Galatasaray bir türlü oyunu rakip alana taşıyamadı. Aslında son 2 maçında Galatasary'ın en rahatsız edici görüntüsü de buydu. Sarı-Kırmızılılar, kendi sahalarında bekleyip çabuk adamlarıyla kontraatağı tercih ediyorlar. Ama Galatasaray böyle oynamamalı. Elinde son derece önemli hücum oyuncuları olan bir takımın rakibi beklemekten çok rakibin üzerine gitmesi ve oyunu rakip yarı alanda oynaması hem daha doğrudur hem de göze daha hoş gelir. Son olarak Muslera'nın yine harika bir maç çıkardığnıı söyleyelim. Bursaspor adına da Volkan Şen'in eski günlerine dönüş sinyallerini verdiğini ve bunun Bursaspor için en büyük kazanç olduğunu söyleyebiliriz.
Serkan Korkmaz: Şarapnel
Maç Olcan niye 11'de yok?" sorusuyla başladı. Kimine göre yanıtı basitti; Prandelli bir yabancıyı oyuna almak isterse 2 kişi değiştirmek gerektiği için Olcan yedek, Bruma ise oyundaydı. Çünkü; 5 yabancı oynamak zorundaydı (!) Bazılarına göreyse; "Olcan Adın'ın G.Saray'da oynayabilmesi için bir seviye daha yükselmesi gerekir" diyen Mehmet Demirkol'a hak vermekteydi Sinyor Prandelli. ilk 11'deki Bruma ve "olumsuz gidişatı değiştirecek hamle oyuncusu" olarak yedek soyundurulan Telles de dahil, G.Saray kadrosundaki diğer oyunculara bakınca, Mehmet kardeşimi de Olcan'ı dün yedek soyunduran zihniyeti de anlamakta zorlanıyorum.
Sanki mecbur kalmış gibiydi!
G.Saray -anlaşılan- 3'lü orta saha (Melo- Yekta-Selçuk) ile, üçlü forvetse Sneijder- Bruma kanatlarıyla dizilecekti belli ki (4-2-3-1 diyen de var, 4-3-2-1 diyen de var). Olcan'ın yedek kalmasının sebebi, Bruma'yı oynatma coşkusu değil de; "tamamen hazırım" diyerek Dünya Kupası sonrası tatilinden dönen, Süper Kupa'da dökülen Sneijder de olabilirdi. Onu kanatta oynatıp göbeği Yekta ile güçlendirmek mecburiyetinde kalınmıştı sanki. Lafı Bruma'nın topu ayağına dolandırdığı gibi dolandırmayayım; Olcay'ın 11 çıkmaması tek kelimeyle "saçmalık"tı. İlk yarı "2 iddiasız takımın prestij mücadelesi" gibiydi. 2. yarının çağrıştırdıklarınıysa 3 cümleyle özetleyebilirim; 1-Bursa'nın işi bu sezon zor. 2- Sorun Burak'ta değil, organizasyonda... 3- Olcan 11 oyuncusudur... Duymayanlara önemli bilgi; dün S.Donetsk'in idman tesisleri bombalandı... Buralara, kıvırcık saçlı, 4-5 dil bilen irice bir şarapnel her an sıçrayabilir.
Serkan Yetişmişoğlu: Kötü start!
Bursaspor, evinde son 6 sezondur yenilmediği Galatasaray önünde bu kez beklenileni veremedi. Sürpriz bir kadro sahaya süren teknik direktör Şenol Güneş, Belluschi, Holmen ve Josue'yi yanına oturtup, orta sahanın göbeğini Ozan Tufan- Bekir Yılmaz ikilisinden oluşturdu. Ancak Ferhat Kiraz'ın sakatlanıp 25. dakikada oyundan çıkmasıyla, Belluschi'yi orta sahaya gönderen Şenol Hoca, Ozan Tufan'ı sağ açığa çekti. Volkan Şen'i de sol kanada aldı. Oyunu kendi sahasında kabul eden ve topu rakibine bırakan Timsah, özellikle ilk yarıda bir türlü hücumda çoğalamadı. Aslında üzerine gelemeyen Galatasaray'a karşı çok daha cesur bir futbol sergilenebilirdi. Maraton ve kapalı kale arkası tribünlerinin ceza nedeniyle kapalı olması dolayısıyla statta coşkulu bir atmosfer oluşamadı.
