Kısacası Beşiktaş iyi mücadele etti ve altın değerinde üç puan aldı. Golü atan Ersan aynı zamanda sahanın en iyilerindendi.
MERT AYDIN: Altın gol
Beşiktaş son haftalarda gol atamıyor ya da başka bir deyişle pozisyon üretmekte zorlanıyor. Dünkü hava ve saha şartlarında ilk yarıdaki üretkenlik iyi anlamda şaşırtıcıydı. Hem de belki de Beşiktaş'ın sezon içindeki en iyileri arasında başlarda yer alan Atiba ve Almeida'nın yokluğunda.
Rakip kaleye doğru esen rüzgarda Motta'nın nihayet kendini gösteren bindirmeleri, Fernandes'in yokluğunda takımın ihtiyacı olan yaratıcılığı ortaya çıkaran Oğuzhan'ın performansı ve Gökhan'la da Beşiktaş, galibiyeti getirebilecek pozisyonları da üretti.
Ama Olcay olsun, Ömer olsun biraz zayıf kaldılar. Eskişehirspor ilk yarıda top yapmakta zorlandı. Hem rüzgardan hem de Beşiktaş'ın presinden. İkinci yarıda konuk takım topa biraz daha fazla sahip oldu. Ama oyuna hiçbir zaman gerçek anlamda hakim olamadı.
YOKLUKLARI ANLAŞILDI
Beşiktaş savunması rakibe az pozisyon verdi. Beşiktaş'ın oyunun son bölümünde kurduğu baskıda Almeida'nın ve Fernandes'in yokluğu arandı. Fernandes ile kulüp arasındaki ipler kopuyor.
Bu nedenle ilerleyen haftalarda Portekizli'nin yokluğuna kendilerini alıştırmalı Beşiktaşlılar.
Almeida'nın yokluğunda ne Ömer ne de sonradan oyuna giren Mustafa ilaç olabildi. Golü en sonunda Ersan Gülüm attı. Bir türlü gol atamayan Beşiktaş bu golü bulamasaydı ilk 2 mücadelesinden kopacaktı.
OKTAY DERELİOĞLU: Beşiktaş lige 89'da tutundu
Beşiktaş şampiyonluk umutlarını sürdürmek adına çok önemli bir maça çıktı. Eskişehirspor da alacağı galibiyetle 6 basamak birden üste çıkma planları yapıyordu. Beşiktaş zaten saha ve seyirci avantajına sahipti. Ama başlama düdügüyle birlikte hava şartları da Beşiktaş için avataj haline geldi. Çünkü Beşiktaş'ın rüzgarla birlikte 1 kişi fazla atak yapma şansı vardı. Ama bu avantajı şöyle kullanmak gerekirdi. Özellikle pas oyunu yerine, 18 üzerinden yere sektirerek şutlar ve kale içine kavisli yapılaçak ortalarla tercih edilmeliydi. Ancak Beşiktaş bu avantajı iyi kullanamadı. Buna rağmen 38. dakikada Gökhan Töre ve Oğuzhan işbirliği ile harika bir organizasyon geliştirildi. Ama sonuç alınamadı.
ATIBA ÇOK ARANDI
Bana göre 36. dakikada Motta'nın ceza sahasındaki pozisyonu da penaltıydı. İkinci yarıda öyle bir şey oldu ki rüzgar etkisini azalttı ve maç bir anlamda normale döndü. Beşiktaş haftalardın gol yollarında zorlanıyor. Tabii ki Almeida çok önemli bir eksik Beşiktaş adına. Ömer Şişmanoğlu ve sonradan oyuna giren Mustafa Pektemek dün gece bu boşluğu dolduramadı. Beşitaş'ın orta sahasında Veli yine dinamo gibi çalıştı. Gökhan Töre eskisi gibi olmasa da yine Beşiktaş'ın atak orgarizasyonları içinde o vardı. Jones şu anda bir Atiba değil. Bu bariz görüldü. Atiba dün çok arandı bu anlamda. Olcay büyük düşüşte. Dün de hiç etkili olamadı. Beşiktaş'ın Eskişehir'e karşı çok bariz üstünlügü yoktu. Ama net pozisyonlarda Beşiktaş'ın adı verdi. Ben şunu söylüyorum; Beşiktaş şampiyonluk yarışını sürdürmesi adına 89'da Ersan'ın golüyle bence lige tutundu.
"İstanbul yaramıyor, deplasmanda daha iyi oynuyor. Beşiktaş şampiyon olmak istiyorsa istatistikleri referans alsın ve ikinci yarı maçlarını deplasman havasında Anadolu'da oynasın.." dediğimizde bile İstanbul'da bu kadar zorlanacağını tahmin etmemiştim.
