Hakkı YALÇIN: Masal gibi
Kusura bakmayın böyle bir gecede istatistiklerle değil, masalımsı gerçeklerle haşır neşir olmayı seçtim. Çünkü dün gece gökyüzünden de naklen yayınlandı. Tribünlerde harika bir poster vardı. Fenerbahçeli futbolcular sahaya çıkarken alkışlayan zarafet temsilcisi Karabüklü futbolcular. Ve sahanın ortasında heykel gibi duran futbolcuların pozu vardı. En ilginci de futbolcuların elinde dolaşan silinmez kalemle yazılan "Şampiyon Fenerbahçe" davetiyesi vardı. Zarif bir gönderme! Her poz onların hakkı. Çünkü bu takımın şampiyonluğuna hakemlerle duvar ördüler. Üstlerine kalleş ittifakla adaletsizliği saldılar. Aslanları kaplanları saldılar. Kimse yıkamadı. O yüzden Fenerbahçeli gladyatörler özel bir alkışı hak etti.
Tribün güzelliklerinin, futbolun neticesinden daha değerli olduğu bir gecede futbolcuların maç içindeki coşkusuna baktım. Günün anlamına uygun, fırtına gibi bir başlangıç. Harika goller sergisinde dakikalar ilerledikçe sihri büyüyen bir şampiyon. Her şeyin bir asaleti vardır. Şampiyonluğu kutlamanın bile... Fenerbahçeli futbolcular maçtan sonra yıldızları kürek yapıp, Samanyolu'nda gezintiye çıktılar. Sonra Aydede'nin huzuruna. Aydede hepsinin elini sıktı ama gözleri bulutluydu. "Şampiyonluğunuza duyduğum saygı için buradayım" dedi. Sonra gözlerindeki hüznün sırrını açıkladı. "Uçaktaki sövgü korosunu duyunca hicap duydum. Onlar utanmıyor ama ben onlara yuhh çekmeye bile utanıyorum. Bunu iletin lütfen. İnsanlığa çağrı niyetine. " Bütün futbolcular Aydede'yi alkışladı.
Düşündüm de… Uçaktaki kanalizasyon senfonisinin sövgülerine, gökyüzündeki Aydede utanç duyuyor da. Adına yönetici ve futbolcu denen apoletli şahıslar, bu çirkinliklerle nasıl gurur duyuyor? Bunun cevabını Aydede'den önce kendi çocuklarına ve torunlarına versinler!
Gürkan KUBİLAY: Aksüt kadar!
İlk yarının sonunda Emre golü attığında "biraz da şansa" dedi yanımda oturan izleyici. Ama o taraftar şunu unutuyordu. F.Bahçe o dakikaya kadar tam 9 gol pozisyonu harcamıştı. Maçın başında Samandıra'dan bana gelen haberler,özellikle E.Yanal'ın ve oyuncuların bu maçı kazanmayı çok istedikleri ve maça çok hırslı çıkacakları yönündeydi. Nitekim Yanal hemen her konuşmamızda "asıl kadrom" dediği takımı sahaya sürerek bu maça ne kadar önem verdiğini gösteriyordu. Topal'ın içine Caner kaçmış gibiydi. Emenike dünyaya tank olarak gönderilecekken, son anda genetik bir değişiklikle insan olarak gönderildiğini kanıtlıyordu. Emre ve Meireles hep ceza alanında idiler. Sow, gol kralı olmak için çabalıyordu. Caner ve Gökhan sanki ligdeki ilk maçları gibi iştahlıydılar. Alves ve Bekir konsantre ve hatasızdılar. Kuyt yine çalışkandı. Volkan ise can sıkıntısından "Bari Oscar alacak hareket yapayım" modunda idi. İlk yarının tek kelimelik özeti "Keyifbahçe" idi. 'Dolaşan kağıt' zekiceydi İkinci yarıda artık sadece şampiyonluğu kutlamak kalmıştı takıma da seyirciye de. Webo'nun golü maçın kreması oluyordu F.Bahçe için. Bundan önceki 3 yılda ligin daha ilk haftalarında şampiyon olacak takımı tahmin etmiş ve hepsinde de şansıma tutturmuştum. Bu sene daha 9. haftada "F.Bahçe şampiyon olur" diye yazarken ise çok emindim. Çünkü, nasıl sıkı ve bilimsel çalıştığını, uzun süre birarada çalıştığım için çok iyi bildiğim E.Yanal'a kendini Türk gibi hisseden yabancı oyuncularına, yabancılarla çok iyi kaynaşan yerlilere, Dr. Burak'ından menajer Hasan'ına kadar tüm yardımcı ekibine çok güvendim. Onlar şampiyonluğu analarının aksütü kadar hak ettiler. Şampiyon alkışlanır.Size de helal olsun Karabük. Not: Sahada edilen küfürler son derece saygısızca idi, yakışmadı. Volkan'ın kameraya gösterdiği "dolaşan kağıt" esprisi çok zekiceydi.
