Türkiye'nin pamuk üretim merkezlerinden Şanlıurfa'da, hasat döneminde yaşanan kirliliğin önüne geçilmesiyle bölge pamuğunun hak ettiği değere kavuşmaya başladığı bildirildi.
Ekonomik getirisi nedeniyle bölgede "beyaz altın" olarak nitelendirilen pamuk, teknolojinin gelişmesine rağmen bazı üreticilerin elle toplamayı sürdürmesi ve depolama sırasında yapılan yanlışlar nedeniyle kalitesi ve berraklığını kaybederek farklı renklere bürünüyor.
Türkiye ekonomisinde önemli konuma sahip pamuktaki kirlenmenin ortadan kaldırılması için geçen yıl Şanlıurfa Valiliği koordinesinde "Kütlü Pamuklarda Kirlenmeyi Önleme Komisyonu" kuruldu.
Bu kapsamda pamuktaki kirlenmenin ortadan kaldırılması için toplanması, taşınması, muhafazası ve depolanma esnasında yüzde 100 pamuktan mamul bez ve ipliklerin kullanılması zorunlu hale getirildi, bununla birlikte naylon, gübre çuvalı, doğal ve sentetik elyaf karışımı gibi kirlenmeye neden olan malzemelerin kullanılması ve karıştırılması yasaklandı.
SONUÇLARINI VERMEYE BAŞLADI
Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Halil Peltek, AA muhabirine, Şanlıurfa'nın pamuk üretiminde Türkiye'de çok önemli bir yerde olduğunu söyledi.
Pamukta kirliliğin önüne geçmek için her yıl çalışma yaparak bir altyapı oluşturduklarını anlatan Peltek, şöyle devam etti:
"Pamukta kirliliğin önüne geçmek ve temiz pamuğun yaygınlaşması için geçen yıl İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası ile birlikte kentimizde çalıştay düzenledik. Temiz pamukla ilgili neler yapabiliriz konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Her yıl şehrin dinamikleriyle toplantılar yaparak temiz pamukla ilgili çok ciddi önlemler aldık. Geçtiğimiz yıl Şanlıurfa Valiliği koordinesinde 'Kütlü Pamuklarda Kirlenmeyi Önleme Komisyonu' kurduk. Alınan önlemlerin verimini almaya başladık. Bizim pamuk kalitesi elyaf olarak Ege tipi ile eşdeğerde. Türkiye'nin en iyi pamuğunu üretmekteyiz. Diğer bir konusu ise çırçır ve iplik fabrikalarıyla toplantılar yaparak gerekli hassasiyeti göstermelerini istedik. Bu konuda tüm kurumlar ellerinden gelen hassasiyeti göstermeye çalışıyor."
Çalışmalarla birlikte bölgede yetişen pamuğa talebin artığına dikkati çeken Peltek, burada en büyük sorunun naylon çuvallarla taşınma süreci olduğunu dile getirdi.
Pamuğun stratejik bir ürün olarak değerlendirilmesini istediklerini belirten Peltek, bu konuyla ilgili yetkililerle de görüştüklerini ifade etti.
Peltek, "ekim nöbeti" uygulaması nedeniyle kentte bu yıl ekim alanlarında daralmalar yaşandığını sözlerine ekledi.
"HASAT DÖNEMİNDE NEME DİKKAT EDİLMELİ"
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Çopur da Şanlıurfa'da geçen yıl 280 bin hektarlık alanda pamuk ekimi yapılırken verilen ara nedeniyle oranın bu yıl 170 bin hektara düşmesinin tahmin edildiğini söyledi.
"Bu önemli ürünü üreticilerimiz güzel bir şekilde üretmeye çalışıyor." diyen Çopur, şunları kaydetti:
"Hasat döneminde bazı sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Özellikle hasat döneminde neme, yabancı madde miktarı ve randımana çok dikkat edilmesi gerekiyor çünkü bu konular kütlü pamuk pazarlamasında çok önemli. Dolayısıyla rengi muhafaza edilmesi için pamuğun nemli şekilde toplanmaması gerekiyor. Dolayısıyla yaş ve nemli bir şekilde alınan bu yapraklar kütlü pamuğun nemini artıracak ve depolama sırasında renk bozulmaları meydana gelecek. Bununla birlikte pazarlama konusunda ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Pamukta özellik sabah çiğin düştüğü saatlerde toplanma yapılmaması gerekiyor. Nemli koşullarda toplama işlemlerinde uzak durulması gerekmektedir. Bunun da pamukta kirliliğin azaltacağına inanıyorum."
"EKİM NÖBETİ UYGULAMALARININ MUTLAKA YAPILAMASI GEREKİYOR"
Tarım ve Orman Bakanlığının "ekim nöbeti" uygulamasını da hatırlatan Çopur, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bizim de tasvip ettiğimiz, uygun gördüğümüz bir program. Aynı tarlaya üst üste pamuk ektiğiniz de ister istemez hastalık ve zararlı ot yoğunluğu artmakta. Üreticilerimizin ekim nöbetine çok dikkat etmeleri gerekiyor. Üreticiler ilk etap bundan şikayetçi olabilir fakat ekim nöbeti uygulamalarının mutlaka yapılması gerekiyor. Bu hem ihtiyaç duyulan diğer ürünlerin yetişmesine katkı sağlayacak hem de yabancı otla ve hastalıklarla mücadelede bizim elimizi güçlendirecektir."
