Dört ay önce kaybettiğimiz şair İzzet Yasar benim Galatasaray'dan sınıf arkadaşımdı. Uzunca bir süre yakın dostumdu da, sonra hayat bizi ayırdı. Hep öyle olmaz mı?
Haberini "cenazesi dün kaldırıldı" şeklinde alınca katılmak da mümkün olamadı...
Bu ayrılıkta rahmetlinin "Leninist" olmakta direnmesinin de payı vardı.
Şimdi Ahmet Kekeç yazıyor, rahmetli İzzet hep "Gezi olaylarının sınıfsal analizini yapacak birsolcu çıkmayacak mı" diye yakınırmış.
Beş senedir yapıyoruz. Ya okumuyorlar ya da bizi solcudan saymıyorlar.
Yoksa bu analizi, İstanbul sermayesine uşaklık eden ve kendini solcu diye satan bazı üniversite hocalarından mı bekliyorlar?
Neyse, İzzet'in vasiyetini yerine getirelim, boynumuzun borcudur.
***
Gezi olayları, büyük burjuvanın desteklediği bir küçük burjuva ayaklanmasıdır.
Açalım: Büyük burjuva dedik, siz onu "çıkarları zedelenince Tayyip Erdoğan'a düşman kesilen İstanbul sermayesi" şeklinde anlayınız.
Ve de onun besleme basını tabii. Bu düşmanlığa bir de Atatürkçülük kılıfı uydurdular.
Bu "İstanbul sermayesi" lafı da, bazı holdingleri bütün bütüne kızdırmak istemeyen basının taktığı "kibar" bir isimdir. Bunların kimler oldukları bellidir.
Daha da açalım mı? Rahmetli Mustafa Koç, Cem Boyner ve Osman Kavala.
Rahmetli Mustafa Divan Oteli'ni asilere açmakla kalmamış, bir de "otelimiz tarih boyunca hep mazlumların yanında olmuştur" diyecek kadar saçmalamıştı...
"Bir tek örnek göster" demiştim, gösterememişti.
Cem Boyner de Beymen şubelerine "ayaklananlara yardım için tentürdiyot ve gazlı bez bulundurun, ayrıca haberleşebilmeleri için Internet bağlantısı sağlayın" diye genelge çıkaracak kadar ileri gitti. (Oysa çevre hastane kıyamet.)
Osman Kavala da derdini bize değil mahkemeye anlatacak.