GÜRCAN BİLGİÇ: Hesap dönemi
Fenerbahçe kendi klasiğini sergiledi. Bir an önce topu kapıp, hızlıca rakip kaleye koşmaktan başka planı yoktu. Sezon başından beri alternatifli bir set de yapmadıkları için, rakipleri göbeği kalabalık tutarak karşıladılar.
Bu yüzden "pozisyon vermedik" diye maçı yorumlayan Peraira, neden pozisyona giremediklerini analiz etmedi. Sanıyor ki, yetenekli ön tarafı zaten ona maçları kazandıracak. Gol yememeyi daha çok önemsedi.
Elbette kaliteli oyuncuların, özellikle "duran toplarda" farklılık yaratacağı belli. Bir çok karşılaşmada da bu özellikler ile puanlar toplandı. Oyun kalitesi sınırlı olsa da, oyuncu yeteneklerinin ön plana çıkmasıyla iddia korundu.
Bunları yeni yazmıyoruz; neredeyse sezon başından beri bu fikri, değişik cümleler kurarak tekrarlamak zorunda kaldık. Ama mutluydu bazıları... Hatta takımın iyi defans yapması ile gururlananlar bile vardı. Bu arkadaşları kısaca; "tabelacılar" olarak niteliyoruz. Eğer orada "galip" yazmazsa, bu eleştirilerin çok daha fazlası da onlara ait olacak.
Peraira'nın karar çapını, 62'de Ozan ve Alper'i kenara alıp, Nani- Fernandao hamlesi ile gördük. Çok hücumcu, çok gol anlayışı. "Soksana bir forvet kardeşim" diye birisi bağırdıysa arkasından, bilemeyiz tabii.
Orta sahanız kadar iyi takımsınız. Rakip ceza alanına top taşıyamazsanız, isterseniz beş santrafor sokun oyuna. Forvetinizin pozisyona girmesi için pas alması lazım. Bunu orta sahanız yapar.
Mustafa Reşit Akçay'ın rakibi de oyunu da, oyuncularını da maça mükemmel hazırladığının da altını çizmemiz, böylesine yüksek konsantrasyon ile yaptırdığı mücadeleyi de takdir etmemiz gerekiyor.
Fenerbahçeliler, şimdi gözlerini Beşiktaş'ın maçına dikecekler. Eğer galibiyet haberi gelirse, yeni bir hesaplaşma dönemine girerler.
RIDVAN DİLMEN: 4-4-2 oyna! Ayıp mı!
Maç başlamadan önce Osmanlıspor takımının tehlikeli bir rakip olduğunu herkes biliyordu. Ligin ilk yarısında oynanan maçı, Fenerbahçe 1-0 kazanmıştı. Osmanlıspor, deplasmanda 23 puan toplamış, Fenerbahçe ise 24... Orada berabere kalsalar Osmanlıspor 1 puan önde olacaktı. Ürkütücü bir mücadele olacağı belliydi. Vitor Pereira da maç öncesi tedbirli başlayacağını söyledi oyuna... Git-gelli bir futbol istemediğini belirtti... Ama Fenerbahçe'nin oyuna başladığı takım ile bitirdiği takım siyah ile beyaz kadar farklı..
Fenerbahçe dörtlü savunmanın önünde, üçlü orta saha ile oynuyor. Artı yetmiyor Pereira sağ tarafa da Alper'i koyuyor. O da orta saha... Dört tane orta saha oyuncusu ile oynamak zordur. Hele bir de topla çıkan defans oyuncun yoksa, mesela Pique gibi. Osmanlıspor, buna karşılık üçlü orta saha ile oynadı. Önde de iki ucun yanı sıra bir tane de sırtı dönük oynayabilen Webo ile çıktı sahaya. Ama Mustafa hoca burada hata yaptı. Çünkü o da Fenerbahçe'yi böyle beklemiyordu kadro olarak. İki antrenörün hesapları da tutmadı. İkisi de önce gol yemeyelim, son gol atalım diye çıkmış maça... Fenerbahçe, iki puanlı sistemde bu taktik anlayış ile şampiyon olabilir ama artık üç puan var. Fenerbahçe, oyunun son bölümünde Pereia'nın maçtan önce söylediği gittili-geldili oyuna döndü. Maç 20 dakika daha olsa 2-2 biterdi. Fenerbahçe, 3-4 tane pozisyon buldu. Osmanlıspor'un da son dakikada boş kaleye atamadığı top vardı.