Hakem skoru etkiledi
Burak Yılmaz'ın 52. dakikada ani ataktan attığı golden sonra hücumu düşünmeye başlayan Bursaspor, Ozan Tufan ve Traore ile yakaladığı fırsatları harcadı. Traore'nin yerine 72'de Holmen ile forvet arkasına hamle yapan yeşil-beyazlılar, 3. resmi maçında da pozisyon ve final pası fakirliği yaşadı. Timsah'ın son 15 dakikada Fernandao'nun nefis röveşatası ve Volkan Şen'in çabaları ve 7 dakika kala Josue hamlesi de sonuç vermedi. Fernandao'nun Semih Kaya tarafından arkadan iterek düşürülmesine penaltı vermeyen hakem Halis Özkahya, 90. dakikada Olcan Adın'ın ofsayt golünü vererek maçın skoruna doğrudan etki etti. Bursaspor'un son 2 günde bir alternatif forvet almalı, ayrıca orta sahadaki üretkenlik sorununu milli maç arasında mutlaka çözüp, Holmen, Belluschi ve Traore üçlüsünü takıma monte etmeli. Potansiyeli olan Bursaspor'un toparlanma süreci de kısa olacaktır.
Murat Özbostan: Hocanın işi zor
Şenol Güneş gibi değerli bir futbol adamının uzun bir aradan sonra Süper Lig'de takım çalıştırması taraflı tarafsız herkesi sevindirmiştir. Geçen sezon Hikmet Karaman'ın koltuğuna mal olan Avrupa'daki hüsran bu sezon da Güneş'in başına geldi. Ancak görünen o ki bir ayda Bursaspor'da bir şey değişmemiş. Evet tribün cezası nedeniyle taraftar desteği eksikti ama Bursaspor 7 yıldır 3 puanı kaptırmadığı Galatasaray'ın topla yüzde 65 oynamasına müsaade etti. Veysel'i perişan eden Volkan ve iki pozisyonda Muslera'ya takılan Fernandao dışında herkes 10 üzerinden 3'ü bile aşamadı. Bu ağır ve vasat defans hattıyla Şenol hocanın işi zor. Galatasaray kadar Bursa'ya da acil transfer lazım. Süper Kupa'da kötü Galatasaray çok iyi denilen Fenerbahçe'den 120 dakika gol yememişti. Dün de iyi defans yaptılar. Muslera yine iki kritik top kurtardı. İtalyan hocanın kontratağa dayalı oyun sistemi dün iş yaptı ancak bu oyun planı Galatasaray'ın genlerine de tarihine de ters. Çünkü tribünler oyunu domine eden rakibi boğan kadrolarla başarıya alışık. '3 transfer istiyorum' diyen Prandelli bakalım Anderlecht maçına kadar neleri değiştirecek!.
Ömer Üründül: Çizgi savunma baş ağrıtır!
Teknik direktör Prandelli, Süper Kupa maçındaki yanlış takım tertibinden beklediğini bulamadığından Bursa karşısında forvetlerden birini eksiltip orta sahaya Melo ve Selçuk'un yanına Yekta'yı monte etti. Bu tabloda Galatasaray, ilk yarıda Bursaspor'un oyuna sürekli hükmetmesine imkan bırakmadı. Ayrıca çok sayıda da hücum etme şansı buldu. Bu ofansif girişimlerde bir de rakibin daha ilk dakikadan defans bloğunu çizgi halinde öne çıkarma yanlışı gündeme gelince üretkenlik için elverişli ortam doğmuştu. Hücum planlarını da buna göre yapmak istediler ama Burak'ın alışılageldik şekilde devamlı ofsayta düşmesi ve Sneijder'in fiziki açıdan çok bitik olması pozisyon bulmada ve gol atmada kolayı zora soktu. İkinci yarı başında Galatasaray, üst üste rakip defans hatalarından iki net pozisyon buldu ama kaleci Harun Tekin çok başarılıydı. Ardından bir kontratakta Burak-Bruma işbirliğiyle hazırlanışı ve yapılışı çok güzel bir gole imza attılar. Bundan sonra Bursaspor tempoyu yükselterek bastırdı, Galatasaray da alan daraltan savunma kurgusuyla bu baskıya karşılık verdi. Bursaspor'da hücum girişimlerinin odak noktası Volkan Şen'di. Fernandao, Chedjou'yla Semih'in başarılı markajında bir pozisyon dışında etkili olamadı. Diğer beklentilerin altında kalan isimlerse Ozan ve Traore'ydi. Bu arada Muslera iki mükemmel kurtarışla rakibe beraberlik şansını vermedi. Son dakikada da bir kontrataktan Galatasaray işi bitirip çok önemli bir 3 puanın sahibi oldu. Prandelli'nin Bruma'yı çıkartmasına anlam veremedim. Galatasaray'da yine ağır yükü Melo, Selçuk, Yekta, Hakan Balta, Chedjou ve Semih çekti. Şenol Güneş bir noktaya çok dikkat etmeli. Geri dörtlüde hem kişisel hatalar çok, bunun yanında çizgi halinde öne çıkma yanlışı devam ederse Bursaspor iyi takım olmasına rağmen boş yere çok başı ağrır.
