Çok kolay gibi görünen ama aslında zorluk sınırının en üstlerinde gezinen bir maça çıktılar.
Şampiyonluğun son basamağından bir öncekinde, tribünlerde 50 bin "inanmış" ile birlikte yürüyorlardı. Puan farkının yeniden açılma ihtimali veya peşlerindekilerin kendilerini yakalama ihtimalinin olmaması da akılları karıştırıyordu.
Yani; şampiyonluk konsantrasyonunu sezon boyu herkese gösterdikleri hikayesinde. Bu kez doğru kelimeleri seçemiyorlardı bir türlü. Oyunun "keyif" bölümünü yaşamaktan uzaklaşıp, sadece kazanmanın çaresini üretmek için koşuyorlardı. Caner, "başka bir oyuncu" olduğunu gösteriyordu yine. Sol ayağının her dediğini yapan bir top bulup, gösterinin baş rolünü kaptı. Selçuk-Meireles ikilisi orta sahaya hükmettiler. Fakat maç bir türlü temposunu bulmuyordu. Önemli oyuncular yoktu ama Gökhan Gönül'ü arıyordu gözlerimiz hep. Bu durağanlığın cevapları arasında duruyordu usta oyuncu. Kuyt'un performansına bakınca, O'nu da oynatanın Gökhan olduğu ortaya çıktı. Salih'in atakları yönetmesini çokça denediler. Ama genç oyuncunun pas atacağı üçlü, bu maçın sorumluluğunu alacak halde değildi. Moussa Sow'u son dakikaya kadar göremedik. Webo stoperler ile boğuşmakta kaldı, Kuyt kendini pasa gösteremedi.
Duran toptan beraberlik golü geldi, kornerden de öne geçme sayısı ve üçüncü gol. Bir türlü aksiyon içinden pozisyon üretemediler. Risk almaktan çekindiler, galibiyeti yeterli gördüler, çok eksikleri vardı, bu baskı ile oynamak kolay değildi. Bir sürü neden söyleyebiliriz bu durum için. Ama gerçek olan bir şey var ki, böyle gövdeli bir sezonda, silindir gibi yürüyen bir takımın, 19. şampiyonluğuna böyle istekli ve hak ederek yürüdüğünü kimse görmedi.
Vazgeçmeyen bir oyuncu grubu, işini şansa bırakmayan bir teknik direktör ve alın terinin de, göz yaşının da hakkını veren müthiş bir taraftar. Bu ayrıcalık da Fenerbahçeliler'in olsun...
Ömer ÜRÜNDÜL: F.Bahçe'yi kutlarım
Hem Galatasaray hem de Beşiktaş'ın bu hafta puan kaybetmeleri Fenerbahçeli futbolcuların zihinsel olarak çok rahat olmalarını sağladı. Ersun Yanal, sakatlık ve cezalar dışında bugüne kadar hep kafasındaki aynı takım tertibini sahaya sürdüğünden dün geceki eksik kadrodan organize bir futbol beklemek mümkün değildi. Beklenen şey hırslı, disiplinli, kazanma arzusu içinde mücadele etmekti. F.Bahçeli futbolcular da bunu harfiyen yerine getirdiler. Dünkü maçın en ilginç yönü, son gol hariç tüm gollerin duran toplardan olmasıydı. Hatta iki takımın da hazırlanmış net pozisyonları yoktu. Bir tek Alper'in güzel zamanlamalı bir yüksek topunda Webo'nun kafayla kaçırdığı pozisyon ve Sow'un attığı dördüncü gol aklımda kalanlardı.
GECENİN ADAMI KADLEC
Dün geceki maçın adamı Kadlec için özel bir parantez açmak lazım. Kadlec kariyeri olan, iyi bir futbolcu. Ancak mecburiyetlerden ihtiyaç duyulduğunun dışında bütün sezon hiç görev alamadı. Yabancı sınırlamasıyla da genelde 18 kişilik kadroya dahi giremedi. Bu tip bir olay her futbolcuda zihinsel ve fiziksel tahribat yaratır. Ama Kadlec hem görev yerinde başarılıydı hem de iki gole imza attı. Bir kafa şutunu da kaleci son anda kurtardı. Bu tip bir profesyonele saygı duymak gerekir. Fenerbahçe dün geceki galibiyetle matematiksel olmasa da artık şampiyonluğu garantiledi. Şimdiden Ersun Yanal ve futbolcuları kutlamak gerekir.
