GÜRCAN BİLGİÇ: Hikaye yok!
Böylesine bıçak sırtında çıkılan maçta, yedinci dakikada öne geçmek, çöl sıcağında buz gibi su bulmak gibi oldu. Neredeyse forvetsiz sahaya çıkıp, oyunu mücadele üstüne kurmak isteyen bir rakip karşısında rahatladılar, yeni bir hikayenin peşine düştüler. Ama anlatımı da, konusu da birbirinden kopuk, ne dediği, ya da ne demek istediği anlaşılamayan bir anlatım çıktı ortaya. Hedef sadece kazanmak olunca, kalan dakikaları tabelaya ve saate bakarak geçiren bir Fenerbahçe izlemeye başladık.
Aslında geçen haftaların sıkıntısını çekmeye devam ediyorlardı. Sakatlarıneksiklerin üstüne, yenileri de eklenince, ortalık bilinmezler ile kaplandı. Sezon başından beri "muamma" anlarında ortaya çıkıp, sorumluluk alan Valbuena da 10. dakika dolmadan "sakatlar" arasına katıldı. En etkin bölümün, en önemli oyuncusu Isla da kulübeye gelmek zorunda kalınca, çalışılmış planların-setlerin de bir anlamı kalmadı. Kalan sürede bu kez "mücadele" etmesi gereken taraf Fenerbahçe oldu.
Koşan oyuncuları yöneten de olmalıydı. Giuliano topu isteyen, arayan bir oyuncu olsa da, format onun görevini iptal etti. Topu üçüncü bölgeye taşıdıklarında Janssen kendini pas istasyonu haline getirip, koridor açmaya çalıştı ama atak karakterinin en önemli unsuru olan iki kanat da işlemiyor, ortalardan veya kornerlerden de tehlike yaratılamıyordu. Zaten maçın ruhu "oynanacak" olmaktan çıkmıştı. Oyunun hikayesi de "tabelada galip yazsın" başlığına kavuşunca, Fenerbahçe, şampiyonluğa oynayan olmaktan çıkıp, "üç puana muhtaç takım" rolüne geçti.
Korkmaya veya korkaklığa bu kadar kolay alışmış bir kadronun, bu tarzıyla gole davetiye çıkarmaması mümkün değil. 3-1 öne geçtikleri Kayseri maçında da aynı şekilde puan kaybettiler, dün de kaderlerini böyle çizdiler. Öylesine sarsak ve güvensizler ki, giydikleri formanın bile anlamından uzaklar. Lig sonuncusu gelip; her topu kapıyor, her atağı olgunlaştırıyor, her ikili mücadeleden galip çıkıyorsa, sorunu çözemez, daha çoklarına da sahip olursun.
Valbuena çıktı, oyunu Ozan organize etti. Alın size; Fenerbahçe...
ÖMER ÜRÜNDÜL: İlk üçe giremez
Fenerbahçe maça tempolu ve atak başladı. İlk 15 dakika net bir üstünlük kurdular. Bu bölümde en aktif isim Giuliano idi... Osmanlıspor'un ön liberoları Lawal ve Musa, defans blokları ile yakın bağlantı sağlayamayınca, Giuliano istediği ortamı yakaladı ve güzel de bir gole imza attı. Ardından Valbuena sakatlanıp çıktı, devrenin son 25 dakikası Fenerbahçe adına olumlu geçmedi. Baskı devam etti ama alışılmış biçimde riskli ofansif anlayışta üretkenlik sağlanamıyordu. Bunun yanında günümüz futbolunun ilkelerine ters düşen savunma arızaları yine gündeme geldi. Deplasmanda galip durumdaki takım rakibe 30-40 metre geniş bir alanda yakalanmaz. Bu şekilde Osmanlıspor'un dört girişimi oldu. Birinde Volkan mutlak golü kurtardı. Birinde iki stoperi silkeleyen Aminu pas verecek adam bulamadı. İki girişim de ofsayta takıldı. Yine sıkıntılar yaşayacağı belli olan Fenerbahçe'de bir de İsla sakatlanınca, ikinci yarı için soru işaretleri gündemdeydi.
