GÜRCAN BİLGİÇ: Sonuca bir de buradan bakın
Çok zorlu ve gergin geçen iki haftadan sonra, maç saati geldi. Daha Beşiktaş ve Galatasaray puan kaybetmemişken, önce Aziz Yıldırım çıktı oyuncuların karşısına; "Ben size güvendim" dedi ve devam etti; "Eğer bundan sonra gelen sonuçlar bizi mutlu etmezse, gelecek günlerde siz de mutsuz olursunuz."
Aziz Başkan'ı tanıyanlar, bu fikrini aslında hangi cümleler ile ifade ettiğini de hayal edebilirler.
Aykut Kocaman için de kolay günler değildi. Mutlaka kazanması gereken bir maça çıkmıyordu sadece, aynı zamanda dört önemli oyuncusunun yokluğunda, geçen seneden daha "sıradan" hale gelen kadrosunu başkalaştırmak zorundaydı.
Futbolcu grubu ise farklı bir durumun eşiğindeydi. 4,5 aydır beraberlerdi ama ilk kez tesisler dışında birbirlerini gördüler. Ali Yıldırım ve Önder Fırat'ın organizasyonunda aynı masanın çevresine oturdular, konuştular ve her şeyden önemlisi; tanıştılar.
Bir ispatın peşindeydiler ama bunu başkalarına karşı değil, kendileri için yapacaklardı. İyi bir takım olduklarını önce birbirlerine göstermeleri gerekiyordu. Bu aklın ve fikrin yerleştiği bir ruhla Kadıköy'e geldiler, sahaya çıktılar.
Dolayısıyla, sahada iyi oynayan bir takım değil, hırsla koşan-isteyen oyuncular bekliyordum. Devre bittiğinde en çok koşan ilk üç isim (Dirar, Giuliano ve Aatif) forvet hattından olunca, sadece gözlemlerimiz değil, matematik de beklentimizi doğruladı.
Size maçı, Soldado'yu, Aykut Kocaman'ın analizlerini veya performansları anlatmadım dikkatinizi çekerseniz. Çünkü bunlar göreceli değerlendirmeler. Birisi kaçırır, birisi çalım yer, diğeri kötü pas atar veya atmaz. Bunlar gördükleriniz. Aslında bu maçı kazanan, görmediğiniz, bilmediğiniz yaşananlar, markajlardır.
Maçın kahramanı olarak üç gol atan Soldado'yu ilan edeceklerdir. Doğrudur. Ama Volkan Demirel'in liderliği, Josef De Souza'nın müthiş eforudur aslında görünmeden, hissettirmeden galibiyeti tuğlalayan.
Ve yine demek isterim ki; "Ağabey geri döndü..."
MURAT ÖZBOSTAN: İlk kez bu kadar iştahlı!
Fenerbahçe, 3 puan değil 8 puanla haftayı kapattı. Galatasaray'ın kaybettiği 3 puan, Beşiktaş'ın yitirdiği 2 puan. Zor bir maçtı Fenerbahçe için... Güven kazanmak lazımdı... Büyük bir krizin içinden geçti sonuçta. 15 gün önce yaşanan fırtına ve arkasından gelen süreç sonrası çıkıp Sivasspor'dan maç almak kolay değildi.. Rakibiniz son 5 lig maçında 4 galibiyet ve 1 beraberlik almış... Aykut Kocaman depresyondan çıkmış... Taraftar, Kadıköy'ü terk etmiş... Basketbol maçı için Eskişehir'e gitmiş! Bu kadar olumsuz tablo varken, çıkıp futbol oynamak en zor işti. Ama Fenerbahçe, öyle iştahlı başladı ki maça, sanki lig yeni başlıyordu bu takım için... Mükemmel bir futbol ortaya koymadı belki ama kazanmak için her şeyi yaptı.. Tüm takım sorumluluk aldı.. Bu Fenerbahçe'nin sezon başından beri pek görülmemiş bir yanıydı. Goller