RIDVAN DİLMEN
BEN GELDİM FANTEZİSİ YAPTI!
Igor Tudor, Karabük'ün başındayken, Beşiktaş'ı yendiği maçtan sonra "Üçlü başladık, sonra dörtlüye döndük" dedi ve sürekli sistem değiştirdiğini söyledi. Ama burası Galatasaray... Kweuke'siz Çaykur Rizespor, ligin en zayıf takımlarından biri.. Galatasaray klasik Podolski golüyle öne geçti. İkinci yarıda Hikmet Karaman devreye girdi ve doğru tercihleriyle oyunu lehine döndürdü.. Tudor'un oyun içinde futbol karakterini görebiliyorum. Üst düzey takımda oynayan oyuncu zaman zaman üçlü oynar, beşli oynar, dörtlü oynar ama herkesin bir mevkisi vardır. Galatasaray, 60. dakikaya kadar oyuna hükmediyor, rakibi yoruyor derken, teknik direktör Tudor bir fantezi yaptı. Josue'yi çıkarıp, Tolga'yı oyuna aldı. Bu değişikliğin bir mantığı ve sebebi olmalı. Baskı da yemiyorsun ve en iyi yaptığın iş olan pas oyununu oynuyorsun.
Gol attıran oyuncuyu ve topu taşıyan oyuncuyu çıkardın. Bana göre Galatasaray'ın ayarında bir oyuncu değil ama ona rağmen De Jong, Selçuk ve Tolga ile kaleye gidemezsin. Arena'da herkes antrenörlük yapar... Önemli olan deplasmanda ne yaptığınız. Bir hoca hakkında asla bir maça göre yorum yapmam ama gördüğüm kadarıyla Rize'ye, Bruma ve Hakan'ı götürmemekte ben geldim fantezisi yaptı. Yedek takımda oynayan Bruma tavır yapmış olabilir. Ne var bunda! Sen Real Madrid'den gelmiyorsun... Geldiğin zaman ses getirmek için Bruma ve Hakan'ı yemekle olmaz. Böyle sihirbazlık da olmaz... G.Saray'ın en iyi oyuncusu Bruma... 23 maç oynamış 7 gol atmış... Sen onu idare etmezsen beni mi idare edeceksin. Chedjou kararında saygı duyabilirim ama hem maç öncesindeki çılgınlıkları hem de maç içindeki çılgınlıkları kabul edilebilir değil.
Dünkü maçta yaptığı değişikliklerin tamamı savunmaya yönelik.. Bir tek golü yedikten sonra Sinan'ı aldı oyuna... Büyük takımın teknik direktörü farklı bir şeydir. Yarın öbür gün bizim suratımı da vurabilir ama Galatasaray sihirbazlık yapma yeri değildir. Skoru koruman için bir sebep de yok.. Kaleciyle birlikte 8 savunmacıyla oyuna başlıyorsun. Sadece üç tane hücumcu var, yetmedi bir tane daha stoper alıyorsun... Bir de Semih'ten sol bek yapıyorsun... En azından Semih'in sağ bekte, Sabri'nin de sol bekte daha iyi oynayacağını bilmen lazım. Savunmak sadece çok fazla defansif futbolcuyu oynatmak değildir. Haftaya fiziksel bir maç olacak. Bu takım nasıl kaldıracak derbiyi? Tudor da bu ligi biliyor diye alındı. Bir de problem sadece saha içinde değil ki... Bu arada G.Saray yönetimi 1.5 yılda beş antrenörle çalıştı. Koskoca Galatasaray'da beş antrenör olur mu? Gelen her hoca bir başka maceraya atılıyor.
ERMAN TOROĞLU
ŞAMPİYONLUK ŞANSI ARTIK YOK
Galatasaray şampiyon olacakmış! Onu geçin. Olma şansı sıfır. Futbolda bu kadar iddialı konuşulmaz kabul ediyorum ama bu cümleyi söylerken neye dayanarak söylüyorum? Dün geceki sonuca göre değil. Galatasaray'ın sahadaki mücadelesini ve fizik gücünü gördükten sonra bu kanaate varıyorum. Bu saatten sonra bu takımın kondisyon olarak yükleme yapacak hali yok. Hani elbisede prova yaparsınız ya ceketi pantolonu düzeltirsiniz. Belki öyle ilk 3'e girersiniz.
