Yasadışı organ nakli yaptığı iddiasıyla uluslararası camiada organ kaçakçılığının Türkiye ayağı olarak ünlenen, 'Frankenştayn' lakaplı 52 yaşındaki Doç. Dr. Yusuf Erçin Sönmez, Türkiye'den ayrılmadan önce son kez bize konuşmuş ve bir dönem milyonlarca dolarlık cihazlarıyla nakil yaptığı, halen kapalı olan hastanesini gezdirmişti. Sönmez için 'hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın bir kişinin böbreğini alıp, başka birine nakletmek'ten 10 yıla dek hapis istenmişti. Dosyası halen Yargıtay'da olan Sönmez, bu kararı beklemeden yurtdışına gitti.
İNTERPOL PEŞİNDE
Ve son olarak Kosova'da ortaya çıktı. Kosova'daki AB Savcılığı, Sönmez'in başında olduğu çetenin Türkiye, Moldova ve Kazakistan'daki yoksullardan 15 bin euroya aldıkları böbrekleri zengin İsrailliler'e 80-100 bin euroya sattıklarını belirledi. İnterpol şimdi kırmızı bültenle 183 ülkede Sönmez'in izini arıyor. Yurtdışına gitmeden önce geçen yıl ekim ayında SABAH'a konuşan Sönmez, Litvanyalı eşinden dolayı AB vatandaşı olduğunu, orada nakil operasyonlarının aranılan ismi olduğunu anlattı. Dr. Frankenştayn'la, Kadıköy'de 27 Nisan 2007 günü bazı silahlı kişilerin "Arkadaşlarımızın organları çalındı" diyerek bastığı Kadıköy'deki Özel Sönmez Hastanesi'nde buluştuk. 6 katlı binanın 4 katı yaşlılar bakımevi olarak kullanılan hastanenin bir katını kullanabilen Sönmez'in hastanesinden geri kalan 2.5 milyon dolar değerindeki nakilde kullanılan son teknolojik cihazlar ise kaderine terk edilmiş durumdaydı. Sönmez, "Bu hastaneyi İsrail destekledi. 2.5 milyon dolar harcandı. Hasta yakınları evlerinden hastalarının durumunu bilgisayardan izleyebiliyorlardı. Milyon dolarlar harcanan hastaneye şimdi yangın merdiveninden çıkıyorum. İsrail Tel Aviv'deki Beilingston Hastanesi'nde 450 böbrek, 100 karaciğer, 70 pankreas nakli yaptım" dedi.
MESLEKTAŞLARI 'AKBABA' DİYOR
Ameliyat yapmadan duramadığını söyleyen Sönmez, o tarihte kendisiyle ilgili bilinmeyenleri şöyle anlatmıştı:
Ameliyat yaparken klasik müzik dinlerim.
24 saatte 9 ameliyat yapıyordum.
Tıp fakültesinde bütün gece uyumayıp, kadavralardan aldığım böbreklerle nakiller yaptığım için meslektaşlarım bana 'Akbaba' der.
Türkiye'den gelen hastaların yüzde 90'ını geri çeviriyorum. Bire bir yakın olmayanların dışında ameliyat yapmıyorum. Sonra geliyor 'böbreğimi sattılar' diyor. Bu nedenle artık hastalarım yabancı. Özellikle İsrail, Rus, Fransız ve Litvanyalı.