Peki, Fenerbahçe madem üç puan geriye düşecek beraberlikle. Riske gir o zaman... Fenerbahçe'de Van Persie neden forvet arkası oynar. 4-4-2 oyna, ayıp mı bu! Caner'i koyarsın sola, sol ayaklı sağ bek Muhammed'in karşısına...
Enteresandır o zaafı çözmedi, çözemedi Pereira. Ama bana göre böyle bir yeteneği de yok... Risk alırsın, çift santrfor devam edersin. Ama Van Persie'yi forvetin arkasında oynatmak sana bir şey katmaz. Pereira, bugün muhtemelen 6 puan geriye düşme ihtimalini düşündüğü için bu dizilişe döndü. Ama bari 4-4-2'ye dön 62. dakikada...
Fenerbahçe'nin maça başladığı 11'in anahtarı yok. Çalım atacak, orta yapacak bir Volkan Şen var. Buna bağlı Fenerbahçe.
Taraftar takımı neden ıslıkladı? Fenerbahçe kazandığı maçların bile yarısından çoğunu tek farkla kazanmış, oyunun sonunu zor getiren bir takım görünümünde. Bu yüzden 0-0 şaşırtmasın kimseyi. Ya defansif ya ofsansif oynuyorsun ama bunun ortasını da elindeki mevcut kadrodan yaratabilirsin. Ama 0-0'dan sonra 0-2'den 2-2'yi kovalayan bir antrenör moduna geçti Pereira. Zaten sezon başından beri 35-40 maç var geride kalan ama Pereira, ne 4-3-3'ü ne de 4-2-3-1'i doğru oynatamadı.
MÜCADELE YETMEZ!..
Beşiktaş, iyi top oynuyor. Ama Fenerbahçe için "İyi oynuyor" diyemezsiniz. "Mücadele ediyor' dersiniz ama bu şampiyonluk getirmez. İyi top oynamak şampiyon yapar. Barcelona, Bayern gibi... Basit bir soru; Galatasaray iyi top oynuyor mu? Hayır. Fenerbahçe? Hayır. En iyi topu kim oynuyor? Beşiktaş. İyi top oynayan takımlar hak ederek şampiyon olur. Geriye dönüp bakarsak iyi oynayan takım 3 puan önde. Deplasmanda da Beşiktaş 5 puan önde. Neden mi? İşte iyi top oynadığından. Şimdi iddia ediyorum Beşiktaş'ta, Kasımpaşa maçının motivasyonu daha farklı olacaktır. Ve yine iddia ediyorum Beşiktaşlılar bu maçın son 10 dakikasını izlememiştir heyecandan. Fenerbahçe kazansaydı üzerlerine yük binecekti ama şimdi olumlu motive olacaktır.
HEP RAKİBİ KONUŞMUŞ
Bence Pereira tamamen kendi takımından çok rakibi konuşmuş, onlarla ilgilenmiş hazırlanırken. Maçtan önce röportajını izledim; hiç Fenerbahçe'den bahsetmedi, hep rakibe nasıl önlem alacağından bahsetti. Zaten bu yüzten savunması daha iyi olan Hasan Ali'yi oynattı. Böylece deplasmanda çok iyi oynayan bir takıma karşı tek pozisyon verdi ama kendisi de pozisyona giremedi. Maç boyu bir türlü kadro dengesini bulamadı Pereira ve sonunda şuursuzlaştı. Sezon başındaki görünümüne girdi. İlk 11 ile son kadro arasında uçurum vardı.
ERMAN TOROĞLU: Ortada yumak var çöz çözebilirsen!
