48. dakikadan başlayalım. Akhisar ceza sahasındaki bir pozisyonda Galatasaraylı oyuncular 'penaltı' diyerek topu bıraktı, hakeme hücum etti. Gerçekten inanılmaz bir andı; atak sürüyor, topu niye bırakıyorsunuz? Konuk ekip fırsatı değerlendiremedi ve Galatasaray savunması kontratağı -bir şekilde- savuşturdu. Şandellenen top esnasında 3-4 Galatasaraylı ofsayttaydı. Drogba ise o denli geride kalmıştı ki; Akhisarlı savunmacının kaleciye kafayla gönderdiği pastan ziyade, yıldız golcünün o an, orada olması 'abesle iştigal'di aslında. Drogba'nın golüyle skor 3-0 olduğunda maçın galibi artık belliydi. Ligimizin kalburüstü iki takımının mücadelesinde böyle bir gol olması -neredeyseutanç verici. Golü atanı bile eleştirmek lazım; 'ne arıyorsun orada' diye. Farklı skorda Akhisar kalecisi Emrah'ın kötü performansının Sneijder, Drogba ve Burak kadar etkin olduğunu düşünüyorum. Drogba'nın, Sneijder'in köşe vuruşuna attığı kafayla gelen gol çok şıktı. Aydınus ara vermeli Hollandalı'nın enfes pasıyla Telles'e kazandırdığı diğer gol de öyle. Şaka maka; herkesin haftalardır eleştirdiği Drogba maçı neredeyse hat-trick ile tamamlayacaktı. Tamalayamadığı maçta kalan sürede Burak'a gol attırmayı tercih etti, hem de iki tane. Adam iki gol, iki asisti yaptı ama hâlâ 'harika oynadı' diyemiyorum. Seyrantepe'de Bursa'dan sonra ligin bir başka iyi takımı daha tarihi fark yedi. Bu maç bir kez daha ortaya koydu ki; Galatasaraylı oyuncuların deplasman motivasyonuna dair profesyonel bir yaklaşım gerekli. Dilimde tüy bitti. Bu arada; -eğer- Fırat Aydınus, sosyal medyada iddia edildiği gibi küfür etmişse çok ağır bir ceza almalı. Derhal özür dilemeli ve -en az- lig sonuna kadar ara vermeli. Eğer hakemliğe devam etmek istiyorsa...
Levent TÜZEMEN: Zeka devreye girince
Galatasaray, TT Arena'da yine izleyenlerin mutlu olduğu ve keyif aldığı bir futbol resitali sergiledi. Akhisar gibi rakipleri karşısında hep dik duran, geriye düştüğünde bile oyunu bırakmayan inatçı bir takıma 6 gol atmak büyük başarıdır.
Evinde yüksek özgüvenle oynayan, taraftarıyla mükemmel bütünleşen G.Saray'ın farklı galibiyetinde iki etken vardı: 1-Deplasmanlarda takım bütünlüğünü oluşturamayan ve bireysel beceri anlayışı içinde kopuk görüntü veren Galatasaray, TT Arena'da 'biz' felsefesini sahaya çok rahat yansıtıyor. Herkes birbirinin yardımına koşuyor.
2-Futbolu zeki oyuncularla oynamak ayrıcalıktır. Çünkü zeki oyuncu, nasıl pozisyon alacağını, ne zaman top süreceğini, ne zaman tek pas atacağını bilir. Sneijder, Drogba, Melo gibi oyun zekaları yüksek oyuncular devreye girince Galatasaray'ın farklı kazanması kaçınılmaz oldu. Drogba-Sneijder-Burak üçlüsü gollerin yapımını ve atımını paylaşırken, Sneijder'in, Telles'e bıraktığı gol pası akıl doluydu. Galatasaray'ın iyi oyununun akıl hocaları olan Drogba-Sneijder-Melo üçlüsüne Yekta, Telles, Eboue de katılınca, Semih-Balta ikilisi de savunmada dengeli ve hatasız oynayınca keyif çattıran bir Galatasaray izledik.
Başkan Ünal Aysal'ın, "Mancini bu oyuncuya neden şans vermiyor" dediği Yekta, kaptan Selçuk'un yokluğunda oyunun savunma ve hücum yönünü dört dörtlük oynadı, çok koştu, çok çalıştı.
Mancini, öncelikle deplasman ile TT Arena arasında yaşanan 'biz' olma farklılığını gidermek için kafa yormalı. Bunun için de Galatasaray'ın kadro istikrarını sağlayan Eboue, Balta gibi oyunculardan final haftalarında vazgeçmemeli. Çünkü Eboue iyi bir hücum beki. Telles hep önde oynamak istiyor ama hücuma çıktığında boşalttığı bölgeye önlem alınmazsa Galatasaray'ın başı ağrır.
Üzüldüm; FIFA hakemi Fırat Aydınus'un tribünleri bile çıldırtan, Melo'ya yönelik küfürleri yakışık almadı. Namusa dokunan o küfrü bir Türk insanına etsen kafan gözün kırılır. Aydınus hem G.Saray camiasından hem de Melo'dan özür dilemeli. Ceza alır mı; MHK bilir!
