Yıldız Asyalı... Neredeyse gözümüzün önünde büyüyen sanatçılardan. Onu çocukluğundan beri tanıyoruz. Tiyatro sahnesi, diziler derken beş yaşından beri sahnede. Ama onun bir de müzisyen yönü var. Yine çocukluğundan beri keman çalıyor. Son yıllarda ise sürekli müzik sahnesinde. Neredeyse haftanın her günü sahne alıyor. Şarkı söylüyor, besteler yapıyor. Asyalı'nın kapısını çaldık ve bugünlerde neler yaptığını konuştuk...
- Neredeyse beş yaşından beri sahnedesiniz... Bu kadar küçük yaşta tanınır, bilinir olmak, bir nevi 'doğuştan şöhret' olmak hayatınızı nasıl etkiledi?
- İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde sahne hayatım başladı, AKM'de büyüdüğüm için "şöhret" konusu pek etkilemedi açıkçası. Etrafımda herkes sanatçıydı çünkü, çok güzel bir çocukluk geçirdim... Zaten işinizi layıkıyla yaparsanız ve farklılığınız keşfedilmeye başladığında nerede ve ne yaparsanız yapın o bilinirlik, tanınma hali kendiliğinden geliyor. Planlı programlı olacak bir durum değil. Kariyerinizi planlarsınız ün denilen sıfat sonradan eklenir.
- Ekranda ve tiyatro sahnesinde pek çok projede yer aldınız... İçine doğduğunuz ortamı, sanatla bu kadar haşır neşir olmanızı sağlayan çocukluğunuzu anlatır mısınız?
- Her zaman sahneyi çok sevdim, izlediğim müzikallerde oynama şansım oldu, çok çalışkandım. Sanatın neredeyse her yönüyle ilgiliydim, şanslı olduğumu düşünüyorum. Konservatuvar dışında başka bir okul düşüncem hiç olmadı. E tabii ablam her zaman yanımdaydı. Ailemiz sanatla her daim iç içe olmamızı sağladı. Bizim için süreç çok doğal olarak işledi.
- Oyunculuğun yanında müzik hep var mıydı hayatınızda?
- Evet her ikisi paralel devam etti genelde . Kendimi bildim bileli şarkı söyler, enstrüman çalar, şarkı yazardım. Sonra bunlara küçük hikayeler yazar, kendi kendime oynardım. İçimdeki oyuncu aslında müzisyen oldu.
- Kemanla tanışmanız nasıl oldu?
- Ablam kemancı, babam viyolacı. Ben ilk piyano ve solfej ile başladım ama sonra keman istedim. Çok iyi bir eğitmene denk geldim. Venyamin Varşavski'ye sonsuz teşekkürler... Canım Rus asıllı öğretmenim... Çok sıkı, disiplinli bir eğitim hayatım oldu. Günde 10 saat çalışırdım. Kusursuz olana kadar çalardım.
BİTMEYEN BİR HEVES
- Şarkıcılığa nasıl karar verdiniz?
- Sahne hayatım çocuk korosu solisti olarak başladı. Sonradan şarkıcı olmadım. İki buçuk yaşımdan beri susmadım. (Gülüyor) Şarkı söylemek nefes almak gibi. Durmadan söylerdim, beni zorla sustururlardı. Bir tek uyuduğum zamanlar susardım. İçimde bitmeyen ve eskimeyen bir heves var. İnşallah bu hiç kaybolmaz
- Kendi besteleriniz var... Beste yapmak, şarkı üretmek nasıl bir tutku hayatınızda. Nelerden besleniyorsunuz?
- 14 yaşında beste yapmaya ve söz yazmaya başladım, benim için bir deşarj yolu olduğunu düşünüyorum. İçimdekileri dışa aktarabilmenin en güzel yolu. Yaşamak gibi bir doğal refleks. Bir süre içiniz bomboş oluyor sonra orası yaşadıklarınız, okuduklarınız ve gözlediklerinizle dolup içte evrimleşip kelimelere dökülüyor. Bol bol okumak ve gözlemlemek. Bir de hayatı iyi analiz etmelisiniz. Bazen birinin hikayesi, yolda yürürken gördüğünüz biri de size ilham olabiliyor. Söz yazarlığı yönüm ise Dedem Hamit Salih Asyalı'dan miras. Babaannem de müzik öğretmeni ve besteciydi... Fehime Asyalı...
- Son dönem müzikle ilgili neler yapıyorsunuz ve yapacaksınız? Sahne, yeni single, albüm... Böyle bir beklenti var sizden...
- Pandemi yasakları kalktığından beri sürekli sahnede olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Sürekli olarak Cvk Park Otel'de sahne almaktayım ve özel şovlarımız çeşitli mekanlarda devam etmekte... Yoğun bir sene olduğu için bu ara single vs. pek vakit ayıramıyorum. Ama elimde çok fazla şarkı birikti. İsteyen arkadaşlarım da var. En kısa sürede vakit ayırıp hepsini planlamam lazım. Beklenen biri olduğumu biliyorum. Bu arayı fazla açmayacağım.
- Tiyatro da devam ediyor mu, edecek mi? Var mı yeni projeler?
- Tiyatro teklifi sürekli geliyor ama her gün neredeyse sahne aldığım için vakit ayırmam bu dönemde zor gibi. Çocuklara ve eve anca bu dönemde vakit kalıyor. Provalar vs. çok fazla zaman ayrılması gereken mesaili işler. Şu dönemde bir koltuğa başka karpuz sığdıramayacağım. Mükemmeliyetçi yapımdan dolayı bir işi ya tam yaparım ya hiç başlamam. Gönlümde bir sinema projesi var. Orayı başka büyülü bir dünya olarak görüyorum.
GEÇMİŞE TAKILMIYORUM, BUGÜNÜ YAŞIYORUM
- Hayat size neler öğretti? Bu yaşınıza kadar yaşadıklarınızdan ne tür dersler çıkardınız?
- Hayat zordur, geçmişte yaşamayıp geleceği düşünmemeye çalışıyorum. Günü yaşamaya uğraşıyorum. O kadar fazla sorumluluklarım var ki. Bazen nerede nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum. Evin işi, çocuklar, kendi işim derken gözümü açtığım an itibariyle sürekli bir devinim içindeyim. Akşam nasıl olmuş farkına varmıyorum.
- Tüm sanatçı duyarlılığınızla aşk sizin için ne ifade ediyor?
- Aşk benim için evlat demek, karşı cinse olan aşka inancım kalmadı diyebilirim... İleride nasıl olur şu an kestiremiyorum. Tabii büyük konuşmamak gerekir yine de. Ansızın kapısı çalınabilir insanın.