Ticarette bir olay vardır. Eğer işler iyi gidiyorsa, dükkan para kazanıyorsa, çalışanlardan da memnunsan işten çıkarma olmaz. Aynı kadro ile çalışmaya devam edersin. Yahu kardeşim senin elinde bir kadro var, bu kadroda bazı yerlerde 1-2 isim fazla olabilir. Ama bazı yerlerde yok işte! Mesela sende bir tane Diego var. Sen orta sahayı Mehmet Topal, Ozan Tufan, Josef de Souza ile kurarsan, araya da Alper'i sokarsan böyle olur. Bu dört futbolcudan oyun kurmasını, iyi top yapmasını bekliyorsun. Yani şapkadan kuş çıkaracaksın ama bırak kuşu civciv bilye çıkaramıyorsun. Sonra dönüyor, ikinci yarıda doğruyu buluyorsun. Niye? Çünkü ilk yarıda fiyasko futbol oynuyorsun. Çünkü Osmanlıspor tamamen oyuna hakim.
İkinci yarı başlarken değişiklikleri yapıyorsun, bu sefer Fenerbahçe oyuna hakim. Ve bu bölümde 4-5 tane net gol pozisyonu yakalıyorsun ama kaçırıyorsun. Hiç olmazsa yakalıyorsun! İlk yarıda bunları da bulamadın. Yani göstere göstere 45 dakikayı boşa harcıyorsun. Sonra yanlıştan dönüyorsun, bu sefer de yakaladıklarını kaçırıyorsun. Sonra yöneticin çıkıyor, sen çıkıyorsun hakeme sallıyorsun. Milleti aptal, kendinizi akıllı sanıyorsunuz. Hakem Ali Palabıyık dün maçı ortadan idare etti gibi olsa da en az 3-4 pozisyonda takdir haklarını Fenerbahçe lehine kullandı. Ve buralardan da Fenerbahçe frikikler, tek vuruşlar kazandı.
Fenerbahçe, dün gece özellikle çizgilere inemedi. Ne taç çizgisine ne de aut çizgisine gidebildiler. Yani alanı geniş kullanamadılar. Böyle olmayınca ne oldu, ortada bir yumak sıkıştı. Çöz çözebilirsen! Böyle olduğu halde Fenerbahçe yine pozisyon buldu ama kaçırdı. Peki Osmanlısporlu Rusescu, Volkan'ın çeldiği topta sol ayağıyla biraz sakin vursa ne olacaktı, 1 puan da elden gidecekti. Fenerbahçe'nin stadı 52 bin kişilik, yarısı dolu yarısı boş... Bu neyi gösteriyor? Seyirci de bu takımdan fazla ümitli değil. Daha doğrusu takımının oyundan memnun değil. Bu 2 puan kaybı büyük dezavantaj olacak. Zaten oynanmamış 1 maçın var, onun da ne olacağı belli değil. Bir de evinde, mutlak kazanman gereken yerde puan kaybedersen, psikolojik olarak kaybedersin.
NOT: Bu TFF'ye bir çift lafım var. Akşam yatıyorlar, ya rüya görüyorlar ya da birileri bir şeyler fısıldıyor. Bir bakıyorsunuz sabah maçın günü, saati değişmiş. Bu nasıl federasyon, bu nasıl bir teşkilat! Yayıncılar zaten kendi sorunlarını aşmaya uğraşıyor, bir de para bulup futbola yardım etmek istiyor. TFF yönetimi de babasının çiftliği gibi bu federasyonu idare etmeye çalışıyor. Bakınız, bu federasyon futbolu yönetemiyor. Bakıyorsunuz, Kulüpler Birliği federasyona göre daha akıllı işler yapıyor, daha akılcı açıklamalarda bulunuyor, doğruları söylüyor. Demek ki bu federasyonun yerine, Kulüpler Birliği daha çok yakışıyor.
