Başbakan Binali Yıldırım, AFAD'ın Türkiye geneline dağıtılacak 99 aracı için düzenlenen törene katıldı. Yıldırım konuşmasında şu mesajları verdi:
YENİ TERÖR ALANLARI OLUŞUYOR: Sadece afet bakımından değil, terör bakımından da zorluklar yaşıyoruz. Son 2 senede teröre karşı savunma değil, taarruz esaslı aktif yaklaşımlarımızdan dolayı ülkenin her köşesinde devlet otoritesi tam anlamıyla sağlanmış halde. Ama bu yetmez, çünkü hudutlarımız dışında yeni terör alanları oluşuyor. Bunlara karşı da tedbirleri almamız lazım.
MÜSAMAHA İLE KARŞILAMAYACAĞIZ: Yine güney sınırlarımızın herhangi bir yerinde, bu ve buna benzer sınır güvenliğimizi tehdit eden, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine tehditler, tacizler oluyor. Bunlara da karşılığını da aynı şekilde vereceğiz. Milli güvenliğimizi tehdit eden hiçbir oluşum müsamaha ile karşılanmayacak. Bu bizim en doğal hakkımız, uluslararası hukuktan da doğan hakkımız. Amacımız bölgede terör varlığını sona erdirmek. Bölge halkının yeni acılara tekrar maruz kalmasının önüne geçmek.
GÖÇE KARŞI TEDBİR ALINIYOR: İdlib'de rejim güneyden girdi, bir sürü insan kuzeye doğru hareket ediyor. Afrin'de aynı şekilde sınırlarımıza yönelme var. Bunun tedbirlerini alacağız, bu konuda hiçbir tereddüt yok. Kimsenin de bize nasihatte bulunmasına gerek yok. Kimsenin topraklarında gözümüz yok. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak gibi bir sorumluluğumuz var, bölgenin can ve mal güvenliğini sağlama gibi bir zorunluluğumuz var.
İRAN'DAN ÖNCE BİZ GİTTİK
Konuşmasında AFAD'ın çalışmalarına da dikkat çeken Yıldırım şöyle konuştu:
İran depreminde bize söylediler, "Bizimkilerden önce Türkiye geldi" dediler. Türkiye bu kabiliyeti kazandı. Ülkemiz bütün yardımlarda milli gelirine kıyasla en fazla yardım yapan, en fazla cömertlik gösteren ülke unvanına sahip.
(Van depremi) Eskiden gelen alışkanlıkla muhabirler ilgi çeksin diye abartarak anlatıyor. "Burada iletişim yok, yollar kapalı" bilmem ne diyor. Ekranda da canlı yayın diye yazıyor. Canlı yayında da bunları söylüyor, kendi kendini tekzip eden bir yayın yapıyor. Hemen uyardık, "iletişim yoksa siz bu yayını nasıl yapıyorsunuz"; sonra uyandılar. Eskiden gelen bir alışkanlık.
"1.5 milyon Suriyeli'ye neden yardım ediyorsunuz?" diyorlar. Hayatı tehlikede olan yurdundan kaçmak zorunda olanlara kapımızı kapatamayız. Kültürümüzde, inancımızda yok. Tabii ki bağrımızı açtık, Asla para hesap kitabı yapmadık.