geldi ve ama arkaya yaslanan bir takım olmadı. Tabii ki Sivas'ın göz göre göre atılan oyuncusu Bifouma'yı da unutmamak lazım. Bir futbolcu bu kadar hakemle uğraşırsa, kırmızı kartı da görür... Soldado zaten iyi bir futbolcuydu... Bu maçla kalitesi ortaya çıkmadı... Oynamak istiyordu ama şans bulamıyordu fazla.. Aykut Kocaman'ın bir risk alması gerekiyordu ve bu sefer aldı.. Taktiksel bir hamle yaptı.. Dizilişini 4-4-2'ye çevirerek, Fenerbahçe'nin de gecesini aydınlattı... Soldado gibi önemli bir silahı kazanması cabası.. İspanyol forvet, artık kulübede değil, 11'de sahada olur. Fenerbahçe, sonuç itibari ile yarışın içerisinde kalırken, ruh halini de tamir etmiş oldu. Ayrıca bu maçta Fenerbahçe'yi motive eden en önemli unsuru da mutlaka dile getirmeliyiz.. Medipol Başakşehir'in Galatasaray karşısında aldığı 5-1'lik sonuç, bu maçta kim ne derse desin Fenerbahçeli futbolcuların ilacı ve dopingi oldu.
ERMAN TOROĞLU: Bu skora kimse aldanmasın!
Ey Sivassporlu oyuncular. Şimdi size diyecekler ki, "Bu kadar sinirlenmeye ne gerek var? Kendinizin faul yaptığı pozisyonda bile hakeme büyük tepki gösterdiniz, bu tepki niye?" diyecekler. Siz derdinizi anlatamayacaksınız. Neden? Siz verilen bütün kararlarda kurbanlık koyun gibi hakemin verdiği kararlara itiraz etmeyeceksiniz. Onlar ne karar veriyorsa "Peki" diyeceksiniz, top oynayacaksınız. Kartlar, büyüklere ayrı uygulanır küçüklere ayrı uygulanır. Verilen kartlar var, peki verilmeyenler...
Mesela hangisi? 25'inci dakikada İsmail Köybaşı atılır mı, kırmızı kart olur mu? Evet, olur. Dirar, hakemin gözünün önünde Emre'nin kaşını yardı. Yine direkt kırmızı... Ama yok! Eee maç 4-1. Sivasspor kötü, Fenerbahçe çok iyi. Filmin sonu böyle biter. Bu yıllarca böyle bitti, hala aynı bitiyor. Sarı-lacivertliler, eski maçlara göre daha bir diri oynadılar, birbirlerine yardım ettiler. Fark açılınca da rahatladılar. Top iki defa direkten dönüyor, vuranlar hep Fenerbahçeli oyuncular... Sivasspor defansı, havan topu seyreder gibi seyrediyor. Öyle seyredersen, bombayı kalenin ağlarında görürsün. Soldado daha sonra girmesine rağmen üç gol atınca rahatladı. Pskilojik olarak fayda sağladı. Kimse skora aldanmasın. Fenerbahçe iyi mücadele etti, sadece o kadar. Ama net bir skor elde etti.
Başka bir gözle izlerseniz...
Maalesef ama maalesef bu skorda hakemin etkisi netti. Hakem, futbolcuyla mücadele edemez. Hakem futbolculara sinirlenip karar veremez, kart gösteremez. Sen adalet dağıtıyorsun. Adaleti sen dağıtamazsan bu sefer futbolcu futbolcuya adalet uygulamaya başlar. Fenerbahçeli Mehmet Topal'a çıkan sarı kart doğruydu. Şener'e gösterilen sarı kart ise yanlış. Şener'in pozisyonunda temas vardı. Penaltı olmaz ama, kart da hatalıydı. Maçı bir gözle seyrederseniz 4-1'lik skoru görürsünüz, başka bir gözle seyrederseniz hakem kararıyla bir takımın nasıl kazandığını görürsünüz.
