Gürcan BİLGİÇ: İstek var fark yok
Sezonu yorumlarken, "8 puanlık avantajımız var ama hala istediğim oyun yok" diyordu Ersun Yanal... Bu maçla birlikte başlayacak süreç için kafasında kurguladığı takım daha organizeydi. Top rakibe geçitğinde yaşanan sorunları azaltmak için uğraşacaktı.
Antalya'da takımı kimseye göstermedi. Antrenmanları gizli gizli yaptı. Sürekli olarak oyuncuların ne kadar ağır çalıştıklarını duyduk. Bunu rakamlarla destekleyen bilgiler de verildi.
Hazırlık maçlarında mesajlanan oyun tarzsını göremedik. Evet; istek vardı ama geçmişe göre fark yoktu. Konyaspor maçı çattığında, en azından Kadıköy'ün büyüsüyle, değişimin kapılarının aralanacağını bekledik.
İlk yarıda gol dışında sadece bir karambol pozisyonu vardı. O da duran toptan geldi. Performanslara endekslenen hücum aksiyonları içinde Emenike'nin keyfine göre ceza alanına girebildiler. Temaslı oynayan ve çok yakında kalmayı tercih edenlere cevap da veremediler. Mesut Bakkal, eski kader ortağının her hamlesi için bir kilit oluşturmuştu. Kanatları iki oyuncu ile kapatıp, defans hattını altıladı. Ama ön tarafta tuttuğu üç oyuncuyu da Hleb'in organizasyonuyla pusuya yatırdı.
NASIL AÇILDIYSA KAPANIR
Ofsayttan gelen Konyaspor golüyle senaryo daha da kötüleşti. Tüm handikaplarına rağmen Fenerbahçe takım olarak isteğini azaltmadan, yardımlaşmasını da arttırarak üç puanın peşine düştü. Spontan pozisyonların peşinde, rakip kaleye yüzlerini dönemeden, denediler. Ama özellikle ikinci yarıda kendilerinin peşinde olduğu karambollerden, Konyaspor tehlikeleri de doğdu.
Herkesin baskı olduğu 90 dakikanın galibiyetle kapanması, puan farkının 10'a çıkması, kalan haftaların tahminlerinde daha da artacağının sinyallerinin gelmesi, maçın analizidir aslında. Ya da "Nasıl açıldıysa, öyle kapanır" diyenler için, "Nasıl açıldıysa, daha da açılır" diyebilenlerin manifestosudur...
Sevgili Yaşar Aydın için iki pankart vardı. Nam-ı değer "varoş" ağabeyimiz, sağken bu yazıları hazırlatır, hatıralara sahip çıkardı. Mekanı cennet olsun.
MAÇIN ADAMI: EGEMEN
Ahmet ÇAKAR: Kolay maç yok
Fenerbahçe, çok büyük bir puan farkı yakaladı ama kimle oynarlarsa oynasınlar her takım inanılmaz mücadele edip müthiş motive oluyor. Mesela Konyaspor... Pozisyon zenginliğine baktığımızda Fenerbahçe'den daha az pozisyon yakalamadılar. Üstelik fizik olarak da son 20 dakikaya kadar F.Bahçe'yle başa baş mücadele ettiler.
İlk yarı özellikle Fenerbahçeli oyuncularda tuhaf bir gerginlik vardı. Buna heyecan ya da kazanmak zorunda olmanın getirdiği stres de diyebiliriz. Tempolu oynasalar da, baskı kursalar da son paslarda, son vuruşlarda ve pas zamanlamalarında hata yaptılar. Üstelik bu dakikalarda da Konyaspor'un çok organize ve akıl dolu golü geldi. Hleb, Gekas'a çıkardı; Gekas, tekrar Hleb'e verdi.
Herkes Hleb'den şut beklerken o, Djalma'ya "Al da at" dedi. Baskı bu golden sonra da sürdü ama net pozisyon yoktu. Ta ki ilk devrenin son dakikasına kadar. Bir duran topta Alves çok iyi yükseldi, kafayla sıyırttı ve gol geldi.
CANER ÜÇ KİŞİLİK OYNADI
İkinci yarı Konya yine maça çok iyi başladı. Art arda pozisyonlar buldu. Direkten dönen top, sonrasında Gekas'ın Volkan'a nişanladığı şut ve bunları tamamıyla seyreden Fenerbahçe savunması. Ama son 20 dakika Fenerbahçe'nin alıştığımız korkunç baskısı tekrar ortaya çıkıverdi. Sahanın en iyisi Caner tek başına 3 kişilik oynadı. Egemen bir santrfor gibi devamlı zorladı, kafayla iki tane kaçırdı ama üçüncüde ayağıyla Fenerbahçe'ye üç puan getirdi. Fenerbahçe yine zor da olsa başardı ama bu kez golcüleriyle değil stoperleriyle.
