Asya’nın doğusunda dünyanın en kalabalık ülkesi Çin

Çevresini kuzeybatıda Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan cumhuriyetleri, kuzeyde Moğolistan, kuzeydoğuda Rusya Federasyonu ile Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, güneyde Vietnam, Laos ve Myanmar, güneybatıda Hindistan, Butan ve Nepal, batıda Pakistan ve Afganistan toprakları kuşatır. Ülkenin doğusu Büyük Okyanus'un kenar denizlerinden olan Sarıdeniz, Doğu Çin denizi ve Güney Çin denizi ile sınırlıdır. Genişliği doğu-batı doğrultusunda 5000, kuzey-güney doğrultusunda 5500 kilometreyi bulur. 9.571.300 km2'lik yüzölçümü ile yeryüzünün alan bakımından Bağımsız Devletler Topluluğu ve Kanada'dan sonra üçüncü, 1.133.683.000'lik (1990) nüfusu ile de en kalabalık ülkesidir.

Tek meclisli ve tek partili (Çin Komünist Partisi) bir halk cumhuriyeti olan Çin'in başşehri Pekin (1989'da 6.800.000) ve nüfusu 3 milyonu aşan öteki önemli şehirleri Şanghay (7.330.000), Tianjin (5.620.000), Şenyang (4.440.000), Wuhan (3.640.000), Guangzhou'dur (3.490.000). Ülke idarî bakımdan yirmi bir eyalet, üç belediye yönetimi (Pekin, Şanghay, Tianjin), beş özerk bölge (Doğu Türkistan, İç Moğolistan, Ninghsia, Kuanghsi, Tibet), yirmi dokuz özerk il ve altmış dokuz özerk yönetime ayrılmıştır.

I. FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA
Çok geniş bir ülke olan Çin, Asıl Çin (İç Çin) ve Dış Çin olmak üzere iki kısımda ele alınır. Asıl Çin, kuzeyde Liaotung körfeziyle güneyde Tonkin körfezi arasında, Büyük Okyanus'a doğru dış bükey bir çıkıntı meydana getiren yarımadadır. Dış Çin ise bu yarımadayı kuşatan Mançurya, İç Moğolistan, Doğu Türkistan ve Tibet gibi bölgelerden meydana gelir.

Yüzey şekilleri bakımından Çin'in doğusu ile batısı arasında büyük bir zıtlık göze çarpar. Ülkenin batısında hâkim olan şekiller yüksek dağlar ile bunlar arasındaki çukur havzalardır. Asya'nın batı-doğu doğrultulu yüksek dağları Çin sınırları içinde de devam eder (Tanrıdağları, Altındağları, Karanlıkdağlar gibi) ve dünyanın en yüksek dağları olan Himalayalar üzerindeki Everest zirvesi (8842 m.) Çin-Nepal sınırı üzerinde bulunur. Bu yüksek dağların arasına giren geniş çöküntülerden en önemlileri kuzeybatıdaki Çungarya havzası ile onun güneyindeki Tarım havzasıdır. Çungarya havzasından doğusundaki Gobi çölüne geçilir. Yaklaşık 100 m. yüksekliğindeki kum tepeleriyle baştan başa kaplanmış olan Asya'nın en önemli çöllerinden Taklamakan da Tarım havzası içinde yer alır. Ortalama yüksekliği 4000 m. olan Tibet yaylası bu çöl ile güneydeki Himalaya dağları arasına girer.

Doğudaki Asıl Çin, kuzeyi Hoang-ho (Sarıırmak) nehrine doğru basamaklı bir biçimde alçalan ve "lös" adı verilen sarı topraklarla örtülü yaylalardan meydana gelir. Yangçe'nin (Gökırmak) güneyinden itibaren arazinin görünüşü yeniden değişir. Güney Çin adı verilen bu kesimde löslü topraklar yoktur ve arazi Kuzey Çin'deki gibi plato değil dağlık ve tepeliktir.

