Osmaniye'de, platonik aşığı tarafından öldürülen 17 yaşındaki Fatma Nur Gedik'in babası, kızını koruyamayan devlete hâlâ öfkeli. Baba Ergün Gedik, "Olaydan önce koruma vermeyen devlet kızım öldükten sonra bizi korudu. Yaklaşık 45 gün kapımızda polis nöbet tuttu. Zamanında verilmeyen korumayı ben ne yapayım?" dedi. Kadirli ilçesinde 22 Şubat'ta korkunç bir cinayet işlendi. Çeşitli suçlardan sabıkası olan 29 yaşındaki Sinan Dursun, platonik aşk beslediği Kadirli Kız Meslek Lisesi öğrencisi Fatma Nur Gedik'in bulunduğu servis minibüsüne pompalı tüfekle ateş açtı. Fatma Nur ile okul arkadaşı Fatmagül Yalçın (17) hayatını kaybetti, 1 öğrenci de yaralandı. Saldırgan Sinan Dursun olaydan kısa süre sonra, Fatma Nur'un okulunun bahçesinde aynı av tüfeğiyle intihar etti. Türkiye'yi sarsan bu olayın ardından, Fatma Nur'un babası Ergün Gedik'in polise ve savcılığa 1.5 yıl boyunca defalarca kızının korunması için başvurduğu ancak önlem alınmadığı ortaya çıktı. Emniyet Müdürlüğü'ne 9 kez dilekçe verdiğini ancak kızının hayatı için önlem alınmadığını söyleyen baba Gedik, "Ben devlete sığınmıştım. Ama önlem alınmadı. Böyle olacağını bilsem o caniye bu fırsatı vermezdim. Kızımı akrabalarımızın yanına gönderirdim. Biz elimizden geleni yaptık ama devlet yapamadı. Devlet kızımı koruyamadı" diyor. Acılı baba Sinan Dursun'un kızını rahatsız etmeye başladığı gün emniyete şikâyet dilekçesi verdiğini anlatıyor:
DOKUZ KEZ DİLEKÇE
"Polis bize 'Cezası yok ki alsak bile serbest kalacak. Delil olması gerekir' diyordu. Son zamanlarda sıkça rahatsız etmeye başladı. Evimizin kapısına güller bırakıyor, içki şişeleri atıp bağırıyordu. Kızıma zarar vermesin diye servisini bile değiştirdik." Katil zanlısının kızının servisle geçtiği güzergâhta, evlerin duvarlarına yazılar yazdığı söyleyen baba Gedik, "Polis o yazıların fotoğrafını çekip dosyaya koydu. Ama boşu boşuna koydular. Olaydan önce koruma vermeyen devlet kızım öldükten sonra bizi korudu. 45 gün boyunca bizim kapımızda polis nöbet tuttu. Zamanında verilmeyen korumayı ben ne yapayım? Ziyaretimize gelen yetkililer aynı durumun bir savcının kızının başına geldiğini anlattılar. Savcının kızına laf atan kişiyi anında yakalayıp tutuklamışlar" diye ekliyor.
***
GERİYE TEHDİT MEKTUPLARI KALDI
Denizli'de yaşayan Reyhan Cabar'ın ikinci evliliğinden sonra başlayan kabus dolu hayatı eşinin silahından çıkan kurşunlarla son buldu. Reyhan Cabar yaklaşık 2 yıl önce işçi emeklisi Kemal Cabar (56) ile hayatını birleştirdi. Ancak bir süre sonra eşinin sürekli alkol aldığını, bu haldeyken eve arkadaşlarını getirdiğini öne süren Reyhan, aradığı mutluluğu bulamayınca evini terk etti. Kemal Cabar, eşinden boşanmak için mahkemeye başvurdu. Reyhan'ın 2 aylık hamileyken kendisinden habersiz kürtaj olduğunu savundu. Kemal Cabar, 2010'da görülen boşanma davasının ardından Reyhan Cabar'ı bıçak zoruyla rehin aldı. Evin kapılarını kilitleyip arkasına barikat kuran Kemal Cabar, yaklaşık 3.5 saat sonra ikna edilebildi. Cabar, "Ne olursa olsun ben boşanmak istiyorum. Pişman değilim" dedi. Cabar, 3 ay hapis cezası aldı. Sürekli rahatsız edilen Reyhan Cabar için ise devlet koruması kararı alındı. Kemal Cabar mahkemenin belirlediği nafakayı ödemeyip karara itiraz ederek boşanma davasını temyize götürdü. Bu süreçte genç kadın nafakadan alacaklı olduğu yaklaşık 2 bin 400 lira için Kemal Cabar'ın evine haciz gönderdi. Karşısında haciz memurlarını görünce çılgına dönen Kemal Cabar, 5 Aralık 2011'de Reyhan Cabar'ın annesinin evini bastı. Genç kadını öldürdü, annesini ağır yaraladı. Babası Mehmet Aykurt, "Cinayet adeta 'Geliyorum' demesine rağmen devlet kızımı koruyamadı, polisin de ihmali var. Bunun peşini bırakmayacağım" dedi. Aykurt, şöyle konuştu: "Kemal Cabar sürekli ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Hala tehdit mektuplarını buluyoruz. Bunun gibi merdivene, kapı girişlerine bırakılan 7-8 tehdit mektubunu daha mahkemeye verdik. Mahkemelerde 7 ayrı dosya oldu. Ancak kızım cinayete kurban gitti" dedi.