Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Teşekkürler en tatsız Dünya Kupası!..

"Başkanım" dedim, "Bu keyif tribünde var mı?.."
Yanımda oturan Beşiktaş Belediye Başkanı, sıkı ve iyi Beşiktaşlı, iddialara göre Serdar Bilgili'ye seçimi kazandıran adam İsmail Ünal "Mümkün mü" dedi..
Futbol bir oyun benim için.. Adı üstünde.. Dünyanın bütün dillerinde "Oyun.."
Yani bir keyif aracı.. Ama giderek tribünde maç izlemek keyif olmaktan çıktı.. Strese, sıkıntıya dönüştü.. Holiganizm aldı yürüdü. En üst düzey tribünlerde oturan en üst düzey yaşamlı, en üst düzey eğitimli insanlar bile ağızlarından salyalar akarak etrafa saldırmaya başladılar.
Çekildim.. Ev gurubunu kurdum.. Galatasaraylı, Fenerli, Beşiktaşlı, Trabzon, Malatya, her bir yerlisi ile birlikte izlemeye başladık. Maç günleri şenlik günlerine dönüştü.. Yemekler, soğuk, sıcak türlü türlü içkiler, purolar, şakalaşmalar, sataşmalar.. Maçlar çok kötü olsa da bizler hep eğlendik.. Biz futbolu bizim evde gene "Oyun" yapmayı başardık..
İşte şimdi Dünya Kupası final maçının devre arasında bizim bahçedeyiz..
Bir televizyon dehası Kenan Onuk'un 2002 Dünya Kupası'nda zekâsı ile yarattığı "Bizim evin bahçesinden maç yorumları" "Sokaktaki Adam"ın, sıradan ama ve devamlı meraklı futbol seyircisinin düşündüklerini anlatma esaslı bir yapımdı.. Müthiş tuttu. Hatta maçın kendisi kadar ilginç oldu nerdeyse.. Fuat Akdağ "Kenan Ağbi'nin programını sürdürelim" dedi.. "Peki" dedik..
Bu arada, bugün Kenan'ın ölümünün birinci yılı.. 30 yıllık arkadaşım, can kardeşimin.. Ölümüne hala inanmış değilim inanın.. Hani o "Bir yerden çıkıp gelecekmiş gibi" hissi var ya.. O hiç gitmedi benden..
Bu defa maçları da bahçede izleyecek sistemi sponsorlarla kurduk.. Sony en mükemmel modellerinden birini kurdu bahçeye.. Karşısına koltukları, salıncaklı divanı Mudo yerleştirdi.. İlly geçen defa olduğu gibi, Kahve Köşesi yaptı.. Bahçeyi dolduran kalabalığın yemek servisi Divan, meyve servisi İsmet'ten geldi.. Tam bir cümbüş..
Lafın gelişi değil.. Devlet Operası'nın starlarından Zafer Erdaş meğer müthiş bir saz ustası değil miymiş.. Folklorama'da türkülerini defalarca dinlediğimiz.. Maç öncesi, arası ve sonrasında bir türküler okumaya başladı, bizi koro yapıp.. O gür sesi bütün Alkent'i kaplıyormuş meğerse.. Bir gece yan komşunun seslenmesini duyduk.. "Ne olur, Yemen Türküsü" diye.. Birkaç gece Erkan Mumcu katıldı aramıza.. Meğer bir saz üstadı da oymuş.. Bir gece iyice keyiflenip bir Hoyrat okudu ki.. Sonra dünya şirini Buket.. O da Devlet Operasından.. Erhan İşözen, insana "Niye mimar oldu" dedirten yanık sesli türkücü..
İnanın maçların bitmesini bekler olduk..
Bitmesi beklenecek kadar kötü maçlardı çünkü..
2006 Dünya Kupasında akılda kalacak ne bir takım var, ne bir futbolcu..
Belki Zidane'ın, "Çirkin" Materazzi'ye attığı kafa hatırlanır uzun zaman..
Belki de, Zidane'ın bir bakış atmaya dahi gerek görmediği Dünya Kupası'nın yanından geçerken, düşündükleri, Haşmet'in diliyle.. "Seni kazanmak uğruna insanlar bu kadar aşağılaşacak, spor bu kadar kirletilecekse lanet olsun!.."
Dünya Kupası kalitesiz, Dünya Kupası kötü, Dünya Kupası tatsızdı.. Ama bize, bizim evin bahçesinde, tüm dostlarla yaşanan güzel yaz gecelerine, çok tatlı anlara, anılara sebep oldu..
İşte bu, sadece bu sebepten..
Teşekkürler Dünya Kupası..
2010'da buluşana dek!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA