Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan eski MİT'çi Enver Altaylı'ya 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 10 yıl, 'Siyasi ve askeri casusluk' suçundan 13 yıl 4 ay hapis cezası verilmişti. Eski istihbaratçı Mehmet Barıner'e ise 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 8 yıl 9 ay, 'Siyasi ve askeri casusluk' suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Mahkeme tarafından hazırlanan gerekçeli kararda, Enver Altaylı'nın FETÖ'nün 2. adamı ve Türkiye imamı olan firari Mustafa Özcan ile ilişkisi olduğu, örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'e yazmış olduğu mektupta "Zatı Alilerinizin teşvik ve himaye ettikleri hizmetler hakkında toplanacak doğru bilgiler ve bunların doğru bir şekilde analizi devletimizin bu hizmetlere ne muazzam ihtiyacı olduğunu ortaya koyacaktır" şeklindeki örgütün faaliyetleri kapsamında övücü sözleri olduğu belirtildi. Altaylı'nın kendisine Cumhurbaşkanlığı nezdinde bir görev verilmesi konusunda örgüt liderinin çabasına yönelik teşekkür ifadeleri ve bu görevi alması halinde örgüt kapsamında faydalı işler yapacağına yönelik vaatleri, örgüt liderinin dershanelerin kapatılma sürecinde Cumhurbaşkanı'na hitaben yazmış olduğu mektubun bir örneğinin sanığın kütüphanesinden ele geçirildiği kaydedildi.
ÖZCAN'LA İRTİBATI ANLATILDI
Kararda, Enver Altaylı'nın FETÖ/PDY Terör Örgütü üst ikinci adam konumunda olan ve Türkiye İmamı olarak bilinen Mustafa Özcan ile uzun yıllara dayanan ilişkileri, sanığın örgütün okullarının Özbekistan'da açılmasına yönelik faaliyetleri ve bu faaliyetleri örgütün 2 numaralı kişisi olarak konumlandırılan Mustafa Özcan ve örgüt içerisinde 'Kervancı Ali' olarak bilinen Ali Katırcıoğlu ile birlikte yürüttüğü anlatıldı. Altaylı'nın bu kapsamda yapmış olduğu faaliyetlere ilişkin doğrudan örgüt liderine mektup yazarak bilgi verdiği, Mustafa Özcan ile irtibatının örgütün gerçek yüzünün tüm kamuoyunca bilinebilir olduğu 17-25 Aralık sürecinden sonrada devam ettiği kaydedildi. Örgütün üst düzey görevlilerinin kendi aralarındaki örgüt içi iletişimde kullandıkları Bylock Programı yazışmalarına göre Mustafa Özcan'ın Altaylı'yla örgüt eebaşısı Fethullah Gülen arasında yüz yüze görüşme ayarlamakta irtibat olarak faaliyet yürüttüğünün veya yürüteceğinin anlaşıldığı belirtilirken, Altaylı'nın örgütün okullarının Kazakistan'da açılmasına yönelik de faaliyetlerde bulunduğu ifade edildi.
GÜLEN'LE DEVLET SIRRI NİTELİĞİNDEKİ BİLGİLERİ PAYLAŞTI
Altaylı'nın FETÖ'nün yurt dışı yapılanmasında ABD sorumlularından olan Bilal Ekşili, Mısır sorumlusu Sinan Yorulmaz ile olan irtibatı olduğu, FETÖ yöneticilerinden olan Salih Yaylacı'nın Altaylı'yı örgüt elebaşısı Fetullah Gülen ile görüştürme çabası ve irtibatı olduğuna dikkat çekildi. Altaylı'nın örgüt elebaşısı Gülen'e yazdığı mektupta örgütün zararına olarak gördüğü MİT'te görevli Kaşif Kozinoğlu ile ilgili ve yazıldığı zaman diliminde FETÖ'ye yakınlığıyla takibe alınan 20 MİT personeli hakkında Gülen'e gizli bilgiler paylaştığı kaydedildi.
