Başbakan Binali Yıldırım, dün Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin terörle mücadelesini anlattı. Yıldırım soru cevap kısmında PKK destekçisi olarak bilinen Alman sol parti milletvekilleri Heike Hansel ve Alexander Neu'nun çarpıtma sorularına hadlerini bildiren yanıtlar verdi. Yıldırım'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Suriye'de çok büyük bir iç savaş var. Türkiye bu savaşın ne başlatanı, ne sebep olanı. Türkiye bu savaşın sonuçlarından doğrudan etkilenen ender ülkelerden biri. Türkiye Fırat Kalkanı operasyonu ile bölgede 3 bin 600 DEAŞ örgüt elemanını yok etti. Bu alana 135 bin Suriyeli döndü.
Türk hapishanelerinde DEAŞ mensubu tutuklu sayısı 10 bin. 5 bin 800 yabancı savaşçıyı sınırlarımızdan sokmadık, geri gönderdik. Bunlar Avrupa'dan geliyor. 4 bin şüphelinin girişini engelledik ve 56 bin 300 potansiyel DEAŞ ile ilişkili olabilecek olanlara giriş yasağı koyduk. Bu DEAŞ'ın faaliyetlerini azaltmayı sağladı, Türkiye'deki canlı bomba ve toplu katliam faaliyetlerini sınırladı, Avrupa'ya yayılma ihtimalini azalttı.
DEAŞ TEHDİDİ BİTMEDİ
Tehdit bitmedi. Çünkü ABD YPG/PYD ile işbirliği yaparak özellikle DEAŞ'ı yok etmek için bir faaliyet içine girdi. YPG/PYD Türkiye'nin 40 yıldır mücadele ettiği bölücü terör örgütünün Suriye'deki adı. Kuzey Irak'ta Türkiye'nin etkin mücadelesi sonucunda tutunamayan bu terör unsurları Sincar üzerinden Suriye'ye, Fırat'ın doğusuna gelmiş ve burada yaşayan Kürt, Arap, Türkmen, Ezidi gibi masum insanların üzerine çökerek buralara hakim olmaya çalışmıştır. Bir yandan NATO'nun sınırlarını korurken, NATO'nun bir diğer üyesinin NATO'nun sınırlarına saldıran bir terör örgütüyle DEAŞ mücadelesine girmesini izahta zorlanıyoruz. Suriye, Irak alanında DEAŞ örgüt mensubu sayısı 3 bin civarında. Hepsinin yok edilmesi lazım, ama bunu yaparken yeni bir terör örgütü yaratmayalım.
Avrupa ülkelerinde bu örgütün rahatlıkla faaliyet gösterdiğine şahit oluyoruz. Önce El-Kaide'ydi, El Nusra oldu, DEAŞ oldu bundan sonra hangi isimle karşımıza çıkacağını kimse garanti edemez. "Teröristler Müslüman ülkelerden çıkar" gibi bir yanlışa düşmeden bu mücadeleyi yapacağız.
Türkiye Avrupa'nın güvenliğini sağlıyor. Bundan 2 yıl önce bölgeden Avrupa'ya günlük 2 bin 500 mülteci geçişi varken, bu sayı 70'in altına indi. Biz mültecileri o bölgede tutuyoruz, onların arasına karışan teröristlerin de bölgede huzuru bozmasının önüne geçiyoruz. Bunun takdir edilmesini bekliyoruz.
Biz hiçbir ülkeyle savaş yapmıyoruz, Suriye'de savaş yok, sadece terörle mücadele var. Bu mücadeleyi de sadece Türkiye yapmıyor, 62 koalisyon ülkesi yapıyor. Biz NATO'nun parçasıyız, koalisyona hava desteği veriyoruz, üslerimiz vasıtasıyla oradaki operasyonlara yardımcı oluyoruz. Olayı başka bir yöne çekmenin anlamı yok. Bir ülke bize düşmanlık yapar, savaş yapmaya da karar verirse, onu da tabii karşılıksız bırakmayız.
PKK'nın belini kırdık ama karşımıza başka isimle çıktılar. Çıkarken de yalnız başına çıkmadılar, ABD, Rusya ve başka ülkelerin silahlarını gayri meşru yollardan veya doğrudan temin ediyorlar. Suriye'de bir çok ülkenin silahı internetten satılıyor. Bu nasıl terörle mücadeledir ve bunun cevabını birisi vermeli. Rakka DEAŞ'tan temizlendikten sonra oradaki DEAŞ'lılar olduğu gibi Afrin'e geldi, bize karşı çarpışıyorlar.
(Türkiye Suriye'de operasyon için davet aldı mı, hangi hukuka göre harekat yapıyor?) Suriye'de bulunanların hangisi izin aldı bana bunun cevabını biri versin. Burada devlet yok, 62 ülke var. Kaldı ki bizim meşruiyetimiz BM'dir. Yaptığımız her iş uluslararası hukuka da uygundur ve meşruiyete de uygundur.
