Çeşme'de 24 Temmuz'da, film gibi bir ölüm kalım mücadelesi yaşandı. Her şey, liseli Can Güzelcan ve arkadaşının jet-ski kiralamasıyla başladı. Denizde yaşanan çarpışma sırasında Can Güzelcan'ın başı jet skiye vurdu ve denizin üzeri bir anda kanla kaplandı. Bu sırada Çeşme'de hafta sonu tatili yapan Beyin Cerrahı Prof. Dr. Cengiz Kuday denizden çıktığı gibi hastanın yanına koşup, kime ait olduğu bilmediği ıslak bir mayoyu kaptığı gibi Güzelcan'ın başına tampon yaptı. Acilen müdahale edilmezse genci kurtaramayacaklarını fark eden Kuday, bir bota koyarak ambulansa taşıdıkları Can'ı hastaneye götürürken teşhisi çoktan koymuş, ameliyatta müdahale edilecek damara bile karar vermişti. Ancak Çeşme Devlet Hastanesi'ndeki pratisyen doktor, ayakları çıplak, üstü başı kan içindeki Kuday'ı ciddiye almadı. Geç kalınacağını fark eden Prof. Dr. Kuday hastayı Dokuz Eylül Üniversitesi'ne nakletmek istedi. Ama hastaneden dışarıya telefon edilemediği için üniversiteyi arayamadı. Ambulans da üniversiteden kabul gelmeden hastayı götüremeyeceğini söyledi. Kuday bir kâğıda sorumluluğu aldığını ve hastanın acil ameliyata ihtiyacı olduğunu yazıp altını imzaladı. Can Güzelcan'a solunum tüpü takan Kuday, zamanla yarışarak Dokuz Eylül Üniversitesi'ne ulaştı. Burada, Hacettepe Üniversitesi'nden arkadaşı Prof. Dr. Metin Güner'i aradı. Çünkü müdahale için herhangi bir cerrah yeterli değildi. Güner, 6 saat süren bir operasyonla Can'ı kurtardı. Yoğun bakımdaki Can'ın durumunu izleyen Prof. Dr. Kuday dün gencin hayati tehlikeyi atlattığı haberini aldı.