Emre BOL: Şampiyon F.Bahçe
Sahadaki as kadro Ersun Yanal'ın Kadıköy'deki son maçı izlemeye gelen taraftarlara kıyağıydı aslında... Şampiyon takım, nasıl şampiyon olduğunu dün gece bir kez daha dosta-düşmana gösterdi. Özellikle ilk yarıda rakibe pozisyon dahi vermeden skoru 3-0'a getiren sarı-lacivertliler, harika bir Kadıköy kapanışı yaptı. Bunda tribünleri tıka-basa dolduran taraftarların etkisi çok büyük elbette... Zira iddiasız bir maçı, böylesine istekle oynatan onlardan başkası değil. Şükrü Saracoğlu'nun bu denli yıkılmaz bir kale olmasında taraftarların payı büyük. Rakibi baskı altına alıyorlar, takımlarını 90 dakika hiç susmadan destekliyorlar, kötü oynarken itici güç oluyorlar. Hangi takımın böyle taraftarı var?
Pişmiş aşa...
Karabüksporlu oyuncuların maç öncesi Fenerbahçe'yi alkışlaması ne kadar güzel bir hareketse, takımdaki G.Saray çıkışlı oyuncuların alkışa katılmaması o kadar çirkindi! Bir güzellikte Aykut Kocaman'dan geldi dün gece... Tribüne eşiyle birlikte gelerek gönlünü verdiği takımına destek verdi. Kimse bunu başka bir yerlere çekmeye çalışmasın. Kocaman sadece Fenerbahçe taraftarı olarak tribündeydi. Bir düşünün bakalım; daha önce hangi teknik direktör böyle bir şey yaptı? FenerbahçeYönetimi'nin elini çabuk tutup, önce yabancı kontenjanını açması, ardından da transferleri ivedi bir şekilde bitirmesi gerekiyor. Zaten oturmuş bir kadrosu olan sarı-lacivertlilerin, birkaç nokta transferle yeniden şampiyonluğu kazanacağını düşünüyorum. Pişmiş aşa su katmadan tabi!
İlker YAĞCIOĞLU: Şampiyonun gövde gösterisi
Geçen hafta Akhisar'da erken tatile çıktık izlemini veren Fenerbahçe, kendi seyircisi önünde oynayacağı son lig maçını ideal 11 ve müthiş bir motivasyonla başladı. Taraftarlarının önünde yapacakları şampiyonluk kutlamalarında onları üzmek istemediler. Özellikle ilk devredeki müthiş oyunlarıyla rakip Karabük'ü sahadan sildiler. Ve herkese niçin şampiyon olduklarını bir kez daha göstermiş oldular. Açıkçası bu kadar istekli bu kadar disiplinli ve bu kadar coşkulu oynayacaklarını beklemiyordum. Ama benimkisi tatlı bir yanılgı oldu.
MEİRELES DÖKTÜRDÜ
Son haftalardaki başarılı çıkışını sürdüren Meireles, belki de sezonun en iyi maçını oynadı. Fenerbahçe'nin her atağında rakip ceza sahası içinde gol kovaladı. Bu görüntüsüyle önümüzdeki sezon Fenerbahçe'ye büyük güç katacaktır. Orta sahanın diğer isimlerinden Emre'nin gol atması ve Mehmet Topal'ın da sürekli gol kovalaması Fenerbahçe'nin rakiplerinden neden bu kadar önde olduğunun en büyük göstergelerinden biriydi. Kısacası, Sarı-Lacivertliler, Saracoğlu'ndaki son gövde gösterileriyle baştan sona hak edilmiş, tertemiz, analarının ak sütü gibi helal bir şampiyonluk kazandıklarını herkese göstermiş oldular. Rize maçından sonra kutlamalarda çok fazla görünmeyen Ersun hocanın dün akşamki sevincine bakarsak, Ersun hoca önümüzdeki sezonla ilgili garantiyi almış gibi. İlk yılında şampiyon yapan Ersun hoca bunu sonuna kadar hak etmişti. Doğrusu oldu. Hayırlı olsun.
Metin TEKİN: Mizahi anlamda çok yaratıcıydı!
