MELİH ALTINOK'UN YAZISINDAN BAŞLIKLAR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün İran'da tüm dünyanın gözlerinin çevrildiği "İdlib" konulu zirvedeydi.
Erdoğan, İran ve Rusya heyetleri ile gerçekleştirileceği üçlü zirve öncesi Hasan Ruhani ile, ardından Vladimir Putin ile baş başa görüşmeler yaptı.
Zirveden sonra yapılan açıklamalarda Moskova ve Putin'in Şam rejimi ile ilgili "bilindik" rezervlerini koruduğu görülüyor.
Her iki ülkenin İdlib konusundaki tutumu genel olarak, Suriye'de ABD'ye karşı nüfuz alanını genişletme üzerine kurulu.
Türk tarafının masadaki argümanları ise, 3 milyonu aşkın sivilin yaşadığı kentteki "insani durumu" önceleyen bir içeriğe sahip. Bu tutum bir tercihin ötesinde, İdlib'in nüfusu kadarSuriyeliyi topraklarında barındıran Ankara için bir zorunluluk.
Kaldı ki sahada 12 kontrol notasıyla yükün büyüğünü omuzlayan Türkiye, Suriye'de iç barışın sağlanması için hiçbir sorumluluktan kaçınmayacağını da açıkça gösterdi. El Kaide bağlantılıradikal unsurlara karşı yaptığı açıklamalarla, Suriye'de alana inen diğer ülkeler gibi, "teröristtenterörist beğenmediğini" de açıkça ortaya koydu.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