AHMET ÇAKAR: Korkak Pereira
Bir takım düşünün ki en önemli atak oyuncularından biri Portekiz Milli Takımı'nda oynamış olsun, üstelik üç gün önce milli formayla gol atmış olsun ve üstelik bu oyuncuyu dünya yıldızı kariyerinde olmuş olsun ama siz o oyuncuyu ilk 11'de oynatmayın... Vitor Pereira olarak Nani'yi ilk 11'e koymazsan, oyunculara istemezsen de o mesajı verirsin; herhalde Osmanlıspor'u hocamız çok iyi analiz etti, çok büyük takım, bizim göremediğimizi görüyor ve bundan dolayı defansif bir kadroyla maça başlıyoruz.
Tamamen şunu kabul ediyorum. Osmanlıspor, ligin en iyi kontratak oynayan takımı. Çok çabuk atağa kalkıyorlar, rüzgar gibi oynuyorlar ve çok gol atıyorlar... Ama asla bir Barcelona, Real Madrid değiller... Maça böyle başlayınca da Fenerbahçe üretken olmakta zorlandı, rakibi de ciddi tedbirler aldığı için pozisyon da vermedi. Duran toplardan yine de birkaç pozisyon bulmalarına rağmen aslında maçın en net pozisyonu Osmanlısporlu Rucescu'nun son dakikada vurduğu toptu... Heyecanlanıp, sert vurmasa belki de Osmanlıspor dün gece sahadan galip ayrılacaktı... Ama Pereira dedi ki; asla hücum ve defans arasındaki balansı sağlayamıyor.
İkinci yarı da da özellikle duran toplarda Fenerbahçe pozisyon bulan takım oldu. Kjaer'in vuruşu gol olsa ya da kaleci Ahmet'in Van Persie'nin üzerine bıraktığı topa Persie vursa belki de biz bugün başka şeyler konuşuyor olacaktık. Ligin bitimine sayılı haftalar kaldı. Fenerbahçe dün geceki kayba çok yanacak. Ama herhalde dün geceki kaybın baş sorumlusunun da Pereira olduğu çok açık.
Hakem Ali Palabıyık için çok karışık duygular içerisindeyim. İyi niyetli, cesur, vücut dilini çok iyi kullanan bir hakem. Ama bazen maç içinde tecrübesizlikten kaynaklanan tuhaf hatalar yapıyor... Mesela Kjaer'e çaldığı endirek serbest vuruş gibi... Maçın tek tartışmalı pozisyonu bence Webo'nun, Volkan Şen'e ceza alanı içinde yaptığı hareketti. Ve bence net penaltıydı...
EMRE BOL: Kimin hocasısın?
Osmanlıspor gibi ligin en az pas yaparak golü bulan bir kontra takımına karşı dikkatli ve disiplinli bir oyun sistemiyle oynamak Pereira'nın rakipten korktuğunun göstergesiydi.
Özellikle ilk yarıda iki takım adına gol pozisyonu yok denecek kadar azdı.
Savunma anlamında son derece dikkatli oynayan Fenerbahçe iş hücuma geldiğinde bir o kadar anlaşılmaz! Rakip ceza sahasına bu kadar yakın oynayıp kaleye şut dahi çekemeden maçı bitirmenin mazereti olamaz. Kreatif oyuncu denilen Diego'nun yokluğu muydu sıkıntı?
Kesinlikle hayır!
Neredeyse ligin sonuna geldik ama Pereira golü bulacak sistemi bir türlü oturtamadı. Osmanlıspor'dan çok korkmuş olacak ki takımının en önemli hücum gücü olan kanat beklerini dahi fazla çıkmaması için uyarmış! "Kanat bekleri fazla çıkmasın, kanat oyuncuları savunmaya da yardım etsin" dersen üzerine bir de Ozan- De Souza- Mehmet Topal orta sahasıyla sadece durdurmayı hedeflersen gol pozisyonuna biraz zor girersin.
Fenerbahçe ağır geliyor
Osmanlıspor iyi bir takım, bunu kabul ediyorum. Ama fazlaca abartmanın da anlamı yok. Maçın sonlarına doğru riskler aldı Pereira… Yahu bu riski maçın başında al, gol yesen dahi çevirecek zamanın olsun. Son dakikalarda alınan risklerle Fenerbahçe gol atabilir ama yiyebilirdi de… 75-90 arası yapılan "panik ataklar" galibiyeti getiren golü bulmaya yetmedi.