ANTALYA DÜŞÜNDÜRÜYOR
Antalyaspor'un iyi futbolculardan kurulu ve derinliği olan geniş bir kadrosu var. Buna rağmen haftalardır kazanamamaları ve düşme hattının içinde bulunmaları gerçekten son derece düşündürücü. Nedenlerini anlamak mümkün değil. Dün gece Fenerbahçe hem eksikti hem de çok rahattı. Maçı kaybedebilirsin ama bu kadar olumsuz bir futbol sergilemelerini kabul etmek mümkün değil.
Rıdvan DİLMEN: Kalpten, candan oynadılar!
Fenerbahçe haftayı Beşiktaş'ı yenerse lig tarihinin en erken şampiyonluk rekorunu kıracak. Bitime 4 hafta kala şampiyonluğunu ilan edecek. Son 3 haftada oynayacağı Çaykur Rizespor maçına kalırsa yine kendine ait en erken şampiyonluk rekorunu egale edecek.
Kolay değil... Antalya maçını oynamak da kolay değil... Bu sezonu oynamak hiç kolay değil.
ANTALYA ÇOK AÇIK OYNADI
Maçtan başlayalım; Antalyaspor'un puan ve puanlara ihtiyacı var. Kredisi yok. Fenerbahçe'nin bol kredisi var maç öncesi de sadece cezalı 5 eksiği. Ama kalan oyuncuların, teknik direktörün kalbi var. Çok mu iyi oynadı Fenerbahçe, bence hayır... Ama KALPTEN, CANDAN oynayıp son dakikaya kadar her şeylerini verdiler.
Antalyaspor takımı açık oynuyor. Kazanmaya gelmiş. İlk yarıda Fenerbahçe kalesini bir kaç kez yokladılar. Duran toptan bir gol buldular. İkinci yarıda bir topu Volkan çıkardı. Bir tane de paralel gelen topu Hasan Ali kadameye girip çıkardı. Onun dışında bir pozisyon vermedi Fenerbahçe. Meireles, Selçuk ve Salih ayrıca Salih'in yerine giren Alper, çok koştular. Moussa Sow kuvvetli, canlı. Hazırlık pasıyla gol bulmadılar ama diğer takımdan farklı olarak duran toptan 3 gol buldular. Duran top derken Kadlec'i daha önce oynadığı maçta da beğenmiştim. Almanya'da da duran toplardan golleri vardı. Sol ayağıyla iki golü buldu. Kadlec görev verildiği zaman her saniye hazırım diyen iyi bir profesyonel.
Sonuçta Ersun Yanal, oyuncular ve taraftarın tabii ki yönetimin belki de tarihinin en önemli sezonu. Çünkü sonucunda Avrupa kupaları olmamasına rağmen alkışlanması gereken bir mücadele sergiliyorlar.
Ahmet ÇAKAR: Hoş geldin şampiyon
Fenerbahçe artık şampiyon... Haftaya Beşiktaş'ı İstanbul Olimpiyat Stadı'nda yenerlerse matematiksel olarak da şampiyonluk garanti oluyor. Üstelik Türkiye liginde 30. hafta şampiyonluğunu garanti edip turu atan başka takım hatırlamıyorum. En azından son 15-20 yılda hatırlamıyorum.
F.Bahçe iki yıldır ağır bir travmaya uğramıştı, yaralarımı sarayım derken belki de tarihindeki en rahat şampiyonluğa ulaştı. Üstelik en önemli rakibi Galatasaray milyonlarca Euro harcamış ve sözüm ona dünya çapındaki yıldızları kadrosuna katmışken 10 puanın üzerinde farkla şampiyon olmak kolay değil. Üstelik bunu yerli bir hoca, yani Ersun Yanal'la başardılar. Aykut Kocaman istifa etmeseydi Ersun Yanal gelmeyecekti.