İkinci yarıda Osmanlıspor da artık kora kor oyuna başlamıştı. Fenerbahçe ilk yarıdaki geniş alanda yakalanma yanlışını bırakmıştı. Artık geride rakip ataklarda alan daraltılıyordu. Ama hücum girişimlerinde hiçbir etkinlik yoktu. Giuliano neden son dakikalara kadar sol çizgide görev yapar anlaşılır gibi değil. Alper'in ne oynadığı belli değil. Her yaptığı faul ve yaptığı top kaybından sonra iki elini başına koyuyor! Fizik gücüyle ve takıma alışmasıyla katkı beklediğim Janssen de dün gece tekaüt gibiydi. İkinci yarı ortalarında yaptığı bir gollük pas ve hemen sonrasında bir sürpriz şutu dışında yokları oynadı. Son 15 dakika F.Bahçe iyice oyundan düştü. Ama en azından takım savunmasını ön planda tutup, kontrollü oynadığı için pozisyon vermiyordu. Tek atlattıkları tehlike, duran topta Numan'ın direği bulan kafasıydı. Ama sonrasında Şener'in büyük hatası sonucu maça beraberlik geldi. Bana göre F.Bahçe'nin artık hiç şampiyonluk şansı yok. Daha da önemlisi bu futbolla bence ilk üçe de giremez...
Osmanlı'nın kadrosunda iyi isimler var ama eskiye göre form düşüklüğü ve özgüven eksikliği var. 60'dan sonra toparlanıp, neticeyi değiştirme peşinde koştular. Bu hırslarının sonucunda da 1 puanı aldılar. İrfan Buz, sahada hayalet gibi dolaşan Regattin'e nasıl 71 dakika tahammül etti anlamadım.
RIDVAN DİLMEN: Başkan ve hoca sınıfta kaldı
3 maçta 6 puan kaybetmişsin. Galatasaray, Kayserispor, Osmanlıspor... Derbide dahi kazanmak zorundaydın, 1 puana meşale yakıldı. Tabii iki tane oyuncunun sakatlığı 60'larda yapılacak hamle şansını engelledi. Teknik olarak bu maçı yorumlayabiliriz ama Türkiye Ligi'nin şampiyonluk favorilerinden Beşiktaş'a bakıyorum, bir de Fenerbahçe kadrosuna bakıyorum. Bu kadrodan birini alıp Monaco ya da Göztepe maçına koysunlar. Birini söyleyebiliyor muyuz? Tam tersini düşünelim. Oğuzhan'ı, Talisca'yı koyar mıyız, koyarız. Pepe'yi koyarız, daha birçok oyuncu söyleyebiliriz. Kadro kalitesini bir bahane olarak söylemiyorum Aykut hoca için.
Maçı izleyen Fenerbahçeliler şunu görüyorlar: "Bizim takım bu maçı nasıl bitirecek?" Rakip sonuncu, zor pozisyon bulan bir takım.
Ama Fenerbahçe'nin ceza sahasından çıkmıyor. Kayserispor maçının son 25-30 dakikası Fenerbahçe'nin ceza sahasında oynanıyor. Dün gece de aynı...
Şöyle Neto ile Neustadter'e bir bakıyorum. Keşke benim dönemimde oynasalardı... Etraflarında dolaşırdım, şeffaf oyuncular. İkişer kere sarı kartlardan attırırdım. Savunmanın üçü sarı kartı aldı zaten. Top kazanmazlar, oyuna çıkamazlar. Ayağı iyi diyorlar Neto ve Neustadter'e, peki onların attığı pası kim alacak?
"Cehennem donana dek Aykut Kocaman" falan gibi açıklamalar yapıyorlar. Yönetime saygısızlık yapmak istemem ama koskoca Fenerbahçe kulübü bunlarla uğraşır mı? Aykut Kocaman yarın öbür gün dedi ki: "Ben takımımı sıkıntıya düşürmeyeyim, istifa edeyim." Siz de kabul ederseniz ne diyeceksiniz, "Biz demedik, o bıraktı mı?" Olmaz.
Hiçbir şey doğru değil Fenerbahçe'de. Kalan 5 haftada 15 puan alırsak diye hesap yapa yapa olmaz bu işler. Kazanıp ondan sonra hesabını yaparsın. Daha 11 maçta liderden 9 puan geriye düştün. Üstüne Başakşehir, Beşiktaş maç yapacak. Bu takıma seyirci falan gitmez, açık söylüyorum. Normalde maçı izlerken lavaboya dahi hızlı hızlı giderim bir şey kaçırmayayım diye... Fenerbahçe maçlarında rahat rahat gidiyorum.
Fenerbahçe kulübünde A'dan Z'ye herkes başarısız olmuştur. Şapkayı önlerine koyup düşünecekler. Seneye transfer yasağı devam ediyor. Fenerbahçe bir orta sıra takımı değil. Aykut hoca benim arkadaşım ama lütfen alınganlık göstermesin. Hem başkan, hem de hoca sınıfta kaldılar. Yarıştığın takımlar senden daha iyi futbol takımları...
ERMAN TOROĞLU: F.Bahçe yavaş yavaş eriyor
Fenerbahçe açısından değişik bir olay yok. 'Büyük Fenerbahçe' diyorsun, iyi tamam da orta sahada Valbuena denen bir adam var, her şeyini ona bağlamışsın. Adam da aman aman bir şey yapmıyor. Alıyor topu veriyor, sakatlanıp çıkıyor, Fenerbahçe duruyor. Bu koca Fenerbahçe dediğin takım bir futbolcuya mı bağlı oynuyor? Böyle bir olay olur mu!
Fenerbahçe'de iki oyuncu sakatlanıyor. İki sakatlık da kameradan görüldüğü kadarıyla adale sakatlığı. Bunun bir tek izahı var, ya iyi çalıştırılmıyorlar ya da kendilerine bakmıyorlar.
İki futbolcu ilk yarı çıkınca oyuncu değişikliği için artık oyunun sonunu bekleyeceksin. Ama şu bir gerçek Osmanlıspor iyi top yapmaya başladı. Üstüne her şeyiyle geliyor. Bir oyuncu değiştirme hakkın daha var. Artık bu riski 75'te, 78'de kullanacaksın. O riski Aykut hoca alamadı. Bu Fenerbahçe'nin ne tadı var ne de tuzu...
Osmanlıspor ligin sonuncusu. Fenerbahçe'den daha derli toplu oynadı. Siz bakmayın o yüzde kaç Fener oynamış, yüzde kaç Osmanlı oynamış. Oyunun bütün hakimi doksan dakika Osmanlıspor'du.
Fenerbahçe için öyle şeyler olabilir diyorsun ki, bir tık bir şeyler yapsa yukarıya oynayacak, ama işte o bir 'tık'ı Fenerbahçe yapamıyor. Kaç haftadır o 'tık'ı yapıp yukarıya çıkamadı ama o 'tık'ı yapmayıp hep aşağılara indi.
Hani hasta bir adam vardır ya, Allah korusun, adamı görürsün yavaş yavaş eriyordur, yok oluyordur. Fenerbahçe şu anda aynen ona benziyor.
Osmanlıspor da bu futbolunu daha evvelki maçlarda oynamadı. Herhalde büyük takımı görünce motive oldular.
Osmanlıspor'un seyircisi yok. Gençlerbirliği'nin seyircisi yok. Ankara'da seyircisi olan bir takım var; Ankaragücü. O bir al t kümede oynuyor. Ama maalesef Süper Lig'de oynayanların da işi zor öyle gözüküyor.
Kestirme olarak söylüyorum, dün akşamki maç kimin hakkıydı? Yoksa beraberlik doğru netice miydi? Bu soruya cevabım net. Hayır, beraberlik doğru netice değildi. Maçın hakkı Osmanlıspor'undu. Aslında dikkat edin hep bu cümleyi söylüyoruz her takım için Fenerbahçe maçları bittikten sonra. Dün gece veya bu gece bu takım Fenerbahçe'yi elinden kaçırdı. Bu yılki Fenerbahçe'nin ana fikri bu...