Maçta fark yaratan oyuncuların başında Fernandes geliyordu. Trabzon'un golünü hazırladı ve ikinci yarıda attığı nefis golle de skora denge getirip, mağlubiyeti engelledi.
İlk golün bütün günahı
Cüneyt Çakır'a ait... Cüneyt Çakır ve Türk hakemlerinin yurt içi maçlarda bir standartları yok. Çok etki altında kalıyorlar, çok duygusal davranıyorlar. Ev sahibi takımlara başka türlü davranıyorlar. Büyük takımlara başka türlü davranıyorlar. Bazı futbolculara sempatileri, bazı futbolculara antipatileri var, başka türlü davranıyorlar.
Kafalarında bir yığın tilki uçuşuyor. Ama 19 tane futbol kuralı ve
FIFA'nın bu kurallara getirdiği yorumlar uçuşmuyor.
Gelişmekte olan tehlikeli bir akını kesmek sarı kart... Oyun içinde topu elle kesmek hentbol... Gelişmekte olan bir akında topu elle kesiyorsan, hentbol, serbest vuruş ve sarı kart... Oyun içinde rakibe çelme takıyorsan, itiyorsan, kakıyorsan yani on kusurlu hareketten birini yapıyorsan faul, serbest vuruş. Ama gelişmekte olan bir
akını engellemek için bunu yapıyorsan serbest vuruş artı sarı kart... Bu FIFA'nın son 10 yıldır bütün dünya hakemlerine verdiği yorum.
Çünkü FIFA, gerek tribünlerde gerek ekran başında futbola ilginin
düştüğünü gördü,
tehlikeyi gördü. Dünyanın dört bir yanından teknik direktörlerini, futbol uzmanlarını toplayıp, gruplar oluşturdu; 'Nasıl kurtarırız?' diye... Ortaya çıkan bir numaralı madde;
gol istiyor seyirci... Golleri engelleyen, savunma oyunları, kapanma oyunları, rakibe oynatmama oyunları futbol seyircisini
hızla düşürüyor. FIFA hakemlere dedi ki:
1- Oyunu
oynamak isteyen takımın yanında olacaksınız. Oynatmamak isteyen takımın karşısında olacaksınız. Maç yorumunuz bu olacak.
2- Gole giden olayları engelleyenlere verdiğiniz ceza kararının yanında muhakkak bir de sarı kart çıkaracaksınız.
Bu top oyunda oluyor; top oyunda olmadığı zaman da aynı şey. Hızla oyuna sokmakla bir avantaj sağlayacaksa A takımı, o topu hızla oyuna sokmaya uğraşıyor. B Takımı da bunun farkında olduğu için o hızla oyuna sokmayı engellemeye uğraşıyor.
FIFA'nın hakeme talimatı şu; o zaman B Takımı oyuncusuna sarı kartı çıkar. Hızlı başlangıcı
engelleme hakkı yok. Hızlı başlangıcı engelleme hakkı sadece hakemde...
'Düdük bende... Düdüğü çalmadan atmayacaksın' derse hakem duran topu başlayamaz A Takımı ama hakem böyle bir işaret yapmamışsa A Takımı oyunu hemen başlatabilir. Bu başlatmayı engelleyen futbolcuya sarı kartı vermesi gerekiyor, vermedi.
Cüneyt Çakır,
Olcan'a sarı karı vermedi. Olcan'a sarı kartı vermediği için
Fernandes kuralı biliyor görmezden gelen, gözünü kaçıran Cüneyt Çakır'ın gözüne sokmak için topu bir adım önünde duran Olcan'a vurdurmak istedi. 'Bak hoca pas vermemi engelledi' diye. Vurduramadı ve top Trabzonlulara gitti, Trabzon akını gol oldu.
Fernandes'in yaptığı doğru, Cüneyt Çakır'ın yaptığı
yanlış. Olcan'a sarı kartı gösterip o atışı
tekrarlatması lazımdı. Cüneyt Çakır bunu Avrupa sahalarında yapar,
Türkiye'de yapmıyor. Geçenlerde sordun ya bana "Cüneyt Çakır iyi not aldı" diye; "Türkiye'de göreyim" demiştim. İşte buyur.
Engin'in 11 maç ceza almasına sebep olan Cüneyt Çakır, aynı şeyi kendisine Avrupa maçında yapan
Fabregas'a gıkını çıkaramadı! Hadi göreyim bakayım. O Fabregas bu Engin! Onun için Cüneyt Çakır benim için
hakem değil. Bir insanın bir
standardı olmalı. Bu standart olmadığı zaman sen hakem olamazsın, sen eyyamcı olursun. Eyyamcılık da hakemliğin en kötü durumu...