İklim ve Bitki Örtüsü. Çin'in çok geniş topraklar üzerinde yayılması, ayrıca Himalayalar'da 8000 metreyi aşan yükseltiler ve Turfan çukurunda deniz seviyesinden 160 m. kadar alçakta bulunan nokta gibi zıtlıklar ve farklılıklar gösteren yüzey şekillerine sahip bulunması ülke ikliminin çeşitliliğine sebep olmuştur. Bu çeşitlilik arasında, Himalayalar'ın tamamen karlarla örtülü yüksek kesimlerindeki dağ iklimi, Güney Çin denizindeki adaların ekvatoral iklimi, iç kesimlerdeki çöllerin kurak ve sıcak iklimi ile kıyı şeridinin bol yağışlı ılıman iklimi sayılabilir. Fakat "Çin iklimi" denince akla gelen iklim tipi Asıl Çin'de hüküm süren, muson rüzgârlarıyla ve yaz musonlarının beraberinde getirdiği bol yağışlarla kendini belli eden iklimdir.

Ülkenin doğusu ile batısı arasında görülen iklim farkı doğal bitki örtüsüne de yansır. Kurak ve yarı kurak iklime sahip batı bölgelerinde cılız çöl ve bozkır bitkileri göze çarpar ve bu bölgelerde bitki örtüsü tür sayısı bakımından son derece zayıf, buna karşılık muson etkisiyle yağışların arttığı doğu bölgelerinde ise çok zengindir. Ancak türlerin olağan üstü zenginliğine rağmen insan sayısının aşırı fazlalığından dolayı ormanlar tabii olarak geniş ölçüde tahribat görmüştür. Çin ormanlarında kamelya, manolya, kâfur ağacı, vernik ağacı gibi karakteristik türler bulunur.

Akarsu ve Göller. Ülkenin iç kesimleriyle batısındaki küçük akarsular, buharlaşma ve sızmanın sebep olduğu bir fakirleşmeye uğrayarak gittikçe zayıflayıp çöllerin ortasında tükenirler. Çin'in en önemli ırmakları, batı-doğu doğrultusunda akan ve Büyük Okyanus'a ulaşan akarsulardır. Bunlar arasında en kuzeyde bulunan Hoang-ho, Kuzey Çin'in en büyük ırmağıdır. Daha güneyde bulunan Yangçe ülkenin en uzun ırmağıdır ve Hoang-ho'ya göre rejimi çok daha düzenli olduğundan 1000 km. içerilere kadar ulaşıma imkân verir. Güney Çin'in başlıca akarsuyu ise bu ikisinden daha küçük olan Sikiang'dır. Ayrıca İndus, Brahmaputra ve Mekong gibi Asya'nın önemli nehirlerinin kaynakları da Çin sınırları içerisinde bulunur.

Çin'de ülkenin boyutlarıyla orantılı ölçülerde büyük göller yoktur. En önemli ve en büyük göl, denizden 3205 m. yükseklikte bulunan sığ Koko gölüdür; bunun dışında büyük nehirlerin deltalarında da delta göllerine rastlanır.

Nüfus ve Etnik Durum. Çin'in nüfusu yakın yıllara gelinceye kadar kesin olarak bilinmiyor, bu konuda ancak tahminler ileri sürülebiliyordu. 30 Haziran 1953'te yapılan ilk sayımın sonucu 601.938.053 olarak tesbit edilmiş ve aradan geçen süre içinde bu rakam hemen hemen iki katına yaklaşarak 1.133.683.000'i bulmuştur (1990). Nüfus yoğunluğu kilometrekarede 118 kadar ise de dağılım eşit değildir; en büyük yoğunluklar Hoangho ve Yangçe'nin çevresindeki ovalarla bu ırmakların deltalarında görülür. Ova ve deltalardaki aşırı nüfus yoğunluğuna karşılık ârızalı alanlar tenhadır. Meselâ İç Moğolistan'da oran 20'nin, Doğu Türkistan'da 10'un ve yüksekliğinden dolayı "dünyanın damı" denilen en az yaşanılabilir iklimlerden birine sahip Tibet'te ise 2'nin altına düşer.

