İzmir ve Sakarya'da görülen iki ayrı davadan çıkan kararlar, tartışmaları da beraberinde getirdi. İzmir'de, uyarı ateşi açarak Baran Tursun'un ölümüne neden olan polis memuruna 2 yıl 1 ay ceza verilirken; Sakarya'da ölen kayınpederinin maaşını sahte belgelerle 8 yıl boyunca çeken Mustafa K. isimli bir kişi, SGK'yı zarara uğratmaktan 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ölümle sonuçlanan davada verilen cezanın az olması, hukukçuları da isyan ettirdi:
YARGITAY EŞİTSİZLİĞİ KALDIRMALI
Prof. Dr. Süheyl Donay: İzmir'deki davada, polis hukuka uygunluk sebeplerinde sınırı aşmış. Örneğin hırsızlık yapan birini polis vuruyor. Bu, hukuka uygunluk sebebi ve polis ceza almaz. Bu olayda polisin öyle ateş etme yetkisi yok. Önce havaya ateş etmesi lazım. Ama Amerikan filmlerindeki gibi davranmış. Bu kararlar, insanların adalet duygusunu incitse de mahkeme böyle takdir etmiş. Yargıtay'ın görevi bu kararlardaki eşitsizlikleri kaldırmak olmalı.
OLAYIN NİTELİĞİNE BAKILMALI
Avukat Ali Güvenç Kiraz: Polisin görev sırasında bunu yapması ve ateşli silah kullanma yetkisine sahip olması, cezasını azaltıyor. Bir kişiyi iterek ölümüne sebep olmak 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabiliyor ama gasp suçunun cezası öldürme ve yaralama olmasa dahi 24 yıla kadar çıkabiliyor. Mala karşı işlenen suç, özellikle nitelikli dolandırıcılık çok ağır bir suç olarak kabul ediliyor. İndirim kolay kolay uygulanmıyor. Bu tip davalarda olayın mala veya cana karşı olmasına değil, niteliğine bakılması esastır.
Adalet kesinlikle yok
Avukat Ersal Oraner: Buradaki ceza 'sınır aşmak suretiyle' adam öldürmektir. 'Yaralama niyetin varken, onu öldürdün' diyor. Ceza kafadan 6 yıla kadar iniyor. Polis olması, ateşli silah kullanma hakkının olması, duruşmadaki iyi halleriyle bu ceza 2 yıla kadar inebiliyor. Baktığınız zaman birinde adam ölüyor, 2 yıl veriliyor; öbüründe devletin 50 bin lirası gitti diye 4.5 yıl veriliyor. Adalet var mı? Kesinlikle yok.