Levent Tüzemen: Mancini görünümlü Cesare Prandelli
Prandelli'ye bir uyarım var. İtalya modanın merkezidir. İtalya Serie A'da büyük takım hocalarının kıyafeti hep manken zerafetindendir. Galatasaray'ın son üç yılında Terim ve Mancini'yi ben kulübede hiç eşofmanla görmedim. Hele hele eşofmanı beline sararak kulübede oturmak Prandelli gibi zarif bir hocaya yakışmıyor. Teknik adam ayrıcalıklı olmalı, kulübede hem duruşuyla hem kıyafetiyle farklılığını takıma hissettirmeli.
Alman filozof Goethe başarıyı tanımlarken şöyle demiş: "İlk iliği kaçıran düğmeleri ilikleyemez.." Sezona iyi başlamak önemlidir. Galatasaray 7 yıldır deplasmanda yenemediği zorlu Bursaspor'u "Kankalar" Burak ile Olcan'ın golleriyle yendi. Galatasaraylı futbolcular geçen sezon ligde TT Arena'da 6-1, kupada Bursa'da 5-2 kazandığı maçlarda bile bu kadar etkisiz Bursaspor görmemişlerdir. Ateşli seyircinin olmaması, Bursa'nın sezonu erken açması Galatasaray'ın şansı oldu. Vasat oynayan Galatasaray yine de topa daha çok sahip olan takımdı. İlk günden beri kadro oluşumunda "İstikrar" yaratmaya çalışan Prandelli'nin Bursa maçının kadrosunu yaparken içine sanki Mancini kaçmış gibiydi. İtalyan teknik direktör kendi doğrularını bozunca Galatasaray'ın da ayarı bozuldu.
1-Hazırlık maçlarında Olcan sağda, Bruma solda kanatlara hız kazandıran oyunculardı. Flaş transfer Olcan kulübede olunca Bruma sahada tek kaldı. Ve Galatasaray tek kanatlı uçak gibi sadece Bruma'nın bölgesinden atak yapmaya çalıştı.
2-Prandelli 4-1-4-1 sisteminde Selçuk- Melo iklisini bozup oyun kuruculuğunu Yekta'ya vermesi Galatasaray'ı olumsuz etkiledi. Selçuk, Mancini dönemindeki gibi sağ tarafa itilince verimsiz oldu, çok yoruldu. Telles'in yerine Balta tercihi doğruydu.
3-Sneijder hazır değil, üstelik kilolu.. Prandelli oynatarak Sneijder'in toplamaya çalışıyor. Sneijder fizik olarak kıvama gelinceye kadar oyuna ya sonradan girmeli ya da tükenince çıkmalı. Örneğin Olcan oyuna girerken Bruma'nın çıkması hataydı. Bu ikili sahada olmalı Sneijder kulübeye gelmeliydi.
4-Hızına rağmen topla dikine depar atamayan Yasin sırıtıyor. Kampın yıldızı Emre Çolak'a da haksızlık yapılıyor. Burak-Bruma işbirliğinde Burak Yılmaz'ın attığı gol "kale ezberi olan golcü" güzelliğindeydi. Erken form yakalayan kaleci Muslera, şampiyonluk yarışında en etkili güç olacağını yaptığı müthiş kurtarışlarla gösterdi...
Erman Toroğlu: Galatasaray böyle gitmez!
Süper Kupa'daki Fenerbahçe maçı üzerine Bursaspor maçı. Galatasaray iyi mi? Değil. Toparlanabilir mi? Zor. Bir kere kadrosu yetersiz. Bu takım geçen sezondan beri bas bas bağırıyor. Galatasaray'ın bir stopere, bir forvete ihtiyacı var. Ama bu ikisi belli başlı iki eksik. Bu takıma bakınca öyle 2-3 değil 5-6 transfer yapılsa ancak düzelir. Galatasaray yatsın kalksın dua etsin bu Bursaspor ile sezonun açılış maçını oynadı. Cimbom yıllardır bu deplasmanda kazanamıyordu. Avrupa'da köy takımına yenilen Bursaspor hiç hazır değil. 1 ay sonra bu Bursa'yı göremezsiniz. O yüzden Galatasaray ilk hafta oynayarak büyük avantaj yakaladı. Normalde hep sıkıntı olan, korkulacak deplasmandan bu kez galip döndü. Maç psikolojik açıdan da Aslan için hiç kolay değildi. Sen ezeli rakibine Süper Kupa'da futbol olarak ezilmişsin, hocan Prandelli daha ilk maçtan tartışılmaya başlanmış üzerine Bursa yenilgisi kulübü karıştırırdı. Bu takımla tünelin sonunda görünen güneş ışığı değil trenin farı! Aynı takım gidip Avrupa'da kükrüyor. Burada da oynayan aynı futbolcular, Avrupa maçına çıkınca da şaşırıyorum vallahi!