KONYA'NIN GOLÜ OFSAYT
İddia ediyorum hakem Ali Palabıyık Türkiye'nin kumaşı en iyi olan hakemlerinin başında geliyor.
Gelelim ofsayt tartışmalı gollere...
1- Konyaspor'un golünde Hleb topu Gekas'a çıkarttığında Gekas tartışmasız ileride ve ofsaytta idi.
2- F.Bahçe'nin golünde de yardımcı hakemi kutluyorum. Alves topu kafayla köşeye gönderdiğinde Sow ofsayttaydı. Topa hamle yaptı ama bence kaleciye ve oyuna müdahalesi yoktu. Zira Alves topu kafayla kaleye gönderdiğinde kaleci zaten plonjonunu yapmıştı. Dolayısıyla Bruno Alves'in attığı golde karar doğru.
MAÇIN ADAMI: CANER ERKİN
Rıdvan DİLMEN: Şampiyonluk yolu yarılandı!
Kazanırsa en yakın rakiplerinin puan kaybettiği haftada 11 puan birden alacaktı Fenerbahçe... Trabzonspor, Galatasaray, Beşiktaş, Kasımpaşa 2'şerden 8 puan kaybetmişti çünkü. Hem rakipleriyle puan farkını açmak hem de gardlarını düşürmek amacındaydı. Öncelikle şunu söyleyelim ne Konya ligin ilk yarısında F.Bahçe'yi 3-2 yenen Konya'ydı ne de F.Bahçe, Konya'da kaybeden F.Bahçe'ydi. Konya oyun kalitesini geliştirmiş. F.Bahçe'nin kazanıp farkı açma isteği her iki yarının başında da takıma olumsuz yansıdı.
Sarı-lacivertliler çok tecrübeli bir takım ve tecrübeli oyuncular stresli maçlarda çaylak takımlar kadar etkilenmezler ama yüksek konsantrasyon beraberinde acelecilik ve panik getirdi. Coşkusu heyecanı var ama özellikle tehlikeli bölgede, son paslarda bu heyecan olumsuz olarak döndü.
BU KEZ STOPERLER KONUŞTU
İlk yarıda Konyaspor'un attığı gol, F.Bahçe'yi kendine getirdi. Ataklarına daha sakin ve bilinçli çıkmaya başladı. Alves'le golü buldu. İkinci yarının başına bir hayli vasat başladı. 68'den sonra Konya'nın etkili hücumları durunca Fenerbahçe rakip alana yerleşti. Sürekli hataya zorladı belki çok pozisyon bulamadı ama bir şekilde duran top da olsa karambolde olsa golü buldu, bir diğer stoper Egemen'le. Bir çok takımdan çok atan forvetlerinin yerine bu kez stoperleri girdi devreye ki bu da başka bir olumlu noktaydı. Çünkü defans oyuncularının gol sayısı azdı. Ama öyle bir maçta ortaya çıktılar ki, skora ve puana ihtiyaç olan bir maçta.
Konya takımını beğendim. Mesut Bakkal'ın eli değmiş. Ali Palabıyık'ı çok beğendim. Türkiye önemli bir hakem kazanıyor. Fenerbahçe bu galibiyetle şampiyonluk yarışında yarı yolu geçmiş oldu.
MAÇIN ADAMLARI: EGEMEN-ALVES
Erman TOROĞLU: Konya'nın golü ofsayt F.Bahçe'ninki değil
Torku Konya'nın golü kesin ofsayt. İlk pozisyonda Gekas topla buluştuğunda ofsayt. Sonra top iki defa yön değiştiriyor, üçüncüde gol oluyor. Burada hakemin günahı yok, yardımcının var. Çünkü yardımcının durduğu yer yanlış. Yardımcı hakem F.Bahçe'nin en gerideki defans oyuncusunun hizasında duracağına Konyalı hücum oyuncusunun hizasında duruyor. Ondan pozisyonu kaçırdı. F.Bahçe'nin attığı golde Alves kafayı vurduğunda Sow ofsayt pozisyonunda. Topa hareketleniyor, vurmaya gidiyor ama vuramıyor. Burada pozisyonun içine girip defansı ve kaleciyi rahatsız ediyor mu ona bakmak lazım. Bence etmiyor, kaleci topa uçuyor, çelemiyor. Yani Moussa Sow'un pozisyonu ofsayt ama gol kararı doğru.