ALMANYA'DAKİ 3 BİN TÜRK NEDEN TUTUKLU?
(Tutuklu gazeteciler konusu) Türkiye bir hukuk devleti. Tıpkı Almanya, tıpkı ABD gibi. Almanya'da Türk vatandaşı 3 bin 63 tane tutuklu var, hükümlü var. Niye bunlar içerde, belli ki bir suçla suçlanıyorlar. Bize düşen görev yargıyı rahat bırakmak ve kararının vermesini sağlamak. FETÖ terör örgütü bugün korunuyor. Bu talimatları veren terör örgütünün başı hakkında ne yazık ki bir hukuki süreç başlatılmadı. İntikam duygusuyla değil adalet duygusuyla bu işlere çözüm bulacağız. Yalnız dostlarımızın değerlendirirken daha insaflı olmasını, empati yapmasını istiyoruz. Bizim yaşadıklarımız herhangi bir ulusun başından geçse 10 senede kendini toparlayamaz.
İLİŞKİLERİN DÜZELMESİ İÇİN KARŞILIKLI İSTEK VAR
Başbakan
Yıldırım, Alman Haber Ajansı DPA'ya verdiği röportajda, Türk-Alman ilişkilerinin uzun bir geçmişe sahip olduğuna dikkati çekerek, "Deniz Yücel olayı, başka olaylar bizim ilişkilerimizi zehirleyecek veya olumsuz yönde etkileyecek olaylar değildir" dedi. Almanya'daki seçimler ve Türkiye'deki referandum sırasında karşılıklı olarak bazı olumsuz söylemlerin görüldüğüne dikkati çeken Yıldırım, bu tür olayların ikili ilişkilere zarar vermemesi gerektiğine vurgu yaparak, "Önemli olan ilişkilerin düzelmesi yönünde gayret göstermektir. Ben hem Almanya, hem Türkiye tarafında böyle bir istek, böyle bir irade olduğunu görüyorum" dedi. Türkiye'de hapiste bulunan bazı Alman vatandaşlarının FETÖ terör örgütü ile ilişkileri olduğunu ifade eden ve bu terör örgütünün Türkiye'ye yaptığı tahribatı anlatan Yıldırım, "Demokrasimizi ortadan kaldırmaya, Cumhurbaşkanımızı öldürmeye kalktılar" diye konuştu.
MÜNİH'TE YOĞUN DİPLOMASİ
Başbakan
Yıldırım'ın Münih'teki temasları dün de devam etti. Yıldırım konferansın düzenlendiği otelde öncelikle AB Komisyonu Başkanı Jean- Claude Juncker ile bir araya geldi. Heyetlerarası görüşmenin ana maddesi Türkiye- AB ilişkileri oldu. Yıldırım, Türkiye'nin 72 kriteri tamamladığına dikkat çekerek AB'nin vize serbestisi taahhüdünü en kısa sürede gerçekleştirmesini istedi. Yıldırım daha sonra Fransa Başbakanı Edouard Philippe ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede iki ülke arasında yakalanan ivmeden duyulan memnuniyet dile getirildi. Yıldırım'ın Irak Başbakanı Haydar el-İbadi ile yaptığı görüşmede ise bölgedeki son gelişmeler ele alınırken, Irak ile özellikle PKK, DEAŞ ve FETÖ başta olmak üzere terörle mücadelede yakın işbirliğine verilen önem vurgulandı. Başbakan Binali Yıldırım dün ayrıca Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ve Yunanistan'ın YDP partisi Genel Başkanı Kiryakos Miçotakis ile de bir araya geldi.
MAY VE POROŞENKO İLE AYAKÜSTÜ SOHBET
Başbakan Yıldırım konferans sırasındaki programları için hareket ederken, Ukrayna Başbakanı Petro Poroşenko (üstte) ile de karşılaşınca bir süre sohbet etti. Yıldırım aynı şekilde İngiltere Başbakanı Theresa May (sağda) ile de ayaküstü sohbet etti.
O TOKAT TERÖR FAALİYETLERİNE
(Cumhurbaşkanı Erdoğan "Osmanlı tokadı" ile ne demek istedi?) Bir ülke düşünün yıllardır teröre maruz kalıyor, 40 bin vatandaşını kaybetmiş. Irak'ta işleri yoluna koymuşken bu sefer Suriye'de DEAŞ'la mücadele ederken karşımıza bir başka terör örgütü ve sponsorları çıkıyor. İnsanları öldürmelerine göz mü yumacağız? Kastettiğimiz "İster Suriye'de ister Irak'ta ülkemize yönelen her türlü terör faaliyetine karşı tokadı en sert şekilde indiririz."
İLİŞKİLERİ TEKRAR SIKILAŞTIRMALIYIZ
Almanya
Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, konferanstaki konuşmasında Türkiye'nin Avrupa'nın önemli bir komşusu olduğunu belirtti. Gabriel Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel'in tahliye edilmesinin ardından Türkiye ile olan ilişkilerin tekrar sıkılaştırılmasından yana olduğunu kaydetti.