvarları ise boş... Şimdiki çoğu restoran gibi ünlülerle reklam yapmıyorlar. Dükkanın başında Yılmaz Kurtuldu var. Yılmaz Amca, 1962'den beri yani tam 56 yıldır burada hizmet veriyor. Herkes onu dükkanın sahibi sanıyor ama o çıraklıktan yetişmiş. Mekanda en yenisi 30 yıllık 18 eleman çalışıyor. Her gün bin 500 kişi burada köfte yiyor.
EKMEK DAHA ÖNEMLİ
Köftelerinin sırrını vermiyorlar ama ıslama köfteye adını veren ekmek, kemik suyu ve baharat ile hazırlanan özel bir sosa batırılarak kızartılıyor. Diğer köftecilerde köfte kıymetliyken, burada ekmek kıymetli. Halk arasında sıkça kullanılan 'Ne ka ekmek o ka köfte!' deyimi buradan türemiş. Bazen gençler, diğer köftecilerdeki gibi 'Bütün ekmeğe iki köfte koysana dediklerinde, 'Olmaz; ne ka ekmek, o ka köfte' yanıtı verilirmiş. O laf böylece yayılmış. Sakarya'ya gidip denemeden dönmek olmaz.
GÜLER IŞIK UZEN
Nüfusun yüzde 10'u üniversite öğrencisi
Sakarya yolculuğumuz, sabah saat 08.00'de başladı. Yaklaşık iki saatlik bir yolculuktan sonra bizi yemyeşil bir Sakarya karşıladı. Şehir; tarihi evleriyle ünlü Taraklı, Karadeniz kıyısındaki Karasu, Sapanca ve diğer göller, ırmaklar, yaylalar, kaplıcalar ve yemyeşil doğasıyla insanı büyülüyor. Türkiye'nin en verimli topraklarına sahip Akova'da yer alan Sakarya'da çok çeşitli tarım ürünleri yetiştiriliyor. Bizim kentteki ilk durağımız, Sopeli Doğal Yaşam Köyü oldu. Yeşillikler içinde, ortasından bir akarsuyun aktığı vadide yer alan Sopeli'de, yöresel ürünlerle kahvaltı ederek güne başladık. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Sakarya'nın huzur ve kardeşliğin şehri olduğunu vurgulayarak "Kardeşlik coğrafyası Sakarya'da hep bir arada, barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşamaya devam edeceğiz. Kültürel farklılıklarımız en büyük zenginliğimizdir." Gürcüler, Abazalar, Çerkezler, Lazlar, Boşnaklar ve Arnavutlar'ın bir arada kardeşçe yaşadığı Sakarya, farklı renkleriyle Osmanlı'nın kültür zenginliğini yansıtıyor. Daha sonra Başkan'la birlikte Sakarya Üniversitesi kampüsünün yolunu tuttuk. Sakarya'yı tepeden gören bir yerde konumlanan kampüse giderken yolların genişliği ve sağlı sollu modern öğrenci yurtları dikkatimi çekti. Sakaryalılar, üniversiteleriyle gurur duyuyor. Sakarya Üniversitesi'nde yaklaşık 93 bin öğrenci öğretim görüyor. Bu sayı, nüfusun neredeyse yüzde 10'una tekabül ediyor. Bu öğrenciler, aynı zamanda şehir ekonomisine de katkı sağlıyor. Sakarya Üniversitesi, öğrenci sayısı olarak Türkiye'nin ilk beş üniversitesinin içerisinde. Üniversite; Sakarya'ya hem katkı sağlıyor, hem de öğrenciler kente cıvıl cıvıl bir hava katıyor.
10 BİN KONUTLUK ENERJİ
Gezimizin ikinci gününde, rotamızı Adasu HES tesislerine çevirdik. Orada bizi karşılayan SASKİ Genel Müdürü Dr. Rüstem Keleş, tesis hakkında bilgiler verdi. Keleş, bu projenin şehirdeki yaklaşık 10 bin konutun enerji ihtiyacını karşıladığını söyledi: "Tükettiğimiz enerjiyi nasıl üretiriz?' düşüncesinden yola çıkarak bu projeyi gerçekleştirdik. Adasu HES, Türkiye'de bir yerel yönetimin yaptığı ilk hidroelektrik santral. Birçok yerel yönetime ilham kaynağı olduk. Sakarya Nehri'nin potansiyelinden faydalanıyoruz ama nehir ekosistemini olumsuz etkilemeyecek bütün faktörleri dikkate aldık. Zaman zaman kapakları açarak çakıl geçidi ve balıkların geri geri yüzmesini sağlayacak sistemi uyguluyoruz. Bunları DSİ kontrol ediyor." Gezimizin bir diğer durağı, Sosyal Gelişim Merkezi oldu. Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanı Davut Yüce bize merkezi gezdirdi. Bu merkezde çocuklara, ailelere ve engellilere eğitim veriliyormuş. Sosyal Gelişim Merkezi, kendine has mimarisi ve kimliği ile fark yaratıyor. Alanında uzman eğitimcilerin görev aldığı merkezde; çocuklara, kadınlara, yaşlılara, engellilere ve ailelere dönük sosyal hizmet ve destek sunuluyormuş. Sınıfları gezerken gördüklerimiz bizi çok etkiledi. Bir sınıfta engelli kardeşlerimiz okuma-yazma kursu alıyordu; onların düzgün el yazısına hepimiz hayran kaldık. Bir sınıfta çocuklar satranç oynuyor, bir sınıfta çocuklar ritim dersi alıyordu. Bir sınıfa girdiğimizde çocuklar kendi cep telefonlarını üretiyordu. Bir sınıfta ise çocuklar ocağın başında muhallebi pişiriyordu; bize de yaptıkları çilekli muhallebiden ikram ettiler. Özetle Sakarya; doğası, tarihi, yaylaları, gölleriyle ve birçok şehre örnek olacak mimari yapısıyla mutlaka gidip keşfedilmesi gereken bir şehir.
OĞUZHAN TORACI
Yaşam memnuniyeti sıralamasında ikinci
Sakarya'ya varır varmaz; yemyeşil doğasıyla, gezilecek yerleriyle ve çevre illere yakınlığıyla yaşanabilir bir şehir izlenimi edindim. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ile yaptığımız turun ardından SABAH yazarları, Sakarya'da SABAH paneline hazırlanmak için etkinliğin gerçekleşeceği otele doğru giderken; GÜNAYDIN yemek yazarı İdil Çimrin, nam-ı diğer İdilika ile birlikte kafileden ayrılıp şehri fethetmek için yola koyulduk. Daha birkaç ay önce Aile, Toplum ve Devlet Zirvesi'nde konuşma yapmak için Sakarya Üniversitesi'nin misafiri olmuştum ancak şehri tanıma fırsatım olmamıştı. Bu kez İdilika ile düştük yollara... O, şehre özgü yemekleri tattı, ben de ona eşlik ederek şehrin sosyal yaşamını gözlemledim. İşte Sakarya'dan aklımda kalan notlar:
Islama köfte ısmarlamak, şehirde misafirlere yapılacak en büyük jestmiş. Ekmeğinin o efsane tadıyla bir anda peş peşe porsiyonları afiyetle yuvarlayabilirsiniz. Tabii arkasından gelen kabak tatlısını da unutmayalım. Zaten kabağın varyasyonlarını pek çok lezzetin içinde tadacaksınız.
Yeşil alanlar korunarak hayata geçirilen ve Kent Park olarak adlandıran oluşum oldukça başarılı. Güneşli günlerde ailelerin vakit geçirdiği, çocukların o güzel çimlerde top oynayıp koşturabilecekleri bir park olmuş.
Alışverişin en önemli adresi; trafiğe kapalı olan ve sağlı sollu dükkanların bulunduğu Çark Caddesi. Caddenin en keyifli zamanları, yaz akşamüstleri ve Ramazan ayıymış. Üniversitelilerin akın ettiği bu caddede, İstanbul'un en lüks semtlerindeki mekanları aratmayacak kafe ve restoranların olduğunu gördüm.
Avrupa şehirlerinde bisikletle gezenlere çoğu zaman özeniriz ama Türkiye'de de düz alan ve yollara sahip olduğu için bisiklet kullanımına en yatkın şehir Sakarya.
EN UZUN İKİNCİ KUMSAL
Yaz yaklaşıyorken bahsetmekte fayda var: Yaklaşık 15 kilometre uzunluğuyla, Türkiye'nin en uzun ikinci kumsalına sahip yeri, Sakarya'nın ilçesi Karasu. Denizi, kumu ve havası oldukça güzel olan Karasu, Karadeniz kıyısında olduğundan yüksek dalgalara ve değişken zemine sahip. Yani biraz dikkatli yüzmek gerekiyor.
Birine 'Sen hangi millettensin?' diye sorduğunuzda bu soru insanlara tuhaf gelebilir ama Sakarya'da durum öyle değil. Çerkes'i, Abaza'sı, Muhacir'i, Manav'ı, Laz'ı, Boşnak'ı, Gürcü'sü, Kürt'ü bu topraklarda bu ayrımları gözetmeksizin yaşıyor.
Sakaryalılar, her cümlenin başına 'Hafız' kelimesini ekleyerek birbirlerine hitap ediyor. Bu kelimeyi başka bir şehirde başka birinden duyduğunuzda, o kişinin Sakaryalı olma ihtimali oldukça yüksek.
Şansal Büyüka, Tuncay Şanlı, Aykut Kocaman, Yılmaz Vural, Oğuz Çetin, Semih Saygıner, Kenan Sofuoğlu, Süleyman Seba, Sait Fait Abasıyanık gibi isimlerin memleketi Sakarya... Gerçek Sakaryalılar, bundan gurur duyuyor.
Türkiye'nin en orijinal taraftar grubu, Sakaryaspor taraftarı Tatangalar'mış. Onlarca besteye imza atmışlar ve besteleri Gremio, Boca, Napoli statlarında yankılanmış. Konu destek olunca, takımın aldığı skorun onlar için bir önemi yokmuş.
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre; İllerde Yaşam Endeksi'nde, konut, çalışma hayatı, gelir ve servet, sağlık, eğitim, çevre, güvenlik, sivil katılım, altyapı hizmetlerine erişim, sosyal yaşam ve yaşam memnuniyeti bakımından Sakarya ikinci sıradaymış. Yani bence bu şehri görmekte fayda var.