EMRE KIRMIZI GÖRMELİYDİ
Bence hakem eğilmedi, dik durmaya çalıştı. Bir tane pozisyon var, Emre'yi atması gerekirdi. 82. dakikada Emre klasik hareketlerinden birini yaptı, rakibinin kaval kemiğine kasıtlı bastı. Hakemin gösterdiği kart sarı. Hakem şu yorumu yapmalı "Niye sarı?" demeli. Ya gösterme, "Ben kartlık bir pozisyon görmedim" de, tamam. Ya da bu pozisyona sarı veriyorsan bu sarı kart o suyu kaldırmaz. Kırmızı olmalı. İlk yarı biterken Emenike penaltı istiyor. Öyle penaltı olmaz.
90 DAKİKA SALDIRDI 3 PUANI KAZANDI
Ligin ilk yarısındaki iki takımın futboluna bakarak yaptığımız değerlendirmeye göre, "Bu F.Bahçe rahat kazanır. Maç kolay geçecek" diye düşündüm. Hiç de öyle olmadı. Öncelikle F.Bahçeli futbolcular biraz rahatlamışlar. En büyük rakipleri G.Saray bir gün önce G.Antep'te iki puan bırakınca "Bu iş bitti" diye düşünmüşler belli. Konya iyi mücadele etti ama maçı kazanacak, puanı alacak hamleleri yapmadı.
KALİTELİ OYUNCU FARKI
Top kullanırken mücadelenin hakkını veremediler. Bu tip kaliteli takımlara karşı topa sahip olacaksın, maça asılacaksın, pas yapacaksın, rakibi yoracaksın. Konyaspor tam tersini yaptı. Kendileri yoruldu. Vurdukları her salla pati şut, tenis topunun duvara vurması gibi geri döndü. Bunlar da kendi kalelerinde tehlike yarattı. Özellikle ikinci yarı fazla hücuma da çıkamadılar. Bir takımın hücum oyuncuları ileride top tutup defansı dinlendiremezse bir yerde hata yapılır. Yani lastik patlar. Nitekim dün akşam da öyle oldu.
F.Bahçe için dün gece söyleyeceğimiz en önemli fark maçı 90 dakika bırakmamaları. Çok mücadele ettiler. Kaliteli oyunculara sahip olmalarının avantajıyla yakaladıkları pozisyonlardan ikisini gole çevirerek kazanmayı başardılar. F.Bahçe maçı kazandı, en yakın rakibi G.Saray ile puan farkını 10'a çıkardı. Ancak şunun altını çizmek gerek. Bu F.Bahçe Avrupa'nın biraz iyi takımıyla karşı karşıya kalsa iş yapamaz.
G.Saray ile F.Bahçe'nin en büyük farkları F.Bahçe 90 dakika mücadeleyi bırakmıyor, galibiyet için savaşıyor. G.Saray'da ise böyle bir mücadele, maçı kazanma isteği yok. Puan farkının nedeni de bu.
Hakkı YALÇIN: Liderliğin görkemi
Fenerbahçe ikinci yarının ilk seferinde rakipleriyle aradaki farkı açtı. Sarı lacivertlilerin sıkıntılı bir zamanın içinden geçtiğini hesaba katarsak, kazanılan 3 puanın değeri de daha çok anlaşılır. Bu şartlarda kazanmanın değeri de.
Psikolojik bir maçtı. Buna arayı açma duygusunun getirdiği tedirginlik diyelim. Bu tedirginlik duvarına Konya'nın sağlam savunma duvarı da eklenince, gecenin zorluğunu öne çıkaralım. Fenerbahçe özellikle ilk yarıda rakip alanda çoğalmakta zorlanan, orta alanda pozisyon üretiminde kısır bir takımdı. Konyaspor'u durduk yerde ayaklandırmak gibi. Ve Bruno Alves'in yataklık ettiği pozisyonla yenilen gol. Sonra klasik Fenerbahçe baskısı. Kendilerini galibiyete kamçılamak gibi.
İkinci yarının başlangıcı da karbon kopya. Konya'nın çok net pozisyonları var. Bu pozisyonların geceyle ilgisi olduğu kadar, gelecek maçlarla da ilgisi olmalı. Dün garip bir geceydi zaten. Gördüğümüz en etkisiz Kuyt vardı sahada. Baroni ve Meireles arasındaki uyumsuzluk yetmezmiş gibi, ikisi de oyuna katkıda sınıfta kaldı. Orta alandaki sorun, savunmanın verdiği gedikler, gecenin önemli gerçekleriydi. Neredeyse tüm yaratıcılık Caner'in ayaklarına mahkum edilmişti. Caner ki, gecenin en sihirli adamıydı yine. Bazen bir adam, bir takıma karşı nedir, bunu gösterebilen biriydi Caner.
Dünkü sonuç, futbolun çok ötesindeydi. O yüzden Fenerbahçe'deki kazanma ruhunun, şartları değiştirmeye meyilli arkadaşlık bağlarının öne çıktığı bir maç. Bu takımda en olmaz gecede bile her şey var. O yüzden altta kaybedenler kulüpleri. Üst katta liderliğin görkemi var.