O KARTI GÖRECEKSİN
Bursa maça o kadar hazır değil ki yedikleri ilk gole bakın. Top kornerden geliyor, Burak Yılmaz'ı tutan adam meşin yuvarlağı kapmak için mücadele ediyor. İndirsene orada adamı, o pozisyon gelişmesin. Futbolcu akıllı olacak, sarı kartı akıllı yerde görecek. Orada savunmacı adeta Burak'ın ekmeğine tereyağ sürdü, yetmedi elleriyle de yedirdi. Bizim Türk futbolcular hep hakemle konuşsun ama bu küçük detayları kaçırsın. Olmaz. Palavradan değil böyle göreceksin kartı.
BURSASPOR ÇOK KÖTÜ
Bugüne kadar Bursaspor'u kim seyrettiyse, "Bursaspor iyi değil" dedi. Bugün de (dün) gördük Bursaspor iyi değildi. Bursaspor kötü oynasa "tamam" derim. Ancak Bursaspor mücadele etmedi. O zaman teknik direktör olarak sen ne yaparsın? Futbolcun eksik olur, kumaş kötü olur, tamam. Ama takım mücadele etmiyor. Topa girsen, biraz koşsan Galatasaray'ı yıldırırsın. Doksan dakika pres yaparak 3-4 top kapmadı Bursasporlu oyuncular. İyi ki o tribünler boştu. Belki de o tribünlere seyirci alınsaydı tepki gösterecekti Bursaspor'un bu oyununa. Daha kötü olacaktı.
Ahmet Çakar: Skor aldatmasın
Maçı seyretmemiş biri için G.Saray'ın Bursa deplasmanından net bir skorla dönmüş olması herkesi yanıltabilir. Zira maça baktığımızda G.Saray'ın çok ama çok eksikleri var. Bütün hücum planları defansın arkasına atılan topları Burak'la buluşturmak. Sadece bu. Şut yok, kanatları kullanabilmek yok, orta sahadan destek yok ve orta saha direnci yok. Ama kapı gibi Muslera var. Maça bakıyoruz, ilk devre tam bir kör dövüşü. Bursaspor, Belluschi oyuna girene kadar ilerde top tutamıyor, Volkan'la bir şeyler yapmaya çalışıyor, kaybettikleri toplarda da G.Saray Burak'a uzun oynamaya çalışıyordu. Önce Bruma'dan bahsedelim; ayağına top yakışıyor, topla akıyor ama son paslar ve oyun bilgisi çok eksik. Bu oyuncuya milyonlarca Euro verilmiş olması kabul edilemez. Sonra Selçuk; sahada var mı yok mu, ne yapıyor, ne yapmak istiyor belli değil. İkinci yarı bir kontrada Burak'ın golü geldi. Gol tümüyle Burak'a ait. Orta sahada topu alıyor, sağına çıkartıyor, boşa çıkıyor ve sol ayağıyla gelişine vurup golü yapıyor. Burak için söylenecek çok şey var, aslında belki de tek şey. G.Saray'ın tartışmasız yegane yıldızı. Ama tabi Muslera'yı da unutmamak lazım.
MUSLERA İPTEN ALDI
G.Saray'ın bu golünden sonra maçı seyreden herkes acı çekmeye başladı. Bursa akın akın geldi. Volkan sol kanadı yolgeçen hanı gibi kullandı. Veysel gibi bir oyuncunun hadi anladık hücum gücü çok yüksek değil ama defansif yanı da bu kadar eksik olmamalı. İşte bu bunalım dakikalarında Fernandao'nun röveşatasını muhteşem kurtaran Muslera G.Saray'ı ipten aldı. Hatta bu pozisyondan sonra Volkan'ın vuruşunu da parmak ucuyla kurtarıp G.Saray'ın lige 3 puan ve moralle başlamasını sağladı. Ama her zaman bu böyle gitmez. G.Saray'da Muslera her zaman kurtarıcı olursa Şampiyonlar Ligi'nde ve lig maratonunda G.Saray çok kötü geceler yaşayabilir. Sonuçta G.Saray lige futbol olarak değil ama puan olarak iyi başladı. Halis Özkahya için zaman zaman iyi, zaman zaman ise çok kötü şeyler yaptı demek lazım. Faul tespitleri ve özellikle hava toplarında kabul edilebilir marjın üzerinde hatalar yaptı. İlk yarıda G.Saray'ın gollük akınını sarı kart gösterme bahanesiyle kesti. Bu seviyede bir hakemin yapmaması gereken bir hata.