F.Bahçeli futbolcuların bir an önce golü bulma isteği aceleci davranmalarına neden oluyor. Pereira bu savunma ağırlıklı oyun sistemiyle ancak "düşmemeye oynayan" bir takımın hocalığını yapabilir.
Şampiyonluğa oynayan Fener ona ağır geliyor.
Puan kaybının önemi önümüzdeki günlerde anlaşılacak.
DR. GÜRKAN KUBİLAY: Korkma Pereira
İlk yarı bittiğinde ne F.Bahçe'nin, ne de Osmanlıspor'un kaleyi tutan şutu yoktu. Aslında ilk yarıda ne olmadığının fotoğrafı idi bu istatistik.
İki takım da rakibe ilk topu aldırmamak için basarak oynayınca, maçta en çok neyin olacağı ortaya çıktı: Pas hatası. Nitekim F.Bahçe hücum 3'lüsü nerede ise birbirini hiç bulamadı. Orta alanın ortası adamları ise son 8 maçtır atan rakipten korkup, zaten "attıran" değil, "tutturan'' adamlardan olunca, Souza da çok kötü oynayınca, F.Bahçe rakip kaleye ancak 2 defa kenardan Alper ve Volkan ile geldi ama golü bulamadı. İki kenar beki ise, Osmanlı'nın hızlı kenar adamlarından korkup fazla öne çıkmayınca takım ilerde kalabalıklaşamadı bile. İş duran toplara ve şutlara kalmıştı. Zaten ilk yarının taraftarı heyecanlandıran 3 pozisyonu da serbest vuruşlar ve kornerden geliyordu.
Musa ve Mehmet gibi iki sağlamcı ile orta alanı kaptırmama niyetinde olan Osmanlı'da da Aminu ve N'Diaye driplingle iş yapmak istedi ama kötü gününde olan Webo ile anlaşamayınca Volkan'a piknik yaptırdılar ilk yarı.
İlk 45 dakika F.Bahçe için en çok pas hatası yaptığı, en cansız oynadığı, en az heyecan hissettiği birkaç maçtan biri idi.
İkinci yarının başında Souza yerine Diego hamlesi geldi. İki bek hücuma çıkmaya başladı, F.Bahçe baskı kurdu. 10 dakika sürdü bu baskı ama 55 sonrası Diego'nun şutlarının dışında gol girişimi olmadı. O şutlardan zayıf olan 3.'sünde RvP'nin kaçırdığı ise inanılmazdı.
62'de Nani-Fernadao girdi, Alper ve Ozan çıktı. Delarge ise Laval'ın yerine girdi. Orta sahada zayıflama riskini aldı Pereira. 3 defansif orta sahadan 1'e düştü takım. Bu değişiklikler Osmanlı'yı baskı altına aldı. Rusescu-Webo müdahalesi geldi. 72'de duran toptan Kjaer, 76'da Gökhan ortasında RvP kaçırdı. Rusescu'nun kaçırdığı ise inanılmazdı.
Sonuç; Pereira'nın "gol yemeyim" diye korkarak çıkardığı ve ilk yarıyı çöpe atan kadro yapısı, 2. yarıdaki değişikliklere rağmen sonuç getirmedi ve şampiyonluk şansı ciddi riske girdi.
HAKKI YALÇIN: Liderlik aleyhtarı berbat bir gösteri
Dün gece garip bir depresyon hali Fenerbahçe'yi yoldan çıkardı.
Sarı lacivertli takım liderlik tekerine çomak sokmanın oyunundaydı.
Soruyorum. "Beni yenmene izin vermeyeceğim" diyen takım duygusu mu öne çıkmalı? "Bu maçı mutlaka kazanmalıyım?" tutkusu mu?
Pereira, büyük olan takımın kim olduğunu unuttu. Ve korkak başlamanın bedelini, liderlik aleyhtarı bir gösteriye dönüştürdü.
