HAKKI YALÇIN: KAYIPLARDAN TAHLİYE ELEŞTİRİLERDEN DEĞİL
Fenerbahçe adına dün gece aslolan kazanmaktı, kazandılar. Gecenin çilesini yok eden pozisyonun "tesadüfen gol" olmasının bir hükmü yok. Çünkü Balıkesir gibi takımlar, futboldan uzak olduğu için. Rakibin oynama şartlarını da yok ederler. Özellikli ilk yarıdaki Balıkesir'e baktım da. Bir yanı çaresiz. Öbür yanı hiçti. Böyle bir anlayış ve kötü zemin gerçeğiyle, Fenerbahçe'ye bildiklerini unutturan bir takım çıktı sahneye. Fenerbahçe de buna izin verdi.
Böylesine bir rakip karşısında Fenerbahçe'nin maç boyu hakimiyet kurma çabası yetersizdi. Ülkenin pas zengini takımı en kolay yolu seçti. Rakibin arkasına uzun toplar. Ve sadece rakip savunmanın hata yapmasına yönelik yapay baskı. İlk yarıda Fenerbahçe adına yaratıcı tek pozisyon yok. Sow ve Webo çift santrfor düzeninde ne alan boşaltma ne adam eksiltme. Futbol adına böylesine züğürt bir gecede yenilen gol de ancak Emrullah'ın yediği gibi olurdu. Meireles bile "öylesine" vurduğu pozisyonun gol olmasına şaşırdı.
İkinci yarıda da Fenerbahçe adına değişen bir şey olmadığını gördük. Yine karbon bindirmeler. Bu yarıda Balıkesir'e beraberlik pozisyonları bile verildi. Savunma çöktü, orta alan yıkıldı. Forvet zaten maç boyu yoktu. İsmail Kartal'ın hamleleri de eldeki tek golün arkasına sığınmak oldu.
Fenerbahçe'de takıma ağırlık yapanlar listesi kabarıktı. Webo'nun deplasman fobisi var. Soluk gecelerinden birindeydi. Sow kaçaktı. Alves Fenerbahçe'yi her an yakabilecek pozisyon duruşlarından anonslar verdi diye. Ne Caner, ne Gökhan kanatlarını harekete geçiremedi. Emre Belözoğlu tribün tepkisine gösterdiği dirençle, takımını yönlendirmek arasında "dik" durdu. Balıkesir taraftarı, Emre'yle uğraşmak yerine, kendi takımlarına arka çıksalar daha anlamlı olurdu. Küme düşmeye yol alan bir takımın taraftarı olmak, daha anlamlı desteği gerektirir çünkü.
Fenerbahçe bu sonuçla, iki haftalık kayıplardan tahliye oldu ama. Eleştirilerden nasibini almaya devam edecektir.
GÜRCAN BİLGİÇ: BOŞ SAYFALAR!
Bugün - yarın derken 12 lig haftasını geride bıraktı Fenerbahçe... Aziz Yıldırım'ın, "Takımı onlar değil, ben şampiyon yaptım. Prim verdim, para verdim"diyerek Ersun Yanal'ı ve ondan önceki şampiyon hocaları 'sıfırlaması'nın ardından, meraklı bekleyişimiz devam etti. Bekliyoruz, çünkü İsmail Kartal'ın bu şartlarda takımın oyunu, sistemi, kazandıkları veya kaybettikleriyle ilgili çok hükmü kalmadı. Bu sözler, İsmail Hoca'yı antrenman refakatçisi haline getirdi herkesin gözünde. Samandıra'yı ikinci adresi haline getiren Aziz Yıldırım'ın primleri vererek, maçları kazandırması gerekiyordu. Yanal'ın Trabzonspor'u üç maçta 10 gol attı. 12 haftada sadece 17 gol atan eski takımı zirveye tutunma mücadelesi verirken... Yanal'ın sırrı gelir - gelmez, Trabzonspor yönetiminin prim vermesi midir yoksa... Araştırılmalı... Ya da Şampiyonluk için mücadele eden takım ile ligin dibindekinin mücadelesinde sadece 10. dakikada Sow'un auta attığı net bir fırsat mı yazmalıydı pozisyonlar şıkkının karşısında. Bi r şeylerin değil, çok şeylerin doğru yapılmadığını hissettiriyor F.Bahçe bize. Beşiktaş ve Rize maçlarını üst üste iyi oynadılar. Sonrasında koşmaktan vazgeçip, yürüyen; "nefessiz" bir takım devam etti yoluna...
1000 TARAFTAR !
Aziz Başkan veya İsmail Hoca, bir kupa maçında bin kişiye oynattılar koca takımı. Passolig'in olmadığı maça kombinesi olanlar bile gelmedi. Bu mesajı iyi anlamaları lazım. Oyunu - takımı beğenmiyor taraftar. Her şey bir yana, 12 hafta geçmiş, "çok formda" diyeceğimiz tek oyuncuları yok. "Yanal gitti ama..." diye bir cümleye başlasak, devamında yazacak iyi bir şey bulamıyoruz. Takım daha dirençli olmadı, daha hızlı oynamadı, daha çok hücum yapmadı, daha az pozisyon vermedi, daha çok mesafe kat etmedi. Ligin en iyi kadrosuna, kazandığı bir karşılaşma sonrasında bunları yazıyoruz.
