Türkiye 1994'te yeni bir yerel seçime hazırlanıyordu. Herkesin gözü İstanbul'daydı. İstanbul, o tarihlerde ciddi sorunlarla boğuşuyordu. Hava kirliliği.. Çöp dağları... Susuzluk... Bir yıl önce onlarca kişinin öldüğü Ümraniye çöplüğü faciası ve İSKİ skandalı, belediyeyi yöneten SHP'yi köşeye sıkıştırmıştı. İstanbul'u kazanmak isteyen partiler yıldız adaylarını öne sürdü. ANAP'tan İlhan Kesici, SHP'den Zülfü Livaneli, DYP'den Bedrettin Dalan, Refah Partisi'nden Recep Tayyip Erdoğan... Anketler Kesici ile Livaneli dışındaki adaylara şans tanımıyordu.
SORUNLARA BİLİMSEL ÇÖZÜM
Seçim çalışmasında kadın ve hatta çocuklar bile Erdoğan için koşturuyordu. Gündüz halk buluşmaları yapılırken, gece sorunlar için kurulan bilim insanlarından oluşan heyet çözümler üretiliyordu. Seçim için bestelenen şarkı ve müzikler aşamalı şekilde devreye sokularak halkın nabzı tutulmaya çalışılıyordu. 2011 seçimlerinin şarkısını besteleyen Özhan Eren'in 1994'te hazırladığı "Refah'ın vakti geldi" şarkısı dillere pelesenk olmuştu. Seçime kısa bir süre kala seçilen Erkin Koray'ın "Fesüphanallah" şarkısı dertlerden bunalan İstanbullu'ya çareyi işaret ediyordu. Seçim sloganı "Tamam inşallah" ise bir inanmışlığı gösteriyordu. Sandıklar kuruldu, İstanbullu tercihini yaptı. Yaklaşık 1 milyon oy alan Erdoğan İstanbul'un başkanı oldu. Erdoğan, seçim sonuçlarını kapı kapı gezen kadınların zaferi olarak değerlendirdi.
ÖNYARGI DUVARLARI
Erdoğan'a, başkan seçildiğinde sorulan ilk soru, "Beyoğlu'ndaki barlarla, genelevi kapatacak mısınız?" oldu. Başı açık kadınların minibüslere alınmayacağı, otobüslerde kadın-erkek yerlerinin ayrılacağı iddia edildi. Bunları bir kenara bırakıp su sorununu çözmek için, Istrancalar Projesi hazırlandı. Haliç'in kolektörle çıkarılan çamurları Alibeyköy'deki eski taş ocağına taşındı. Kentin su, ulaşım altyapı, hava kirliliği gibi temel sorunlarını çözdü. Bir yandan da hükümetin engellemeleriyle boğuştu.
4 AY HAPİS CEZASI ALDI
Türkiye
genelinde RP yükselişe geçmişti. 1995 seçimlerinden birinci parti çıkan RP, 1996'da DYP ile Refahyol Hükümeti'ni kurdu ve Necmettin Erbakan Başbakan oldu. İktidarda henüz 1 yılı dolmadan "Laik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemler" gerekçesiyle RP için kapatma davası açıldı. RP'nin öne çıkan isimleriyle birlikte Erdoğan da hedefteydi. 12 Aralık 1997'de Siirt'te bir mitingde okuduğu şiir yüzünden DGM'de dava açıldı. Yargılama sürerken RP kapatıldı, Erbakan'a siyasi yasak getirildi. 2 ay sonra da Erdoğan hakkında "Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek suçundan 4 ay hapis cezası" kararı verildi. Karar Yargıtay tarafından da onaylanınca Erdoğan, 4.5 yıldır sürdürdüğü belediye başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Medya karar sonrası "Muhtar bile olamaz" başlıkları attı. 29 Ekim 1998'deki Cumhuriyet konseri aynı zamanda bir vedaya dönüştü. Ahmet Kaya burada "Cezaevine gidecek yürekli insanlar için" diyerek Şafak Türküsü'nü seslendirmişti. 26 Mart 1999'da uzun konvoy eşliğinde 4 ay kalacağı Pınarhisar Cezaevi'ne gitti. Ancak bu şarkı burada bitmemişti. Erdoğan'ın, İstanbul'da yükselen şarkısı, Pınarhisar'da farklı bir ritim yakalayacak ve tüm Türkiye'yi etkileyecekti.
YARIN: HAYALLERİ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜREN YOL HARİTASI CEZAEVİNDE HAZIRLANDI...