Babasız bir hayatta, iki eşekle Diyarbakır sokaklarını temizleyen vefakâr bir annenin yedi çocuğundan en küçüğü olan Davut Ökütçü'nün hayatı, siyah beyaz dönemden kalma Yeşilçam filmlerine bile taş çıkartan cinsten. Ökütçü, dokumacı çıraklığı ya da hamallık yerine bir gün kendisini Koç Holding'in üst basamaklarına önce Darüşşafaka'nın sonra da Türkiye Eğitim Vakfı'nın (TEV) sihirli dokunuşunun taşıdığını, buruk bir ses ve buğulu gözlerle anlattı. Ökütçü, 32 yıl çalıştığı Koç Holding'de Tüketim Grubu Başkan Yardımcısı olarak 2003'te emekli olduktan sonra mezun olduğu Darüşşafaka'nın Cemiyet Başkan Vekilliği'ni ve ilk ABD burslusu olduğu TEV'in de Yönetim Kurulu üyeliğini yürütüyor. Ökütçü, Diyarbakır'da doğdu. Daha beş yaşındayken babasını kaybetti. Annesi iki eşek alıp, Diyarbakır'ın dar sokaklarını temizleyerek, 7 çocuğunu hayata hazırlamaya çalışıyordu. 6 yaşında ona "Hayata atılma zamanı geldi. Çalışman lazım, eve ekmek getirmen lazım" dediler. O da Diyarbakır'daki Süryani cemaatinin ipek dokuma tezgâhlarında çırak olarak başladı işe. Minik elleri nasır tutuncaya kadar çalıştı. Ailenin en küçüğü olan Davut, 7 yaşında geldiğinde komşularının yardımıyla okula başladı.
TEV'İN İLK ABD BURSİYERİ
Tek göz odalı, toprak damlı evleri Diyarbakır'ın en yoksul mahallesi olan Ali Paşa'daydı. Okulunu en iyi dereceyle bitirdi bitirmesine ama annesinin onu ortaokula gönderecek parası yoktu. Kendi deyimiyle "Ya masuracı çırağı ya da sırtında küfe hamal" olacaktı. Ancak ilkokul öğretmeni onu Darüşşafaka ile tanıştırdı. Ve eğitim hayatına babasız çocukların eğitim kapısı olan asırlık Darüşşafaka'da devam etti. Başarmaktan hiç korkmadı. Darüşşafaka'dan sonra Robert Koleji Yüksek Okulu Kimya Mühendisliği Bölümü'ne girdiğini anlatan Ökütçü şöyle konuştu: "Lisans üstü eğitim için imkanım yoktu. TEV'in bursuna başvurdum. 1969 yılında ABD'ye gittim. Endüstri Mühendisliği ve Endüstri İdaresi dalında lisansımı tamamladım." Koç Holding'de Vehbi Koç'la çalışma fırsatı bulduğunu belirten Ökütçü, " Ondan çok şey öğrendim. Üniversite gibidir" dedikten sonra tanışma hikayesini şöyle anlattı: "Bursiyerler olarak Vehbi Koç'a teşekkür etmeye gittik. Vehbi Bey, 'Şimdi teşekkür edemezsiniz. Yurtdışında eğitiminizi tamamlayıp, kendiniz, ülkeniz için çalıştığınızda, cebiniz para gördüğünde başka gençlere imkan sağladığınızda teşekkür edersiniz' dedi. Toplumdan aldıklarını topluma geri vermeyi öğretti." Ökütçü, kendi imkanlarıyla da burs verdiğine değinerek "Diyarbakır'da tarihi bir taş yapıyı restore ettirip, kütüphane yaptırdım. Yoksul semtteki çocukların kitap okuması için açtık burayı" dedi. Hiç çocuğu olmayan Ökütçü, "Ama 35 yeğenim ve binlerce bursiyerimiz var. Gönül daha ne ister ki" dedi.