Gülay Göktürk, sosyalizmden liberalliğe uzanan dikkat çekici yaşam öyküsü ile Türkiye medyasının önemli kadın yazarlarından biri.
1990'lı yılların karanlık günlerinde, demokrasinin tankların altında ezildiği 28 Şubat sürecinde ve gerilimli AK Partili yıllarda sağlam bir demokrasi karnesine sahip olan ender yazarlar arasında.
Gezi olayları ve 17 Aralık operasyonunda demokrasi adına iyi bir sınav veren Gülay Göktürk, özellikle son dönemde paralel yapı ile ilgili çarpıcı analizleri ile dikkat çekiyor.
17 Aralık operasyonundan bu yana gazetedeki köşesi dışında hiçbir medya kuruluşuna açıklama yapmayan gazeteci Gülay Göktürk, sessizliğini SABAH'a bozdu. Liberal Türkiye Grubu Eşbaşkanı da olan Gülay Göktürk ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, çözüm sürecini, liberallerin AK Parti'ye yaklaşımını, Türkiye Solunu ve paralel yapı ile mücadeleyi konuştuk.
*********
İHSANOĞLU ESKİ TÜRKİYE'Yİ VADEDİYOR
-Ekmelettin İhsanoğlu'nun muhalefet tarafından çatı aday olarak seçilmesi sizi şaşırttı mı?
Ekmelettin İhsanoğlu ile Erdoğan'ın yarışması Türkiye'de iki farklı dönemin adaylarının yarışması anlamına geliyor. İki döneme hitap eden iki farklı tipte Cumhurbaşkanını temsil ediyorlar. Cumhurbaşkanı'nın askeri ya da sivil bürokrasiden geldiği dönemin ve o devletin temsilcisidir Ekmelettin İhsanoğlu. Aslında onun bir suçu yok, böyle biri arandı ve bulundu.
-Tayyip Erdoğan hangi dönemi temsil ediyor?
Tayyip Erdoğan ise halk desteğini arkasına alan, halka bir vaadi olan, Bakanlar ve Milletvekilleri ile birlikte çalışarak Türkiye'yi uçuracağını söyleyen yeni dönemin Cumhurbaşkanı profili çiziyor.
SEÇMEN DAHA ZENGİN VE DAHA ÖZGÜR OLMAK İSTİYOR
-Ekmelettin İhsanoğlu'nun ilk televizyon ve seçim meydanı performansını nasıl buldunuz?
Ekmelettin Bey'i bir televizyon programında izledim. Çok sık olarak "huzur" kelimesini tekrarlıyordu. "Huzur" kelimesine bu kadar vurgu yapılması bence yanlış. Siz bir İskandinav ülkesinde huzur vurgusunu çok fazla yapabilirsiniz. Türkiye'de insanlar elbette huzur istiyor ama, belirleyici olan çok dinamik bir nüfus var. Bu nüfus atılım yapmak istiyor. Zengin olmak, daha özgür olmak, daha iyi yaşamak istiyor. "Huzur" burada insanların ihtiyaçlarına asla karşılayan bir kavram değil. Ben hiçbir seçimde birbirine bu kadar benzemeyen iki adayın yarıştığını görmedim.
ERDOĞAN SADECE 'DİNDAR' OLDUĞU İÇİN OY ALMIYOR
-CHP'nin muhafazakar bir aday belirlemesi çok eleştirildi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ekmelettin Bey dindar ve mütedeyyin bir insan olarak AK Parti'den oy alacağı düşünülmüş bir aday. Ancak orada şöyle bir yanılgı var. Türkiye'de insanlar Tayyip Erdoğan'a sadece dindar diye oy vermiyorlar. Tayyip Erdoğan'ın temsil ettiği misyonun da CHP ve MHP tarafından anlaşılmadığını görüyoruz. Halkın asıl tek beklentisi dine düşman biri olmaması. Bunun yanı sıra halk, Tayyip Erdoğan'ı seçiyorsa, dindarlığı için değil, "makus talihini" değiştirdiği için, geleceğini ona endeksli gördüğü için onu seçiyor. Gelişen ve büyüyen bir Türkiye'nin simgesi olduğu için onu seçiyor. Erdoğan'dan çok daha dindar insanlar var. Bence CHP ve MHP bu konuyu tam analiz edememiş görünüyor. İhsanoğlu'nun şimdi daha Atatürkçü, daha laik olduğunu kanıtlamaya çalışması da ayrı bir paradoks.