"Mardin katliamı" olarak tarihe geçen olayın olası "nedenleri" üzerinde çok konuşuldu. Önce terör dendi, sonra töre. Saldırıyı gerçekleştiren aile fertlerinden birinin, öldürülmeye çalışılanlardan birinin eşiyle hamilelikle sonuçlanan ilişkisi bile bu çaplı bir katliama "neden" yapıldı. Gün geçtikçe rant iddiaları ortaya atılmaya başlandı. Çünkü Bilge köyünden petrol boru hattı geçiyordu ve köydeki kadastro çalışmaları hala yapılmamıştı.
ESKİ OLAY BAĞLANTISI
Bilge katliamından sonra hafızalar tazelendiğinde, akıllara 19 Şubat 1994'te aynı köyde 6 kişinin öldüğü olay gelmişti. O dönemde failler yakalanamayınca "PKK'dır PKK" denilip dosya terör suçlarına bakmakla yetkili Diyarbakır DGM'ye (şimdiki Özel Yetkili Başsavcılık) gönderildi ve rafa konuldu. Bilge katliamından sonra bu dosyanın incelenip iki olay arasında bağlantı bulunup bulunmadığının araştırılması beklenirken, savcılığın "iki olay bağlantılı olabilir" iddiasını jandarmaya sormakla yetindiği ortaya çıktı. Jandarmadan beklenen cevap, 4 imzalı bir tutanakla geldi ihtilaf olduğuna dair bir belgeye rastlanmadığı söylendi. Savcı, jandarmadan bu cevabı aldıktan sonra, 1994'teki olayın dosyasını Diyarbakır'dan isteyip, incelemeden, sadece mermilerden hareketle vardığı sonucu iddianamesine şöyle yansıttı: "19 Şubat 1994 tarihinde yapılan saldırıda ele geçirilen mermi kovanları ile soruşturma konusu (şimdiki soruşturma) olan mermi kovanlarının karşılaştırılması sonucu, her iki mermi kovanlarının aralarında irtibat saptanamamıştır."
PETROL VE RANT
Bilge köyü bir tarafa, Mardin'de bile bir saat bir kahvede oturduğunuzda "o petrol işi, petrol" deniliyor. Katliamdan sonra ortaya atılan en güçlü iddialardan biri de, köyden geçen petrol boru hattı ve buna bağlı ranttı. Bu nedenle sanıkların ve şikayetçilerin sorgularında en önemli sorunun bu olması bekleniyordu. Sadece 6 çocuklu ev kadını Makbule Parladı jandarmadaki ifadesinde "petrol" diyecek, "rant" diyecek oldu. Bu cümlesi bile tutanaklara "yarım cümle" yansıdı: "Ölen kişiler bize yakın olmasına (akrabalık anlamında) karşılık, onlara yakın olan diğer kişiler bizi ölümle tehdit etti ve ölü yakınlarımızı bize göstermediler. Bize göre bu olayda onlar suçlu. Kendi aralarında petrol... (cümlenin devamı yok) Para, mülk gibi konularda kendi içlerinde anlaşmazlıkları vardı. İki kardeş birbirleriyle konuşmuyorlardı."
PEKİ NİYE ÖLDÜRDÜLER?
Yakınları sanık olan Makbule Parladı böyle ifade verirken, ne jandarma ne de savcı diğer sanıklara, tanıklara, müştekilere içinde "petrol" kelimesinin geçtiği tek soru bile sormadı. Savcının imdadına yine jandarmanın "4 imzalı tutanağı" yetişti: "Yapılan araştırma sonunda olayın şüphelileri ile maktulleri (ölenler) arasında legal ya da illegal bir paranın ya da toprak, ya da başka bir değerin paylaşımı durumu hakkında herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanamamıştır." Sonuç olarak iddianamede, "katliam" var; katliamın neden yaşanmış olabileceğine ilişkin iddialar var; bu iddiaların çürütülmesi var, tek bir şey yok: Bir grup insan, aynı köyden 44 kişiyi neden öldürür?