Türk sinemasının dev ismi Türker İnanoğlu, GÜNAYDIN'a konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok önemli bir lider olduğunu söyleyen ünlü yapımcı, "Özal, Türkiye'de devrim yaptı. Erdoğan ise eğitimde, sağlıkta, ulaşımda reformlar yaptı, ülkeye Özal'ın da hizmetlerini aşan katkılar sundu" dedi...
Sinemada geride bıraktığınız 61 yıla bakınca neler hissediyorsunuz?
İyi ki bu işi yapmışım, bir daha dünyaya gelsem yine aynı mesleği seçerdim. Dönemin ünlü sinema yapımcısı Fuat Rutkay'ın filminde asistanlık yaparak başladım. Gece gündüz büyük bir azimle çalıştım. Film bittikten sonra ekip olarak Fuat Bey'e veda ederken dönüp "Bu çocuğa dikkat edin, çok başarılı olacak sektörde" dedi. Sinemayı çok seviyorum, bu yüzden de ilk günden beri çok azimli ve fedakarca işimi yapmaya çalıştım.
RİSK ALMAKTAN KORKMAM
Hep ilklere imza attınız. Risk almaktan korktuğunuz dönemler oldu mu hiç?
Ben risk almaktan korkmam hiç. İstasyonda beklerim, tren gelince binerim. Bakarım tren yanlış yere doğru gidiyor, bir istasyon sonra inerim. Eğer tren iyi yöne doğru giderse ve ben binmemişsem treni kaçırmış olurum diye düşünürüm hep. Cesurum ve risk almayı severim. Türkiye'de, yurtdışı ile en çok ortak co-prodüksiyon yapan sinemacı benim. Risk almasaydım bunları hayata geçiremezdim.
Geçmişten bugüne baktığınızda Türk sinemasının geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?
Yeşilçam çok başarılı işler yaptı. Türk halkını hem eğitti, hem de eğlendirdi. Ailelerle bütünleşti, ailelerin bir parçası haline gelmişti. Türk sineması için 1990-2000 arası zor bir süreçti. Film kalitesi açısından çok kötüydü. 2000'den itibaren sinemamız büyük bir aşama kaydetti. Şimdi ise çok iyi bir noktaya geldi. Çok mutlu ve umutluyum. Gençler artık iyi eğitim alıyor, kaliteli işler çıkıyor.
HALKI EN İYİ TANIYAN ADAM
Yaşadığımız coğrafyanın zenginliğini sizce sinemamıza yeterince yansıtabiliyor muyuz?
Hayır, yansıtamıyoruz. Çok zengin tarihi ve kültürü olan bir ülkede yaşıyoruz. Sinemacılar bu güzelliklerimizi daha çok yansıtacak projeler yapmalı. Eskiden hükümetler; sinemacılara, ülkeye katkı sunacak projeler yapmaları için teşvik vermiyordu. Şimdi hükümet bu anlamda çok büyük katkı sunuyor sinemacılara. Sanatla çok yakından ilgilenen bir Cumhurbaşkanımız var. Erdoğan; sinema, spor, futbol gibi alanların ülkenin tanınırlığına ve imajına sağladığı olumlu katkıların çok farkında.
1987'de dönemin başbakanı Turgut Özal'ın 'İcraatın İçinden' programını siz hazırladınız. Bu program o dönem için büyük bir yenilikti...
Ben Özal'ı, Devlet Planlama Müsteşarı iken tanıdım. 1978'de birkaç arkadaşımla Beyoğlu'nda Saray Sineması'nı işletiyorduk. Buraya film almak için, Cannes Film Festivali'nde Amerikalı satıcılarla temasta iken de ilk videoyu gördüm. Ülkemde bu sistemi kurmak istedim. O dönem ülke çok zor bir durumdaydı. Petrol yok, gaz yok, yağ yok, kahve yok; tam bir yoklar ülkesiydi. Her istediğini döviz yokluğundan dolayı getiremiyordun. Turgut Bey'e bu konu için gittim. Ülkenin zaruri ihtiyaçları varken bana bu tahsisi yapmazlar diyordum. "Bu tahsisi vereceğim" dedi; şaşırmıştım. Ardından şöyle devam etti: "Vereceğim bu izni ama bir şartla. Avrupa'daki Türkler'in çocukları kendi kimliklerini iyi bilmiyor, bu çocuklara kendi kimliklerini öğretecek videolar hazırlamanı istiyorum. Bunlarla Avrupa'ya girmek gerekiyor." Ulusal Video altında Türkiye'ye giriş yaptık ve bir döneme damga vurduk. Yine aradan zaman geçtikten sonra 'İcraatın İçinden' programını benim yapmamı istedi. Filmlerim çok izlendiği için halkı en iyi tanıyan adam olarak görüyordu beni.
Özal sizce nasıl bir liderdi?
Özal, Türkiye'de devrim yaptı. Türkiye ondan önce bir cent'e muhtaçtı, Özal sonrası zenginleşti. Ecevit döneminde devlette döviz yoktu, 500 bin dolar borç almak için Norveç'e gitmişti; düşünün. Şimdi hükümet bunu bahşiş olarak dağıtıyor. 1970'lerde ülkede benzin yoktu, yağ yoktu, Türk kahvesi bile yoktu. İnsanlar bunları alabilmek için kuyruğa giriyordu. Özal, Türkiye'de çok büyük kalkınma hamleleri yaptı. Bürokrasiyi azalttı, polisiye sansürü kaldırdı. Turizmimiz çok iyi noktalara geldi onun döneminde. Halkın nabzını çok iyi tutan bir liderdi. Ben Özal aşığı biriyim.
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı lider olarak nasıl buluyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önemli bir lider. Türkiye'ye Özal'ın da hizmetlerini aşan katkılar sundu. Yaptığı tüm hizmetleri görüyoruz. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda reformlar yaptı. Onun döneminde karayolları, demiryolları, havaalanları, köprüler gibi birçok önemli hizmetler yapıldı.
'EN MİLLİYETÇİ YUNAN'A BİLE TÜRKİYE SEVGİSİ AŞILADIN'
Sinemamızın ülkemizin uluslararası alandaki imajına nasıl bir katkı sunduğunu düşünüyorsunuz?
1970'lerde, Yeşilçam zamanında, Arap dünyasına ve Doğu Avrupa'ya az sayıda film satıyorduk. Dizilerimizle bu ihracat olayı patladı. Yine dizi sektöründe de en büyük ihracatı 'Yabancı Damat'la yapan kişi benim. Yunanistan'dan ülkemize 3.5 milyon Euro para getirdik. Yunanistan Dışişleri Bakanı Avramopulos beni makamına davet etti ve plaket verdi. "Sen edebiyatçıların, müzisyenlerin, siyasetçilerin yapamadığını bir dizi ile yaptın. En milliyetçi Yunan'a bile Türkiye sevgisi aşıladın bu diziyle" dedi. Hayatım boyunca ülkeme katkı sağlayacak işler yapmaya çalıştım. Ben ülkesini çok seven biriyim. Yurt dışına iş için gittiğim zaman bile sıkılıyorum ve hemen Türkiye'ye dönmek istiyorum. Ülkemden ayrı kalamıyorum. Tüm dünyayı dolaştım ben ama böyle güzel bir ülke yok. İnsanıyla, doğasıyla, tarihiyle dünyada eşi olmayan bir ülke Türkiye.
STARLIK YOK DÖNEMSEL POPÜLERLİK VAR
Bugünkü star oyuncuları nasıl buluyorsunuz?
Şimdi star diyebileceğimiz kim var? Halka gidip sormak lazım. Bugün star diye adlandırılan isimleri kaç kişi biliyor ki... Bir Türkan Şoray, Ayhan Işık, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik, Gülşen Bubikoğlu, Cüneyt Arkın, Kadir İnanır, Tarık Akan'ı herkes tanıyor. Star onlardı. Bugün star diye adı geçenler arasında kabiliyetli olanlar var ama tam anlamı ile star değiller. Eskiden sadece sinema vardı. Sinemada arka arkaya filmleri başarılı olunca tüm halk onları tanıyordu. Şimdi ise dönem dönem popüler oluyorlar. Starlık şimdi dönemsel hale geldi. Yeşilçam starları özel hayatlarını da hep geri planda yaşarlar, göz önünde olmazlardı hiç, ama şimdi böyle değil.
EROL TAŞ HAMALLIK YAPARKEN SETE GELDİ
'Keşke oyunculuk için şans vermeseydim' dediğiniz birileri oldu mu?
Hayır. Hiç kimseye kin beslemedim. Artist olmak için çok kişi geliyordu Yeşilçam'a. Başarılı olmayan barınamazdı. İyi bir oyuncu olup olmayacağını seziyordum. Erol Taş'ı bir filmde fedai olarak oynaması için Eminönü'nden getirdiler. Erol o sırada Sultanhamam'da sırt hamallığı yapıyormuş. Hamallıktan gelmesine rağmen çok çalışkan, efendi, saygılı bir adamdı. Onu hem iyi, hem de kötü rollerde oynattım. Özel hayatımda da görüştüğüm oyuncularım oldu; Necdet Tosun, Nevzat Okçugil gibi. 50 yıllık dostluğumuz vardı.