Fenerbahçe maçın son dakikalarına kadar sistemini kendi gücü üzerine değil, rakibin kontra anlayışına göre kurdu ve içine kapanmanın bedelini ödedi.
Yumurta kapıya dayanınca saldırmaya soyunmak panikten başka şey getirmez..
***
Maçın tümünde dirayetli bir Osmanlı vardı. Fenerbahçe'nin gizemini çözmek için sert müdahaleler ve orta alanı kontrol altına almak taktiği maçın iki yarısında da geçerli bir çözüm oldu.
Her ne kadar oyun Osmanlı yarı alanında oynanmış görünse de, Fenerbahçe'de aksayan çok şey vardı.
Savunma oyuna katılmadı, kanatlar sezonun en etkisiz gecesindeydi. .
Ozan Tufan'ın sahada kaldığı 60 dakika içinde hatırda kalan tek pozisyonu yok.
Diğerlerinin yardım çağrılarında isimleri geçmedi.
***
İkinci yarıda yanlışlarından bir nebze olsun tahliye olan Fenerbahçe'nin rakip kale önü manzaralarında en çok tepkiyi çeken adam Van Persie'ydi.
Pozisyon hurdalığındaki sükseli siluet.
Harcadıkları bir yana, dirençsiz hali öbür yana.
Osmanlıspor'un gösterdiği direnci parantez içine alıp, Fenerbahçe'nin kaçak yolcularının neden bu halde olduklarının hesabını sorumlulara bırakalım.
***
Ligin bitimine çok var ama.
Dün geceki sonuç geleceğe borçlanmaktır.
Ve hatta biraz da biz abartalım.
Liderlik zarfının içinde bir intihar mektubudur.
İLKER YAĞCIOĞLU: Ağır yaralı!
Osmanlıspor, Konyaspor ve Galatasaray maçlarından 9 puan çıkarması halinde Fenerbahçe'nin şampiyon olacağını söylemiştim. Bunu söylerken ki düşüncem de bu üç maçta Fenerbahçe'nin çok zorlanabileceği ve puan kaybedebileceği yönündeydi. Öyle de oldu. Daha ilk maçta Fenerbahçe şampiyonluk yarışında umutlarını azaltacak çok önemli 2 puan kaybetti. Maçın zor geçeceği belliydi. Osmanlıspor maçın başından sonuna kadar takım savunmasına büyük önem verip oyun disiplininden hiç kopmadı. Maç boyunca yaptıkları faullerle Fenerbahçe takımının tempoyu artırmasına izin vermediler. Ve istedikleri puanı aldılar. Böyle bir rakibe karşı Fenerbahçe yapması gerekenleri bir türlü sahada gerçekleştiremedi. İki beki Gökhan ve Hasan Ali hücuma bir türlü yeterli desteği veremediler. Kanatlarda önde oynayan Alper ve Volkan sonrasında ise Nani bire birde adam eksiltip rakibin dengesini bir türlü bozamadılar. Ve F.Bahçe pozisyon üretmekte çok zorlandı. Bu durumda da iş sadece duran toplara kaldı. Maç boyunca duran toplardan bir iki pozisyon yakasalar da bir türlü gol vuruşunu yapmayı Fenerbahçeli oyuncular beceremedi.
NE ZAMAN SAHNE ALACAK
Van Persie'ye değinmek gerekirse sezon başından beri eski günlerine dönmesini beklediğimiz Van Persie bırakın eski günlerine dönmeyi bomboş kaleye topu ıskalayarak takımının puan kaybetmesinde önemli rol oynadı. Van Persie, Nani gibi isimler takımın zorlandığı anlarda sahne almayacaklarsa ne zaman alacaklar. Bu da ayrı bir tartışma konusu. Dün geceki puan kaybıyla F.Bahçe çok büyük bir yara aldı.
MAÇIN EN iYiSi OSMANLI SAVUNMASI
Maç boyunca açık vermediler. İyiydiler.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ VAN PERSIE
Çok etkisiz kaldı. Kaçırdığı gol inanılmazdı.