Yeni teknik direktörle eskisinin arasındaki farkı şöyle gördüm. Eski teknik direktörle futbolcular ayaklarının ucuyla burnuyla oynuyorlardı. Hani yere düşersek bacaktan kılımız döner falan diyorlardı. Şimdi biraz mücadeleye başlamışlar. O da ne kadar? 60 dakika. Sonrasında güçleri yetmedi. Çünkü bu işler 1 haftada olacak işler değil. Teknik direktör Tudor açısından da şunu söyleyebilirim. Yeni geldiğin bir takımda ikinci, üçüncü idmanda futbolcuyla mücadele etmeyeceksin. Bruma'da olduğu gibi. Haa şu olabilir. Yönetim sana der ki "Kardeşim bak. Bu oyuncular teknik adamlarla oynuyorlar. Bunlarla biz mücadele edemedik. Teknik adam da bunlara pembe baktı. Seni öyle bir işe getirdik ki eskiden Türkiye'de öğretmenlere söylendiği gibi, eti senin kemiği benim" mi dedi acaba Galatasaray yönetimi? Onu bilemeyiz. Tudor'un işi zor. Çünkü burası Karabük değil. Tudor'un ne yapacağını görmemiz için 5 hafta yeter. Ama 5 hafta sonra Galatasaray için çok şey geç olmuş olabilir. O da ayrı bir olay. Buradaki tek olay Galatasaray yönetimidir. İşi çok başından görüp pansuman yapmadan ameliyat yapıp hastayı sağlığa kavuşturabilirlerdi. Ama onlar hep pansuman yaptılar, bugünlere gelindi. Şimdi ameliyat yaparsanız ne kadar başarılı olur. Hasta ne kadar kurtulur, tartışılır. Bu maç için fazla da söylenecek ve yazılacak bir şey yok maalesef. İşte bu kadar. Rize de bu kadar Galatasaray da bu kadar. Sonuç da bu kadar. Ne demişler: Ne kadar ekmek o kadar köfte.
KALİTESİZ MAÇ
Çaykur Rizespor bildiğimiz gibi onlar da kendi yağlarında kavruluyorlar. Kaliteli bir maç oldu mu? Hayır. Maçı seyrederken heyecanlandık mı? Hayır. Zevk aldık mı? Hayır. Beraberlik bence iki tarafa da yaramadı. Ama iki tarafın da oyununa baktığımızda hangisi kazanırsa diğerine yazık olurdu? O kadar basit.
LEVENT TÜZEMEN
GEREKSİZ FANTEZİ
Rodrigues maalesef Bruma'nın kopyası bile olamadı. Öfkeyle alınan kararlar zarar getirirmiş. Tudor'un, Bruma'yı Rize'ye getirmemesinin bedeli ağır oldu. İkinci yarı oyun Bruma'nın kalitesine ve becerisine göre şekillenmişti. Rodrigues boş alan bulmasına rağmen etkisiz kaldı. Rodrigues'in yakaladığı gol pozisyonlarını Bruma yakalasa, ayak içi vuruş becerisiyle kesin gol yapardı.
Galatasaray'a Igor Tudor'un elinin değdiğini ilk yarıda gördük. Galatasaraylı oyuncular ilk 45'te müthiş koşarken hem oyuna ve topa hakim oldular hem de önde yaptıkları presle Rizespor'u hiç çıkarmadılar. Pas alışverişi düzgün ve etkiliydi. Koşu kalitesinin yüksekliği sayesinde Galatasaray oyunu Rize kalesine yıktı. Futbolda 1-0 her zaman riskli skordur. Rize ikinci yarıya ön baskıyla başlayınca G.Saray zorlandı. Rize savunmasının önünde Podolski duvar olamayınca toplar G.Saray kalesine çabuk geldi. Rodrigues-Yasin ikilisi de kolay top kaptırınca Rizespor kanatlardan Özgür Çek ve Ahmet İlhan ikilisiyle etkili bindirmeler yaptı. G.Saray rakibine ilk 45'te tek pozisyon bile vermedi ama ikinci yarıda baskı yemesine rağmen Rodrigues, Yasin, Tolga Ciğerci ve Podolski ile gol olacak pozisyonları harcadı..
Tudor'un oyundan düşen Josue'yi çıkarıp orta alanı güçlendirmek için Tolga'yı alması mantıklıydı. Ancak Chedjou ile birlikte G.Saray'ın iyilerinden Linnes'in çıkması ve Semih'in sol beke geçmesi yanlış bir fanteziydi.. Eğer Ahmet Çalık girdiğinde Semih sol beke geçtiğinde Yasin'den daha fazla bindirme yapan Linnes öne itilseydi doğru olurdu. Çünkü Yasin, maç boyu gölge markaj yaptı. Yani sahte oynadı.
Almanya'da yetişen Türk oyuncularda ciddi disiplin sorunu var. Sinan oyuna taze girdi ama rakibini bile kovalamadı. Josue'ye, nasıl olduysa gol öncesi pas veren Yasin, final paslarında ya geç kaldı ya da topu kaptırdı. Tolga Ciğerci ise futbolu bilmiyor. Akıllı bir oyuncu kendi kalesinin önünde arkası dönük rakip oyuncuya faul yapar mı? Tolga yaptı ve G.Saray golü yedi. Aynı Tolga çaprazda gol olabilecek pozisyonda topu kalecinin üzerine vurdu. Hele hele üç kişinin boş olduğu durumda pas vermeyip kaleye şut atması skandaldı. Geldiğinden beri tek golü ve isabetli şutu olmayan Tolga'yı birileri ne olur "Şut atma" diye uyarsın.