Bilenler, bildiklerini bir daha gözden geçirsinler. Defterlerindeki sayfaların aslında boş olduğunu görecekler.
RIDVAN DİLMEN: GÖKHAN VE CANER DE DURUNCA...
Fenerbahçe'yi oyun olarak çok eleştiremeyiz. Oyuncular resmen bataklıkta oynadı. Böyle ağır bir sahada pas yapmanız, çalım atmanız, dripling yapmanız imkansız. Maçın en iyileri kimlerdi diye sorarsanız, iki takımın stoperleri derim. Fenerbahçe oyun olarak eleştiremeyiz ama taktiksel anlamda yarın problemler yaşabilir. Fenerbahçe son iki haftadır iyi oynamıyordu. Bursa ve Eskişehir maçlarında dört puan kaybetti. Ancak kaybederken en azından 2 puan da kazandı diyebiliriz. Oyun olarak takımın geriye gidişini o maçlarda görebiliyorduk. Dünkü maçı da kazanamasaydı takım güvensizliğe gidecek, panik başlayacaktı. Takımın hücumlarında şuursuzluk ve inisiyatif almadığını görüyoruz. Bir karışıklıktan bahsedebiliriz. Özellikle kapanan takımlara karşı hücum alternatifleri olması lazım. Fenerbahçe'nin orta saha yapısı tecrübeli milli takım düzeyinde oyuncular. Ancak Meireles olsun, Mehmet Topal olsun gol ortalamaları ve hücuma destek vermeleri çok düşük.
Fenerbahçe'nin rakibi açmada birinci problemi Gökhan geçmişteki gibi sürpriz koşular yapmıyor. Evet gidiyor ama erken gidiyor. Orta saha oyuncularının da içeri girmeleri gerekiyor. Mesela Meireles oralara sürekli gitmesi gerekiyor. Kaleci hatalı golü yedi ama en azından teşebbüs etti.Forvet oyuncuları Sow, Emenike veya Webo da çok iç içe oynadıkları ve kenarlara açılmadıkları için F.Bahçe oyunu açamıyorlar... Hiçbirinin çalım atıp ok gibi gitme özelliği yok. Takım paslarla, oyunu tutarak oynamak istiyor. Bu takımın hızlanması için oyuncunun hızlı olmamı lazım! Bu oyuncular Fenerbahçe'de yok. Fenerbahçe'nin çalım atan iki oyuncusu bek.. Forvetler çalım atmaz, orta saha çalım atmaz. Bir tek iki bek çalım atıyor. Gökhan ve Caner.. İsmail Kartal'ın artık farklı planlar yapması lazım. Belki 4-4-2 ye dönebilir. Çünkü ezberlenen bir takım hüviyetine dönüyor Fenerbahçe..Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal..
Gökhan ve Caner de biraz durunca Fenerbahçe de duruyor. Selçuk'la 1-0'ı koruyayım diye düşünmek yarın problem yaratabilir. Fenerbahçe 4-3-3 oynamak istiyor ama rakipler kapandığı zaman bu sistemi bir türlü oturtamıyor. Emenike ve Kuyt'ın bin anda önce form tutması lazım.
MEİRELES: Gol ortalaması çok düşük. Hücuma destek vermeli.
GÖKHAN: Geçmişteki gibi sürpriz koşular yapmıyor.
SOW: Çok içe oynuyor, kenarlara açılmıyor
CANER: Takımda Gökhan'la birlikte çalım atan tek isim. İSMAİL
KARTAL: Farklı planlar yapmalı.
AHMET ÇAKAR: BU MAÇ ÖLÇÜ DEĞİL
Dün geceki Balıkesir maçı F.Bahçe için çok kritikti. Takım son iki haftada önemli puanlar kaybetmiş, puan kaybına tahammülü yoktu. F.Bahçe şanslıydı çünkü rakip Süper Lig'in en zayıfıydı. Bunu net iddia ediyorum; Balıkesir'in şu anki seviyesi Süper Lig değil. Şanssız tarafı ise her geçen dakika ağırlaşan, kayganlaşan ve öbek öbek hale gelen zemindi.
Maç boyunda F.Bahçe dağınık göründü ama tüm bunlara rağmen oyunun ve topun mutlak sahibi oldular. Fazla pozisyonları var mı diye bakıyoruz ama yok. Oyunun başlarında Sow'un bir pozisyonu var hepsi bu... Dağınıklık aslında organizasyonda. Kanat bekleri önlerindeki oyuncularla fazla iç içe oynadılar. Emre olsun, Meireles olsun fazla hücuma destek veremediler. Mehmet Topal ise zaten böyle bir rolü pek üstlenmiyor. Böyle olunca da oyun sıkıştı kaldı.Sıkışan oyunu kim çözdü biliyor musunuz, çok garip gelecek ama Meireles'in yaptığı ortayı tutup içeri yumruklayan kaleci Emrullah. Ha bu pozisyon gol almasa F.Bahçe puan kaybeder miydi, pek sanmıyorum. Çünkü bundan sonra Balıkesir'in ligin önemli takımlarından pek puan alabileceğini hiç düşünmüyorum. İkinci yarı yine aynı tablo ile oynanırken F.Bahçe bir türlü ikinci golü bulamadı. İkinci golü bulamadığınızda rakip sizden ne kadar zayıf olursa olsun sahada tedirginlik yaşıyorsunuz. Tıpkı son 15 dakikada F.Bahçe'nin yaşadığı gibi...
