Türkiye'nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak kazınan, eski Başbakan Adnan Menderes ile çalışma arkadaşları Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam edilmelerinin üzerinden 59 yıl geçti. 1950 seçimlerinde "Yeter! Söz milletindir" diyerek çıktığı siyaset yolunda gerçekleştirdiği demokrasi hamleleri ve kalkınma atılımlarıyla Türkiye'nin önemli siyasi isimleri arasında yer alan Menderes, Türk halkının zihnine "milletin adamı" olarak kazındı. Arapça ezan okuma yasağını kaldırarak dini özgürlüklerin önünü açan Menderes, iç ve dış politikada büyük değişimlere imza atarak ekonomi ve tarım alanında önemli kalkınma hamleleri gerçekleştirildi. 1954 seçimlerinde o zamana kadarki en yüksek oy oranı olan yüzde 57 ile Demokrat Parti yeniden iktidara geldi.
10 yıllık Menderes döneminde Türkiye ekonomisi yıllık yüzde 7,8 oranında büyüdü. 27 Mayıs 1960 darbesiyle millet iradesi hiçe sayıldı ve seçimle göreve gelen hükümet cunta tarafından görevinden alındı. Milli iradeye vurulan darbe sonrası cuntacıların Yassıada'da özel kurdukları mahkemede aylar süren yargılamalar sonunda Menderes ve 14 kişinin idamına, 31 kişinin de ömür boyu hapse mahkum edilmesine karar verildi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, 16 Eylül 1961'de sabaha karşı idam edildi, Menderes'in idam kararı ise 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden "sağlam" raporu alınmasının ardından İmralı Adası'na götürülerek komutanın odasında yüzüne okundu. Menderes'in dilinden "Allah, milletimize zeval vermesin" cümlesi döküldü. İdam sehpasına çıkarıldığında ise son sözleri "Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum..." şeklinde oldu.