BARINER'İ YURT DIŞINA ÇIKARMAYA ÇALIŞTIĞI ANLATILDI
Dönemin Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'un örgüte bakış açısı ile ilgili Gülen'e ve örgüt üyelerine gizli bilgiler aktaran Altaylı'nın devlet sırrını içeren bu bilgileri mensubu olduğu FETÖ'nün stratejisi ve amaçları doğrultusunda ülke yönetiminin aleyhine siyasal casusluk amacı ile temin ettiği aktarıldı. Altayı'nın bu gizli bilgileri aktarma faaliyetinde örgüt hiyerarşisi içinde aldığı emir ve talimat doğrultusunda hareket ettiği, eski MİT mensubu Mehmet Barıner'in soruşturma aşamasındaki beyanları kapsamında, FETÖ iltisakı nedeniyle ihraç olduğunu bildiği, Barıner'i 15 Temmuz darbe girişiminden sonra örgütsel amaçla illegal yollardan yurt dışına çıkarmak amacıyla etkin faaliyette bulunduğu ifade edildi. Kararda, örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'e yazmış olduğu mektupta Altaylı'nın örgütün faaliyetleri kapsamında övücü sözleri, örgütün faaliyet alanları kapsamında vermiş olduğu tavsiye ve telkinler, örgüte ve örgüt liderine ifade etmiş olduğu bağlılık ifadeleri, darbe girişimi sonrasında da örgütün ülkeyi itibarsızlaştırma, darbenin örgütle bir alakası olmadığına ilişkin propaganda dokümanlarının hazırlanmasında görev yaptığı belirtildi.
DİJİTAL DOKÜMANLARINDA DARBE GİRİŞİMİ FAALİYETLİ ÇIKTI
Altaylı'nın dijital dokümanlarındaki 'GERÇEĞİN PEŞİNDE TÜRKİYE'DE 15 TEMMUZ 2016' isimli belgede, örgütün darbe girişimi sırasında faaliyetlerine ilişkin, yer, zaman ve lokasyon bilgileri içeren açık kaynaklardan elde edilemeyecek gizli bilgiler bulunan algısal raporun yer aldığı, 'THE CRISIS TURKEY AND ITS IMPLICATIONS FOR THE US' isimli doküman da "Ancak Erdoğan ve AKP, Atatürk ve modern Türk devleti ile ilişkili tüm değerleri sorgulayarak sistematik olarak bu mirası zayıflatmaya çalışıyor.", "…istikrarsızlık kaynağı olma riskiyle karşı karşıya bırakan bu sürecin ABD'yi kaygılandırması gerektiği kanaatindeyim.", "Erdoğan'ın takiyye stratejisini benimsediği kanaatine vardım" şeklinde ülke ile ilgili verilen istihbarati bilgiler bulunduğu aktarıldı. Söz konusu bilgilerin ABD menfaatlerini koruyucu ve ülke yöneticilerini bu yöntemlerle siyasi olarak tavır gösterilmesi için tehditte bulunulması gerektiğini beyan ettiği kaydedildi.
DARBECİ FETÖ'CÜLERE MİLLİ ORDU DEDİ
Kararda, Altaylı'nın 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından 100 bine yakın FETÖ üyeliğinden gözaltına alınan ve tutuklanan örgüt üyelerinden masum insanlar gibi bahsettiği, tasfiye edilen FETÖ Terör Örgütü'nün darbeci askerlerinden 'Milli ordu' olarak bahsettiği ifade edilerek, Sanık tarafından oluşturulan yukarıda deliller bölümünde belirtilen mail içeriğinde "Dear Mike Biz simdi Türkiye'de güvenilmez, çoğulcu demokratik sisteme, hukuk devletine ve hukukun üstünlüğüne düşman bir diktatör tarafından yönetiliyoruz" ile başlayarak, ülkemizde 15 Temmuz 2016 günü yaşanan darbe teşebbüsü sonucu yüz bine yakın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliğinden gözaltına alınan veya tutuklanan örgüt üyelerinden masum insanlar gibi bahsettiği, tasfiye edilen FETÖ/PDY Terör Örgütü darbeci askerlerden "Milli Ordu" olarak bahsedildiği ve yok edildiğinin belirtildiği, Türkiye Cumhuriyeti'nin "kurnazca ve sinsice yürütülen bir plan doğrultusunda batıdan (ABD ve Avrupa) koparılarak Rusya, İran ve Çin'in yer aldığı bir gruba monte edilmeye çalışıldığından" bahsederek, Türkiye'nin çıkarının batı ittifakı içinde kalmasını ve ABD ile yakın iş birliği yapmasını gerektiğini belirttiği, Rusya, İran ve Çin ile bir blok oluşturmuş batıdan kopmuş Türkiye'nin ABD dış politikasına bir felaket olacağını düşündüğünü belirttiği, sanık tarafından hazırlanan E-posta içerisinde oluşturulan taslak içinde "Şahsen ben Türkiye'nin karsı karsıya bulunduğu felaketin önlenmesi için mücadeleye kararlıyım ve elimden geleni yapmağa çalışıyorum." şeklinde ifadenin yer almasından sanığın kendi kaynaklarınca elde ettiği gizli bilgileri dahi muhataplarına ilettiği yönündeki tespit ve delillerdir" denildi.