Yakın yıllara gelinceye kadar nüfusun büyük kısmı kırsal kesimde yaşarken sanayinin gelişmeye başlamasıyla bu durum değişmiş, hatta 1989 istatistiklerine göre şehirli oranı (% 51,7) kırsal kesimde yaşayanlarınkini (% 48,3) geçmiştir. Nüfusu 100.000'den fazla olan şehirlerin sayısı 270, milyonu aşanlarınki ise 25'tir. Milyonluk şehirlerin bu kadar fazla olduğu başka bir ülke yoktur. Çin'de eski şehirler askerî, idarî, dinî roller üstlenmişlerdir. Büyük şehirler arasında geleneksel olanlar bulunduğu gibi (Pekin) küçük bir balıkçı köyünden türeyenler de vardır (Şanghay).

Dil ve Din. Nüfusun % 93'ünü Çinliler oluşturur. Bunların yanında Cuanglar, Uygur, Kazak, Özbek Türkleri, Tibetliler, Moğollar, Huylar, Meolar, Koreliler, Mançular gibi çok çeşitli azınlık grupları da vardır. Etnik grupların çok oluşu ülkede konuşulan dillerin sayısını artırmakla birlikte en fazla konuşulan dil resmî dil olan Çince'dir (bk. ASYA).

İstatistikler nüfusun % 71'inin herhangi bir dini olmadığını göstermektedir. Bu büyük grup dışında Çin'in eski dinlerinden Budizm'i benimseyenlerin oranı % 6'dır. İnançlılar içinde Budistler'den sonra ikinci sırayı müslümanlar alır (aş.bk.). Yine ülkenin eski dinlerinden Konfüçyüsçülüğe mensup olanların sayısı müslümanlardan azdır.

Ekonomi. Çin eskiden olduğu gibi bugün de bir tarım ülkesidir. Her ne kadar 1949'da kurulan komünist rejim sanayileşmeye büyük özen göstermişse de tarım ülke ekonomisinde hâlâ önemli bir yer tutmaktadır. Aktif nüfusun % 61'ini istihdam eden tarım sektörünün millî gelirdeki payı % 31'dir. Çin tarımı denince ilk akla gelen ürün pirinç olup 1989 yılı rekoltesi 179.403.000 tondur. Özellikle Yangçe ve kollarının aktığı alanlardaki geniş sahalarda yaşayan halkın başlıca ekonomik etkinliği pirinç tarımı üzerinedir. Güney Çin'in Şikiang havzası, Kuzey Çin'in ise Hoang-ho ovası yine pirinç yetiştirilen alanlardandır. Hoang-ho ırmağının kuzeyine geçilince pirinç yerini tamamen buğdaya bırakır. Yıllık buğday üretimi 91 milyon ton (1989) kadar ise de Çin eskiden beri buğday ithal eden bir memlekettir. Son yıllarda pamuk tarımında da büyük merhale kaydedilmiş olan ülkede Yangçe ırmağı çevresindeki verimli topraklar önemli miktarda ürün alınan alanlardır. Ayrıca Çin Hindistan'dan sonra Asya'nın (ve dünyanın) en fazla çay (1989'da 591.000 ton) ve yine aynı ülkeden sonra en fazla şeker kamışı (1989'da 55.337.000 ton) üreten ülkesidir.

Çin'de hayvancılık fazla gelişmiş değildir. Beslenen hayvanlar arasında domuz önde gelir (1989'da 349 milyon baş). Koyun ülkenin batısındaki steplerde görülür; kümes hayvanları ve balık eti halkın gıdasında koyun ve sığır etinden daha fazla yer tutar. Kıyı balıkçılığından başka göllerde, havuzlarda, kanallarda ve pirinç tarlalarında sazan gibi cinslerin önemli miktarda üretildiği balık yetiştiriciliği yapılır.