RIDVAN DİLMEN: Soldado hocanın elini güçlendirdi
Cuma günü Beşiktaş'ın Akhisarspor ile 0-0 berabere kalması, Cumartesi günü de Galatasaray'ın Başakşehir'e 5-1 yenilmesi, Fenerbahçe'nin coşkusunu ve iştahını açtı... Gitti denilen şampiyonluk yarışında yeniden 'Olabilirim' ihtimali doğdu. Fenerbahçe; oyuna sert, sıkı ve önde baskıyla başladı... Son üç deplasmanında kazanan bir takıma karşı fiziksel baskı kurmak kolay değildir.
Sivasspor, ikinci yarının başında göbekten müthiş ikiye birle girdi ve beraberlik golünü buldu. Ardından Aykut Kocaman çift forvete döndü. 2-1'lik skor da geldi... Sivasspor'un golünü atan Bifouma'nın kırmızı kartla oyundan atılması açıkçası Fenerbahçe'nin işini kolaylaştırdı. Ancak şunu da söylemek gerekir, Fenerbahçe galibiyeti fazlasıyla hak etti. Dün akşama kadar golü olmayan Soldado'nun hat-trick yapması, hem oyuncunun moralini yükseltti hem de gelecek maçlar için Aykut Kocaman'ın elini güçlendirdi. Aykut Hoca, dün gecenin ardından önümüzdeki hafta Antalyaspor ile deplasmanda oynanacak maça Soldado ile başlar diye düşünüyorum.
Fenerbahçe kazanması gereken bir maçtan üç puanla ayrıldı. Özellikle de maçın sonuna doğru iyi ve coşkulu oynayarak en azından taraftarıyla barışma yoluna gitti. Teknik adamların tarzları farklıdır. Bazıları takımı çabuk çözer ve sonuca giderler. Bazıları ise bir sistem oturtmaya çalışır ve zamana ihtiyaç duyarlar. Aykut Kocaman da bu kategoride...
Sonraki iki maçı kazanmalılar
Bu galibiyet çok önemli, ancak Fenerbahçe'nin dönüşü üst üste oynanacak Antalyaspor ve Kasımpaşa maçlarıyla gelir. Bu maçları mutlaka kazanması gerekiyor.. Aykut Kocaman geçen haftaya göre mecburiyetten farklı oyuncuları sahaya sürdü. Tipik 4-3-3 dizilişinden 4-2-3-1'de dönmek zorunda kaldı Mehmet Topal'a görev verdiği için. Tahmin ediyorum Valbuena geldiğinde Fenerbahçe bu kadroya dönecek yavaş yavaş... Önümüzdeki hafta Janssen oynar mı bilmiyorum ama Valbuena dönerse onu solda kullanacak gibi geliyor bana. Kocaman'ın Janssen'i kenara çekip, Ekici'yi oyuna sokması korkaklık değil... Sayı avantajını forvetten çıkarıp, orta sahaya adam alarak da sağlayabilirsiniz.
Aykut Hoca bana anlattı!
Kocaman'ın teknik yorumları, saha dışında, maç öncesi ve sonrası konuşmaları farklı değildir. Kendisiyle yaptığımız sohbette bana böyle çıkacağını söylemişti. Mesela Ozan'ın sakat olmadığını söyledi. Tamamen sertleştirmek istedi oyunu. Osmanlıspor maçı sonrası 'Gereğini yapacağım' cümlesi, istifası anlamına geliyordu. 'Kendimi mahcup hissettim' dedi. Bu çok önemlidir. Fenerbahçeliliğini gösterir. Hafta içinde özellikle Başkan Aziz Yıldırım, Ali Yıldırım, Hasan Çetinkaya'nın da katıldığı takımla toplantılar yapıldı... 'Taraftarlar, 50 lira, 100 lirasını biriktiriyor maça geliyor. Bu parayı sizin için veriyorlar' şeklinde motivasyon konuşması yapıldı. Bu klasiktir ama zamanlaması önemli.. Bu birliktelik suni olmamalı.