İyi oynanılan bir maçtan sonra G.Saray'a karşı kaybetmek, Antalyaspor karşısında Olimpiyat Stadı'nda 2 puanı bırakmak kendi evinde yabancı hissini uyandırmıştı.
Bir taraftan soğuk, diğer taraftan yağmur ve tipi dün hem futbolcular hem de taraftarlar için Olimpiyat'ı yine çekilmez yaptı. Beşiktaş ilk yarı rüzgarı arkasına da alsa Almeida ile yaşadığı gol sıkıntısını Ömer'le de yaşamaya devam etti. Gökhan, Oğuzhan ve Motta etkili oyunlarıyla iki adım öne çıksa da Beşiktaş golü bulamadı.
Beşiktaş'ın kısmetine ikinci yarı yağmur ve rüzgarın şiddeti kırıldı. 61'de Bilic en önemli hamlesini yaptı. Ömer'in yerine Mustafa'yı, Jones'in yerine Holosko'yu aldı. Oğuzhan'ı Veli'nin yanına çekip Gökhan'ı serbeste çıkardı. Ancak bu hamleler golü getirmezken Ersan'ın risk alarak yaptığı hamlelerden üçüncüsünde golü bulması ve galibiyeti getirmesi buz kesmeye yüz tutmuş Beşiktaşlı'nın umutlarını canlı tuttu. Ersan'ın golünden Bilic başta olmak üzere yaşanan gol sevinçleri gecenin en önemli kareleriydi.
ERMAN TOROĞLU: Beşiktaş huzurevi mi?
Olimpiyat Stadı, Beşiktaş için dezavantaj. Hani yakın bir şehre gitseler de orada oynasalar daha iyi. Dün iki takım futbolcuları da koştular. İyi güzel de nereye kadar koştular? Haybeye yurttan sesler. Hem Beşiktaş'ın hem de Eskişehirspor'un forveti yok. İsim olarak varlar ama duracakları yeri bilmiyorlar. Eğer sadece koşmakla futbol oynansaydı alırdın iki-üç maratoncuyu ya da 5 bin metre koşucusunu takım kurardın. Top seni idare etmeyecek, sen topu idare edeceksin. Top seni kullanmayacak sen topu kullanacaksın.
Beşiktaş huzurevi mi? Siyahbeyazlı takım son dakika tesadüf bir golle maçı kazandı ama nereye kadar. Beşiktaş'ta yeni bir sistem başlardı diyorlar... Yok futbol koordinatörlüğü yok bilmem ne direktörlüğü. Almeida'nın dışında bana Beşiktaş'ta oynayacak, daha da önemlisi maçı kazandıracak bir tane yabancı oyuncu gösterin. O zaman bu kadar yabancıya niye para verdiniz? Beşiktaş Kulübü huzurevi mi bakımevi mi? Marka değeri nerede? Seyirciyi aldatıyorsunuz. Bu kadar fasulyeden oyuncu alacağına o parayı iki tane doğru dürüst oyuncuya ver maçı da kurtarsınlar, takımı da. Tamam rüzgar var, tamam soğuk da var ama Orta Avrupa'da oynanan maçlarda da bunlar oluyor. Maalesef futbol kalitemiz düşük.
HAKEM BAŞARILIYDI
Futbolcular birkaç pozisyonda penaltı istediler ama hakem, doğru kararlarla oyunu devam ettirdi. Bazı omuz omuza mücadeleleri de doğru görerek devam ettirdi. Bu kadar hakem hatasının yapıldığı maçlarda dün akşamki hakemin görüntüsü başarılıydı. PTT 1. Lig'de oynanan Ankaraspor- 1461 Trabzon maçını izledim. FIFA hakemi Mete Kalkavan, Ankarasporlu bir oyuncuyu oyundan attı, evlere şenlik. Mete'ye soruyorum; böyle bir pozisyonda Fener'den ya da G.Saray'dan atarsan sana helal olsun derim. Takımına ve futbolcusuna göre adam seçerseniz bu olmaz. Ne yapalım bu maçta yazacak fazla bir şey olmayınca diğer maçlardan da alıntı yapıyoruz.
METİN TEKİN: Oyunda kalmak
Hep söylüyoruz, bir kez daha söylemekte fayda var; Beşiktaş kendi sahasında değil, rakipleriyle İstanbul'da öylesine bir yerde oynuyor durumu var. Bu da şampiyonluk yarışındaki rakipleri karşısında çok önemli bir dezavantaj oluyor. G.Saray yenilgisi ve Antalya beraberliği sonrasında Almeida ve Atiba'nın da yokluğunda Eskişehir maçı tabii ki çok önemliydi.
Olimpiyat Stadı'nda oyunculardan daha belirgin olan rüzgar faktörü vardı. Bunu Beşiktaş'ın iyi kullandığını ikinci yarı ise Eskişehir'in oyun anlayışıyla bunu avantaja çeviremediğini gördük.
Beşiktaş kazanırken çok mu iyi oynadı? Hayır... Çok mu becerikliydi? Ona da hayır... Ama mücadele ve son dakikaya kadar oyunun içinde kalmak bence Beşiktaş'ın galibiyetinde en belirleyici olan şeydi.
Bireysel performansa baktığımızda Gökhan Töre'nin zaman zaman top kayıplarıyla oynasa da oyunu belirleyen isimdi. Olcay bu sezon skor olarak istediği sayılara ulaşmasına rağmen oyun anlamında etkin bir rolü yok. Orta sahada Oğuzhan yaratıcı bir isim ama zaman zaman... Ersan ise savunmadaki performansının yanında golüyle sürpriz yaptı.
Sezon başından beri baktığımızda oynama devamlılığı olmayan Ömer Şişmanoğlu ve Mustafa Pektemek'le, Almeida hamlesi yapmak hiç de kolay değil. Zaten de olmadı. Almeida, Beşiktaş'ın net tek santrforu.
Galatasaray'ın farklı galibiyetinden sonra alınan 3 puan, Beşiktaş'ı ikincilik hatta şampiyonluk içinde tutan en önemli galibiyet oldu.
Bir paragraf da Eskişehir'e açmak gerekirse; geriden oyun kurmayı, pas yapmayı topa sahip olmayı bu kadar kafanıza takarsanız, önceliğiniz hep bu olursa, etkili olamamanız ve hatalara açık olmanız kaçınılmaz olur.
RIDVAN DİLMEN: Haksızlık ediliyor Beşiktaş'a!
Futbol mucizesi olmazsa bitime 10 hafta kala ilk üç belirlendi. Beşiktaş kazanamasaydı, Antalya beraberliğinden sonra büyük moral bozukluğu yaşardı. Siyah-beyazlılar, çabuk oynamayı seven, mücadeleci bir takım. Son haftalarda kalesinde çok pozisyon vermiyor. Beraberliği cebinde olan bir takım. İlk yarıyı 2-0, 3-0 önde kapatacak coşkuyu sahaya yansıttı.
İkili bir orta saha vardı Jones ve Veli. Slaven Bilic, öndeki dört oyuncuyu sürekli değiştirerek bir arayış içerisindeydi. İlk yarıda bol pozisyon üreterek, Eskişehir'in de pozisyon üretmesine izin vermeyerek bir 45 dakikayı tamamladı. 65-70'ten sonra Eskişehir değişiklikleri aleyhine işledi ve baskı yedi.
Çalıştığınız zaman Allah da yardımcı olur. Milli maçta da iyi oynayan Ersan Gülüm çıktı sahneye, kullanmadığı ayağıyla vurdu ve golü buldu. Motta, ilk yarının tamamında etkiliydi, ikinci yarı vasattı. Serdar etkili bir oyun oynamadı. Oyunun son 13 dakikasında tek kale oynayan bir Beşiktaş izledik. F.Bahçe mi, Galatasaray mı şampiyon olur diye haksız bir algı var. F.Bahçe ve Galatasaray daha aralarında oynamadı. Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzon maçlarını bitirdi. Galatasaray için Fenerbahçe kadar şansı var deniyor ama haksızlık ediliyor Beşiktaş'a. Bu galibiyetle siyah-beyazlılar ivme kazanacaktır. Beşiktaş'ın fiziksel bir problemi yok. Galatasaray şampiyonluğa adaysa, Beşiktaş da aday. Beşiktaş takımı mütevazı bir sezon geçiriyor. Herkesin kavga ettiği bir sezonda kimseyle kavga etmeden sakin bir dönem geçiriyorlar. Bir Kasımpaşa maçları var. Problem yaratmıyorlar. Söz düellosunda olmuyorlar. İçlerindeki Fernandes sorununu bile bir şekilde aşmaya çalışıyorlar. Ve bu yarışta ben de varım diyorlar. F.Bahçe ve G.Saray'ın arkasında tehdit unsuru olmayı sürdürüyor. Havlu atmadığı gibi artık coşkusu da artacaktır.