Galatasaray, Beşiktaş karşısında öne geçtikten sonra, galibiyeti korumaya çalıştı. Bunu, birçok maçta da yapıyor aslında... Bu nedenle, kritik puanlar da kaybetti. Şimdi sırada, Chelsea maçı var. Nasıl bir maç bekliyor bizi? Galatasaray'ın şansı nedir?
Chelsea, bu sene iyi değil... Galatasaray, biraz 'top oynar' ümidi verseydi bana; Galatasaray'ın tur atlama ihtimalinin yüksek olduğunu, en kötü ihtimalle Mustafa Denizli klişesi ile şansının 'yüzde 51' olduğunu söylerdim. Şimdi hezimete uğrarsa, şaşmam. O kadar kötü oynuyor Galatasaray...
Beşiktaş önünde bu kadar dökülen Galatasaray'ın karşısında, şimdi Chelsea olacak. Chelsea affetmez; Beşiktaş'ın affettiği kadar... Öyle bir tokat yerler ki... Savunma, savunma değil. Yani o çizgi savunmadan vazgeçmiyor!..
Üçlü savunmada ısrarlı görünüyor.
Üçlü falan değil; geç onları... Üçlü, dörtlü, beşli; bunların hepsi palavra... Ne oynadığı belli değil! Oynanan bir tek şey var; savunma görevi olan adamlar, top rakibe geçtiğinde Galatasaray 18'inde çizgi oluşturuyorlar. Adam almak da yok; saha almak da yok.
Dünyanın bütün takım sporlarında, savuma iki esas üzerinde yapılır: Alan savunması ve adam savunması... İkisini de yapmıyor Galatasaray! 'Bir tek adamı, beş kişi çizgide bekleyeceğiz' diye; rakibin dört tane adamı, orta sahadan itibaren bomboş... Bu adamları, Chelsea'nin adamları olarak düşünün; bombardıman ederler Galatasaray'ı...
Bütün duran toplara, ortalanan toplara kafayı rakipler vuruyor. Galatasaray savunması vurmuyor. Hala duran topta adam paylaşımını, yer paylaşımını öğrenemediler. Fatih Terim zamanında da öyleydi, Mancini zamanında da öyle... Bu, Mancini'ye ait değil. Çizgi, Mancini'nin günahı... Kademe falan yok; beş adam, orta sahayı rakibe bırakarak bir çizgi oluşturuyor!
Hücuma gelince... Beşiktaş maçında, artık ayyuka çıktı görüntü... Galatasaray'da, ileride dolaşan bir tane adam var; bitkin, yorgun, ölmüş Drogba... Muslera ve kenardan taç atan adamlar dâhil; ellerinin yetişme mesafesinde olan oyuncuların hepsinin görevi, topu Drogba'ya atmak!
'Selçuk, oyun kuramıyor.' 'Kurma' diye bir şey yok ki Galatasaray'da; Selçuk oyun kursun! Selçuk ayağına topu aldığında, 'Drogba boşta mı?' diye bakıyor. Drogba'nın olduğu yer boşsa, oraya sallıyor. Drogba'nın olduğu yerde üç kişi varsa, Drogba'nın etrafındaki veya yanındaki adama pası veriyor; bir daha geri alıyor, bir daha veriyor, bir daha alıyor! Bakıyor ki Drogba, orada biraz boşalmış gibi; o zaman Drogba'ya!.. Galatasaray'ın oynadığı futbolun adı;
Drogba'ya sallama oyunu!
Peki Drogba ne yapıyor o topları? Yüzde 80'ine, hamle bile yapmıyor. Aldığı yüzde 20'yi de - Mancini ile, hala Galatasaray'ın yardımcısı olduğunu iddia ediyorsa Tugay Kerimoğlu ile maçı izleyelim- eziyor.
Buna karşılık tribünlerin, Burak'a sövmesine sebep oldu. Yaptığı jestlerle; 'Bana niye pas vermiyorsun da şut atıyorsun' diye... Şut atan adam, yuhalanmaz! Futbolun amacıdır şut... Hele o şutu atan adam, senin gol kralın ve santrforun ise hiç yuhalanmaz.
Drogba gol pozisyonundayken, saçma sapan bir adam şutu atar; 'Niye pas vermedin?' dersin ama Burak gibi gol kralı bir adam şut atıyorsa, alkışlayacaksın. En evvel de Drogba alkışlayacak ki tribünler tepki göstermesin. Drogba, tribünleri Burak'a karşı tahrik etti resmen... Kendisi dökülen Drogba, Burak'a karşı tribünleri tahrik etti ki Burak, en iyi maçlarından birini oynuyordu.