Gürkan KUBİLAY: Stoperbahçe
Sochaux, Ajaccio, Bastia, Cagliari, Catania, R.Betis, Nurnberg ve Konya; Avrupa'nın 5 büyük ligi ve ligimizdeki 116 takım içinde deplasmanda kazanamayan 8 takımın adları. Konya buna ek olarak, puanlarının % 10'unu deplasmanda alabilmiş bir takımdı. Cesur bir kadro ile ve ön alanda basarak başladı Konyaspor, F.Bahçe'yi bu baskı ile uzun top atma mecburiyetinde bırakmak istiyorlardı. Fener ilk 10 dakika bu tuzağa düştü ama sonra bu yapıyı geçmenin tek yolunun hızlı ve çok pas yapmak olduğunu hatırlayınca karşı kaleye gitmeye başladı. Kornerde "3 adamı aynı yere göndererek gol yaratma" taktiği 15'te ilk pozisyonu getirdi. Ama cesur oynayan Konya hızlı hücumda ofsayt kokan pozisyonla golü buldu. Gol sonrası F.Bahçe müthiş bir ön alan presine başladı. Öyle ki, 3. bölgede kaybettiği topu tekrar geri kazanma mesafesi 10 metrelerin altına düştü ki bu Avrupa'da bile olmayan bir atak sonlandırma becerisi idi. Ama gol yine "Avrupa'nın duran toptan en çok gol atan takımı" ünvanına yakışır şekilde Alves ile geldi. Bana bu pozisyonda da Sow ofsayt gibi geldi. Golcüler etkisiz kaldı 2. yarıda bir dakikada 2 pozisyon kaçırınca Konya, bendeniz de "Devre arası n'aptı Fener?" diye düşündüm. Oyunda hiç olmayan Baroni'nin Emre değişikliği doğruydu. F.Bahçe'yi kötü oynatan, Mesut hoca ile bambaşka bir çehre kazanan Konya'nın cesur oyunu idi. Kuyt, Emenike ve Sow etkisiz olunca gol gelmiyordu. 70'den sonra Konya geriye yaslandı. Bu sezonun ilk "taç atışı ile gelen" golünü Egemen'in büyük katkısı ile attı ve stoperleri ile kazandı. Bu maçın dersleri; 1- Ön alanda baskı yapan her takım F.Bahçe'yi zorlayacak. 2- Fener'in araya, dikine pas atan adam ihtiyacı artacak. 3- 10 puan fark, G.Saray'a tek farkla kaybetmek de dahil, F.Bahçe'ye 2 mağlubiyet, 2 beraberlik bir avantaj sağlayacak. 4- Yanal ve ekibi haftalar önce yazdığım gibi bence şampiyon olacak ama çok zorlanacak.
Mert AYDIN: Zor oldu
Fenerbahçe'yi yenmenin yolunu Tolunay Kafkas ve Karabükspor göstermişti. Maç boyunca orta sahada baskıyı elden bırakmamak ve kapılan toplarla öndeki becerili futbolcuları buluşturmak. Dün gece Torku Konyaspor bu taktiği sahada gösterebildiği sürece maça ortak oldu. Hatta belli bölümlerde maçı koparabilecek üretkenliği de sergiledi. Fenerbahçe mecburiyetten değişen orta saha kurgusuyla Konya'nın bu presli oyununa maçın ve ikinci yarının ilk 10 dakikalarında yanıt veremedi. Meireles ve Baroni birbirini tamamlayan değil birbirini bozan bir ikili oldu. Ne zaman ki Konyaspor kendi yarı alanına gömülmeye başladı o zaman Gökhan ve Caner, Fenerbahçe'ye can veren kanat hücumlarını başlattı. Krizi Egemen önledi Fenerbahçe tüm rakiplerinin puan kaybettiği bu haftada; hayal kırıklığından, bir serbest atış ve bir taç atışı sayesinde kurtuldu. Sezon başında yerli bir santrforun kadroda olmaması, Ersun Yanal'ın 5 yabancılı 11'leriyle tolere edilebilmiş yabancı santrforlardan biri yedekte beklemişti. Ancak bu maçta Webo'nun kadroda bile olmayışı krize neden olabilirdi. Elmenike'nin sakatlanmasının ardından Fenerbahçe'nin hemen gol buluşu da, krizi başlamadan bitirdi. Fenerbahçe için birbirinden zorlu iki deplasman arka arkaya geliyor. 10 puanlık farka rağmen dün akşamki oyunun üzerine çıkılmaması durumunda bazı sorunların yaşanabileceğini öngörmek, kötümserlik olmaz.