Rıdvan DİLMEN: Top artık Mancini'de
Karşılaşmadan önce zor bir maç olacak gibi görünüyordu. Galatasaray için özellikle ikinci yarı çok kolay oldu. Öncelikle Akhisar takımı fazla güvenli. Fazla güvenli diyorum çünkü oynadığınız takım iyi bir takım. İyi futbolcuları var ve sahanızda değil deplasmanda oynuyorsunuz. Maç başladı, ortada bir oyun var. Sneijder'in şutunu kaleci kornere çıkardı. Yine Sneijder'ın güzel kornerinde alan savunması yapan Akhisar savunmasının arasında Drogba kilidi açan isim oldu. Hemen ardından maçın iyi futbolcularından Hakan Balta'nın güzel uzun pasında Sneijder topla buluştu, Telles 50 metrelik deparla farkı ikiye çıkardı. Akhisar bu kısımda hiçbir şey anlamadı.
AKHİSAR'A OYNAMA İZİN VERMEDİ
İki golün ardından Akhisar Belediyespor özellikle kanatlardan bol bol sıfıra indi ve bol bol orta yaptı. Bunlarda kaleci Muslera, Semih Kaya ve Hakan Balta zamanlamalarının doğruluğuyla bu topların pozisyona dönmesini engellediler. Ama açıkçası tehdit oluşturuyordu Akhisar'ın kanat akınları. İkinci yarıda bambaşka bir Galatasaray, aynı Akhisar Belediyespor ve farka giden skor. Ne değişti? Kanatlara gidecek pasları engelleyerek, yani rakibine baskı yaparak rakibinin futbol oynamasına müsaade etmedi Galatasaray. Önce kafayla geri pasta Drogba ve ardından gelen diğer goller... İkinci yarıda oynadığı iyi futbol ve ikinci yarıda oynatmadığı Akhisar'ın performansı maçı kolaylaştırdı Galatasaray için. Belki de son paslarda isabet olsa çok daha farklı bir skor çıkardı ortaya.
MAÇIN ADAMI WESLEY
Galatasaray evinde yine başarılı oldu, farklı kazandı ve iyi oynayarak kazandı. Artık bundan sonra top teknik direktör Roberto Mancini'de. Deplasman problemini çözdüğü anda lige ortak olabilir. Maçın oyuncusu bana göre Wesley Sneijder'di.
Erman TOROĞLU: Küfürün affı olmaz!
Hani var ya bir laf "Evim evim güzel evim" böyle olunca G.Saray şen şakrak. Misafirliğe gitmeyi sevmiyor, hep evde oturayım diyor. Mancini G.Saray'a geldikten sonra defansif olarak yapılan hatalara inanılmaz çıldırıyor. Gol yemeye tahammülü yok. Bence de doğru. Çünkü Türkiye'de bazı oyuncular futbol ukalalığı yapıp takımlarının gol yemesine neden oluyor. G.Saray'ın ikinci golünden önce Sneijder ofsayt. Yardımcının durduğu yer doğru, kaldırmadığı bayrak yanlış. G.Saray'da Drogba ile Sneijder zaten markaj yapmıyorlar. Ama hücum güçleri mükemmele yakın. Yaratıcılar ama pek savunmayla ilgileri yok. Mancini'nin bunları oynatmama şansı da yok. Çünkü bu futbolcular general oyuncular. Emir verecekler, yönlendirecekler. O zaman bu takıma asker de lazım. Mancini baktı ki Melo bu askerlik işinde tek kalıyor yanına Ceyhun'u monte etti, sonra da Yekta'yı. Böylece takım, Drogba ve Sneijder rahatladı, Mancini de huzur buldu.
MİLLETİN PARASINI GASP EDEMEZSİN
G.Saray zaten açık oynamaya mecburdu. Akhisar da açık oynayınca keyifli bir maç izledik. Futbol gol demek. Ağlar havalandıkça seyreden keyfleniyor. Verdiği parayı statta ve TV'de helal ediyor. Dün böyle bir maç oldu. G.Saray maçı kazanmanın yanında F.Bahçe'yi de averaj olarak yakalayıp geçti. Fırat Aydınus'luk fazla bir iş olmadı. İkinci yarı 6 tane oyuncu değişti. Yarımşar dakikadan 3 dakika eder. Ama maç 6-1 diye maçı 1 dakika uzatamazsınız. Skor belki 6-2 olur, belki 7-2 olur. Yarın bu düşme hattına da yansır. Yani sen 6 oyuncu değişmesine rağmen ve kesinlikle 3 dakika eklemen gerekirken, 1 dakika ekleyip maçı bitiremezsin. Böyle bir hakkın yok. Yani milletin parasını gasp edemezsin. Futbolcu hakeme küfür edemez; ederse kırmızı kart görür. Peki hakem futbolcuya küfür eder mi? O da kesinlikle edemez. Peki ederse ne olur? Yüzde yüz ceza görmesi gerekir. Eğer hakem küfür etmişse ve cezasız kalırsa bu işin kesinlikle önünü alamazsınız. Ve işi çözemezsiniz. Eğer hakemin küfür ettiğini ispatlarsanız örnek olarak da hakeme büyük bir ceza vermelisiniz. Bunun affı olamaz. O zaman yarın başınıza büyük iş açılır.