Artık bu maçlara şampiyon Fenerbahçe'nin hak ediş maçları olarak bakmak lazım. Dün akşamki oyunda da sonuçta da neden bu kadar farkla şampiyon olduklarını kolay kazanarak gösterdiler. Bana göre geneline baktığımızda ligi anlatan bir maçtı. Tamam, Karabükspor'un Avrupa iddiası vardı ama Fenerbahçe'nin "Bu senenin şampiyonu benim" dediği maç oldu. Artık Fenerbahçe'nin bireysel bir ekip değil, takım olduklarını anlatan bir 90 dakika izledik. Bir kez daha tebrikler Fenerbahçe diyorum. Oyuncuların saha içindeki kağıt olayına sempati ve espriyle bakıyorum. Tabii ki tartışılacaktır ama yeter ki birbirimize her zaman eleştirilerimizi bu espriler içinde yapalım. Bana mizahi anlamda yaratıcı geldi.
Murat ÖZBOSTAN: Alkışlarla tarihe geçmek yerine...
Öncelikle Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu bir kez daha tebrik ederiz. Maça kısaca değinirsek.. Fenerbahçe, Kadıköy'deki son maçını görkemli bir şekilde bitirmek istiyordu. Bu psikoloji ile rakibi yarı sahasına hapsederek, kanatlardan geliştirdiği hızlı ataklarla sonuca gitti. Karabük'ün bu coşkuya, bu isteğe, bu arzuya yanıt verecek mecali yoktu. Birkaç cümle de Karabük için.. Onlar da Akhisar gibi F.Bahçe'yi alkışladı. Buna uymayan genç isimler vardı. G.Saray ile F.Bahçe arasındaki gerilim bu çocukları öyle etkilemiş ki bu tarihi ana tanıklık etmek yerine kötü bir anıyla tarihe geçmeyi tercih ettiler. Geldiğimiz noktaya bakın..!
Rıdvan DİLMEN: Kaymaklı ekmek kadayıfı
Akhisar maçından sonra şu yorumu yaptık: 3-1 kaybetmek normaldir ama normal olmayan vurdum duymaz görüntü. Akhisar maçı oyuncular için çok iyi bir ders oldu. F.Bahçe taraftarının önünde beklentilerin çok üstünde başladı maça. Farklı kazandı, bir o kadar da pozisyon buldu. Karabük hiç direnemedi. Sow, 4 gol atabilirdi. Sezon sonu olmasına rağmen takımın coşkusu, isteği üst düzeydeydi. F.Bahçe'de herkes iyi oynadı, onu söyleyelim. Caner hakikaten mükemmele yakın oynadı. Bir sol bek sezon boyunca bundan daha iyisini yapamazdı. Vasat oynayan bir tek oyuncu yoktu. 33 hafta geçti, bir taraftara F.Bahçe'nin 11'ini sayın desek herkes hemen hemen aynı isimleri sahaya koyar. O kağıdı dolaştırmak bence Mancini'ye bir ironiydi. Çünkü bu konu çok konuşulmuştu.
RAHAT ŞAMPİYONLUK
F.Bahçe özellikle ikinci yarı 'lay lay lom' yaparak, iyi de oynayarak kazandı. Bu yıl puan olarak rahat bir şampiyonluk kazandılar. Ama şunu da söyleyelim deplasmanda olsa böyle olmayabilirdi. F.Bahçe kadrosunun en büyük özelliği çok özverili ve istikrarlı bir kadro. Bir de şu var, bir isim olağanüstü sezon geçirdi: Caner. F.Bahçe'de çoğu oyuncu sezonun genelinde 10 üzerinden 7 ortalamayla oynadı. Bazı maçlarda bunun üzerine koyanlar oldu, bazı maçlarda geride kalanlar oldu. Ama istikrarı korudular. Uzun yıllar Alex'le oynayan bu takım hep tek forvet oynamak zorunda kaldı. Ama Alex'in verdiği yükü azaltmak için takım savunmasının geliştirilmesi lazımdı. Alex gittikten sonra F.Bahçe'nin orta sahasının değişmesi ve dirençli bir orta saha kurulması gerekiyordu. Bundan sonra F.Bahçe üç santrfora geçti. F.Bahçe'nin devre arasındaki Alex operasyonu takımın savunma ve hücum kimliğini değiştirdi. Yanal, Aykut Kocaman'ın formatıyla hiç oynamadı, onun sistemiyle yola devam etti ve bugüne geldi. F.Bahçe dün akşam ekmek kadayıfının üstüne kaymak koydu.