Geçtiğimiz haftaki yazımda boşanmanın özel sebepleri hakkında bilgi aktarmıştım. Bu yazıda ise boşanmanın genel sebepleri ile ilgili bilgi sunacağım. Türk Medeni Kanunu'nun 166. maddesi gereğince evlilik birliğini temelden sarsacak bir olay gerçekleşmelidir ve bu, önceden belirlenmesi mümkün olmayan bir olay olmalıdır. Evlilik birliğini temelden sarsan bu durum sonrasında artık eşler için bir arada yaşamaları beklenilemez olmalıdır.
Evliligin temelden sarsılması
Genel sebepler ilgili maddede üç şekilde karşımıza çıkar. 1. fıkraya göre evlilik birliği temelden sarsılmalıdır. Bu durumda davayı açan eş, evliliği sarsan olayı ve olayın evliliği temelden sarstığını ispat etmelidir. Burada hâkim ispat edilen durumları inceler ve evlilik birliğinin gerçekten temelden sarsılıp sarsılmadığını takdir eder. Eğer evlilik birliğinin temelden sarsılmadığını takdir eder ise boşanmayı reddeder ve ayrılık kararı verir. Burada kusur şart olarak aranmaz ancak davanın sonucuna etki edebilir. Bu sebebe göre eşler arasında önemli duygu ve fikir ayrılığı olmalıdır. Bu durum yani evlilik birliğinin sarsılması, eşlerden en az biri için ortak hayatı sürdürmeyi beklenemez kılmalıdır. Davayı açmayan eş (davalı), davayı açan eşin daha kusurlu olduğunu ileri sürerek itiraz edebilir.
Anlasmalı bosanma
? Genel sebeplerin ikinci şekli ise maddenin 3. fıkrasında açıklanmıştır. İkinci şekil eşlerin boşanma konusunda anlaşmalarıdır ve mutlak bir boşanma sebebidir. Yani hâkimin takdir hakkı yoktur, boşanma kararı vermek zorundadır. Tarafların anlaşarak boşanmaları için evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması gerekir. Burada eşler mahkemeye birlikte başvurabilirler ya da bir eşin açtığı davayı diğer eş kabul edebilir. Hâkim iki eşi de bizzat huzurunda dinler. Dinleme sonrasında eşlerden birinin ya da her ikisinin iradesinde bir sakatlık sezer ise davayı reddeder. Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesi için eşler aralarında çocukların durumu ve evliliğin sona ermesinin mali sonuçlarını içeren bir anlaşma yapmalıdır. Burada hâkim çocukların menfaati için gerekli değişiklikleri yapabilir. Taraflar bu değişikliği kabul ederse anlaşma geçerli olur. Değişiklik kabul edilmez ve hâkim ile uzlaşılamazsa dava reddedilir.
Hayatın kurulamaması
Genel sebeplerin son şekli ise 4. fıkrada düzenlenmiştir. Bu şekil ortak hayatın kurulamaması ya da fiili ayrılıktır. Bu sebeple dava açmanın ilk şartı, tarafların daha önce herhangi bir sebeple açmış oldukları boşanma davasının reddedilmiş olmasıdır. Ret kararının üzerinden en az 3 yıl geçmiş olmalıdır ve buna rağmen eşler ortak bir hayat kuramamış olmalıdır. Eşlerin bu süre içinde ara sıra görüşmeleri ortak hayatın kurulduğu anlamına gelmez. 3 yıllık süre kesintisiz olarak devam etmeli ve herhangi bir şekilde ortak hayat kurulmamış olmalıdır. Burada davayı hangi eşin açtığının bir önemi yoktur ve hâkimin takdir hakkı da yoktur. Davayı açmayan eşin, karşı tarafın daha kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemesi de söz konusu değildir.
İyi bir hafta dileğiyle...