Sonuçta F.Bahçe için kazanılması gereken bir maçtı ve kazandılar. Ama F.Bahçe düşüşte veya bazı oyuncular eski formlarında değil diyebilmek dün geceki maça bakınca mümkün değil. Dün geceki maç, hiçbir şey için ölçü olamayacak tipte bir maçtı.
Balıkesir çok sempatik bir takım. Şehir de tam bir futbol şehri ama bu sene şansları yok denecek kadar az. Bu da bizi çok üzüyor.
Son haftalarda hakemler çok konuşuluyordu. Halis Özkahya genelde iyi ama bir pozisyon var kendisini eleştireceğim. 70'li dakikalarda Webo'nun Kulusic'in kasıklarına bir tekmesi var. Tabii ki bu kasti bir tekme değil. Ama karar en az bir sarı kart olmalıydı. Oyunun son dakikalarında da Webo kartı gördüğünde kırmızı kartı alacaktı ama almadı.
ERMAN TOROĞLU: SİRKE-ÇAY KARIŞIMI
Balıkesir-Fenerbahçe maçını da gördükten sonra aklıma şu geliyor; Bundan sonra eğer Fenerbahçe maçları yorumu verilirse ne yapabilirim?.. Sebebi, hep aynı şeyleri yazıyorum. Aslında ben yazmıyorum! Fenerbahçe takımında futbol oynayanlar yazdırıyorlar. Şöyle birşey yapılabilir; biraz daha geniş kapsamlı hafif edebiyat parçalayarak maç yazısı yazacaksın, Fenerbahçe'nin oynadığı karşı takımdan bahsetmeyeceksin. Böyle bir yazı takriben bana ayrılan yeri doldurur. Biraz isimleri değiştireceksin ve bu yazılarla sonunda başarılı da olunur. Sebebi de bu Fenerbahçe kadrosunun bu teknik adamın artık değiştirebileceği, yapabileceği birşey yok! Galatasaray'ın hocası Prandelli, başladığından gidene kadar aynıydı. Trabzonspor'un giden teknik adamı Halilhodziç de aynı görüntüyü verdi. Sezon başında Fenerbahçe'de göreve gelen İsmail Kartal da.. Balıkesirspor'u yenmeyeni dövüyorlar. Eğer dün Fenerbahçeli futbolcular, "Biz Balıkesirspor'u yendik" diye kendilerini başarılı görüyorlarsa, Bravo onlara (!) Bu Balıkesirspor böyle giderse ligden düşmesi kesin! Ama malesef Fenerbahçe'den bu kadar.
Onlar Fenerbahçe formasını giydikleri için puan cetvelinde yukarıda geziyorlar yoksa oynadıkları futbolun karşılığı değil. Zaten oralarda gezen diğer takımlar da Fenerbahçe'den çok farklı değiller. Az biraz Beşiktaş hariç. Trabzonspor da oraları yakalayacak herhalde. Yakaladığı zaman ne yapar? Onu da o zaman yazarız.
Dün gece Fenerbahçe'nin şöyle ver-kaçlarla kenarlardan ortalarla yaptığı pozisyonlar var mı? Kaçırdığı goller var mı? Yok! Peki nasıl gol attı? Kaleci kendi kalesine (!) Şimdi diyeceksiniz ki Meireles inanılmaz güzel bir orta yaptı, bu dayanılmaz ve muhteşem ortayı kaleci uçarak çeldi ama orta o kadar muazzamdı ki çelemedi ve gitti gol oldu.
Bu durumda hakem golü kime yazacak, bilmiyorum. Meireles'e yazarsa Meireles'in şunu demesi lazım; "Hocam be ne olur bu golü bana yazma, bu kadarı da fazla!" der herhalde.
Hadi biz Fenerbahçeli değiliz. Eğer Fenerli olanlar bu takımdan memnunlarsa söylenecek birşey yok. Onlara hayırlı olsun. Fener keyif vermiyor, heyecan hiç vermiyor. Böyle oynadığı müddetçe her maçta seyirci azalacaktır.
Ama malesef Türkiye'de futbol bu kadar. Bu maçtan evvel İngiltere'den Chelsea- Newcastle maçı seyrettim. Birisi "Kaymaklı ekmek kadayıfı" diğeri de "sirke, çay" karışımı tatsız tutsuz birşey!
Ondan sonra da Brezilya Milli Takımı gelince 50 bin kişi kişi stadı dolduruyor. Tabii doldurur. Çünkü o, 50 bin kişi aptal değil, hakiki futbol seyircisi.