Fenerbahçe camiasını başkanından en gencine kadar tebrik etmek lazım. Peki bu başarının altında yatan ne; dün akşam gördük. Sezon içinde pek oynamayan Kadlec ve onun gibi diğer oyuncular asla küsmediler, kulislere girmediler. Takımda ikilik olmadı. Kadlec de dün akşam çıktı, 40 yıldır oynuyormuşçasına iki gol atıp çok da mutlu oldu.
Takım disiplini ne olursa olsun aşağıya inmiyor. Oyuncular tekmeye kafalarını sokuyorlar. Kuyt'a bakın, kafası yarılıyor bir iki dakika içinde pansumanını yaptırıp yine deli danalar gibi mücadele etmeye devam ediyor. İşte bu özveri, sorumluluk ve disiplin Fenerbahçe'ye hak ettiği şampiyonluğu getirdi.
Şimdi önlerinde Beşiktaş maçı var. Kazanırlarsa matematiksel olarak şampiyonlar. Ama kazanırlarsa Galatasaray'ın da ikincilik ihtimali artacak. Bilmiyorum o maç nasıl bitecek ama herhalde Galatasaray'ın başkan ve yönetimi Fenerbahçe'den bu sezon gerekli dersi almışlardır.
Erman TOROĞLU: Kadıköy'de kanlı bir galibiyet
FENERBahçe bu maçla ligi bitirdi. Bundan sonra 'hangi hafta tur atar' o tartışılır. Önümüzdeki hafta Beşiktaş'ı yenerse şampiyon oluyor. Takımın yarısından fazlası cezalı ve sakat. Öyle olduğu halde Fenerbahçe rakibine üstünlük sağladı. Hiç de eksik takım havasında değildi. Tabii ki burada teknik direktör farkı var.
Ersun Yanal, takımın sağıyla soluyla fazla oynamadı. Olmayan oyuncuların yerine aynı mevkinin oyuncularını monte etti, kumar oynamadı. İnanılmaz kadro değişiklikleri yapmadı. İşi belli bir standarda oturttu, sonunda futbolcu da bunu kabul etti, işler yoluna girdi. İlk başlarda Ersun'a alışamadılar, vıdı vıdı yaptılar. Ama sonunda hep beraber başarıya ulaştılar. Bence son 5-6 senenin en istikrarlı takımı bu seneki F.Bahçe. Bakmayın siz geçen hafta G.Saray'a mağlup olmalarına.
60 dakika F.Bahçe 10 kişi oynamasına rağmen yine de G.Saray bariz üstünlük kuramamıştı.
Kadlec mecburiyetten oynadı. Ama dün gece hiç de mecburiyetten oynamış havası yoktu. Defansta hiç maceracı işler yapmadı. Önümüzdeki yıl iyi bir yedek olarak düşünülür mü, yoksa yabancı zorunluluğu geldiğinde orada yerli oyuncuya mı gidilir bilinmez. Ersun hoca mutlak onun planlamasını yapmıştır. Belki tesadüf belki şans üç F.Bahçeli oyuncudan da kan aktı. Yani F.Bahçe'nin galibiyeti kanlı oldu diyebiliriz. Ama pozisyonların hepsi kasıtlı değildi.
Salih ya patlama yapacak.
Ama patlama yapamazsa da başka takıma gidip oynaması gerekir. Bu Salih'ten başka bir şey olmayacak. Üzerine hiç koymuyor.
Bakın Alper Potuk'un Eskişehir'deki halini düşünün, Fener'e geldiği ilk hali düşünün ve şu andaki halini düşünün. Her gün üzerine koydu. Ama aynı görüntü Salih'te yok. Salih şans aldığı maçlarda insanların gözüne bata bata oynamalı.
Bu görüntüsüyle F.Bahçe'de işi zor.
Hakeme fazla iş düşmedi. Ancak hakemlerin deplasman takımı ile ev sahibi takımların frikik atışlarında baraj mesafelerini eşit açması gerekir. Süleyman Abay birkaç barajda F.Bahçeli oyuncuları topa yakın tuttu.