Çin'de çok çeşitli olan yeraltı kaynakları rezervler açısından zengindir; ancak mevcut maden üretimi zengin rezervlerin yanında önemsiz kalmaktadır. Başlıca maden kömürü havzaları Şansi, Şensi, Kansu, Honan bölgeleriyle Mançurya ve Doğu Türkistan'da toplanmıştır. Tungsten ve antimon üretiminde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Çin'de % 5 istihdam imkânı sağlayan madencilik sektörünün millî gelirdeki payı % 9 civarında bulunmaktadır.

1953 yılından itibaren uygulamaya konulan ilk beş yıllık plan tarımdan çok sanayinin geliştirilmesini hedef aldı. O zamana kadar Mançurya ve Doğu Çin'de toplanmış olan sanayinin dengeli bir biçimde ülke yüzeyine yayılması denendi; yine gene de kıyı kesimleri öncelikli konumlarını korudular. Sovyetler Birliği'nden sağlanan teknik ve malî yardımla mevcut sanayi geliştirildi ve modernleştirildi. Demir çelik, madenî eşya, makine, kara taşıtları, gemi ve uçak yapımı alanlarında ilerleme sağlandı; özellikle yüksek teknolojide ve hassas alet yapımında ilgi çekici başarılar kazanıldı.

Sovyetler Birliği ile Çin arasındaki 1961 yılında başlayan ideolojik fikir ayrılıkları sonucunda Sovyet yardımının durması ekonomideki gelişmenin yavaşlamasına sebep oldu. Bu yüzden de ikinci beş yıllık plan (1958-1962) tam uygulanamadı. Yöneticiler arasında 1966'dan sonra ortaya çıkan fikir ayrılıkları ise ülkenin ekonomik durumunu daha da kötüye götürdü. 1990 yılının ilk yarısında Çin ekonomisinin büyüme hızı sıfıra yakın olarak hesaplanmıştır. Aynı yılın ikinci yarısında ekonomide biraz kıpırdanma hissedildiyse de yıllık büyüme hızının ancak % 3'ü bulabildiği görülmektedir. Sanayi sektörü aktif nüfusun % 17'sine istihdam imkânı sağlarken millî gelir içinde % 37'lik bir paya sahiptir.

Çin'de ulaşımın can damarını, 1949'dan beri inşası hızlandırılmış olan ve toplam uzunluğu 1989 başlarında 52.767 kilometreyi bulan demiryolu şebekesi meydana getirir. Çin yönetimi, önce ülkenin batısında yeni hatlar döşemek, sonra da doğudaki eski hatları ıslah etmek şeklinde bir demiryolu politikası yürütmüştür. Yeni rejimle birlikte karayolları da sistemli bir şekilde gelişmiştir. 1986 başlarında yaklaşık 1 milyon km. karayolu bulunuyordu ve bunun % 84'ü sert satıhlı idi. Karayolları daha çok demiryollarını besleyen, yük trenlerine taşınacak madde sağlayan uzantılar halinde tasarlanmış ve bunların yapımına özellikle demiryollarının uzatılmasının ekonomik olmadığı kesimlerde öncelik verilmiştir. Buna benzer bir ulaşım iş birliği de kara içi su yolları ile karayolları arasında görülür. Çin'de hava ulaşım ağı, ülkenin büyüklüğü göz önüne alındığında, 1990'da mevcut seksen bir havaalanı ile Hindistan (doksan dokuz havaalanı) ve Japonya'dan (altmış beş havaalanı) geri durumdadır.

Çin'in ihracatında tekstil ürünleri, madenî malzeme, gıda maddesi ve canlı hayvan, ithalâtında ise her türlü taşıtlar ve donanımları, makine ve motorlarla kauçuk ve kimyasal maddeler önemli yer tutar. Ticaret yaptığı ülkeler arasında Hong Kong, Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Topluluğu üyeleri daima ilk sıralarda gelmektedir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA