Türkiye-İsrail ilişkileri, AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'den 2008'deki Gazze'ye yönelik saldırılara kadar olumlu ilerledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan olduğu 2005'te İsrail'i ziyaret etti ve Holokost anıtına çelenk bıraktıktan sonra anti-semitizmi 'insanlığa karşı işlenen suç' olarak tanımladı. 2008'de saldırıların ardından Erdoğan, Ocak 2009'da Davos Ekonomi Forumu'nu 'One Minute' çıkışıyla terk etti. Sonrasında ise birtakım konular nedeniyle gerilen ipler, 2010'daki Mavi Marmara baskınıyla tamamen koptu. Sancılı geçen yılların ardından Mayıs 2018'de ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasıyla yapılan protestolarda çok sayıda Filistinli hayatını kaybetti. İlişkiler yine gerildi. İsrail büyükelçisi bir kez daha sınır dışı edildi ve Türk büyükelçisi de geri çekildi. Sonraki yıllarda karşılıklı sert açıklamalar ve kararlar da birbirini izledi. O tarihten bu yana, iki ülke arasında diplomatik ilişkiler maslahatgüzar seviyesinde sürdürülüyor.
(Kudüs'teki Müslüman mahallesi)
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un mart ayında Ankara'ya ziyareti sadece Ortadoğu'da değil tüm dünyada sürpriz oldu. Geçen ay ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail ve Filistin'i kapsayan iki günlük temaslarda bulundu.
Türk gazeteciler de geçen hafta bu ülkede yoğun bir programa katılarak iki ülkenin yakınlaşmasına yerinde tanıklık etti. Aralarında SABAH'ın da bulunduğu medya temsilcilerinin İsrail'deki ilk durağı Dışişleri Bakanlığı oldu. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Hayat, iki ülke arasındaki normalleşme sürecini yeni bir aşamaya taşıyacak büyükelçilerin karşılıklı olarak atanması konusunda "Şartların olgunlaşmasını" beklediklerini söyledi. Hayat, "Güvenli bir şekilde ve adım adım ilerlemekte fayda var. İsrail, öncelikli olarak ilişkilerde istikrarın sağlanmasından yana. Türkiye'nin de aynı görüşte olduğunu düşünüyoruz" dedi. Lior Hayat, "Biz, Türkiye'yi Ortadoğu'nun istikrarı için önemli bir ülke olarak görüyoruz. İsrail, Türkiye'yle ilişkilere büyük önem atfediyor. Türkiye'yle konuştuğumuz konular arasında Hamas konusundaki genel endişemiz ile İsrailli sivillere karşı Türkiye'de vuku bulabilecek Hamas etkinlikleri de bulunuyor" diye konuştu.
(İsrail Parlamentosu/Knesset)
"YUNANİSTAN VE GKRY İLE ENERJİ İŞBİRLİĞİ SÜRECEK"
Hayat, İsrail'le normalleşme sürecinde Türkiye'nin büyük önem verdiği enerji işbirliğine ilişkin de değerlendirmede bulundu. Halihazırda Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle (GKRY) mevcut olan enerji konusundaki yakın işbirliğinin, İsrail ile Türkiye arasındaki olası enerji işbirliğini nasıl etkileyeceği sorusu üzerine Hayat, "Türkiye'yle ilişkilerimizin gelişmesi, Yunanistan ve Kıbrıs (Rum Kesimi) ile var olan iyi ilişkilerimiz pahasına olmayacaktır. Enerji konusunda işbirliğimizin geliştirilmesi, uzun vadeli hedefleri olan yüksek bütçeli projelere dayanıyor. Daha önce de söylediğim gibi belli konularda daha yakın ve daha uzun vadeli işbirliği yapabilmemiz için ilişkilerde belli bir istikrarı sağlamamız gerekiyor. Tekrar vurgulamak gerekirse Türkiye'yle ilişkilerimizin yakınlaşması, Yunanistan ve Kıbrıs'la (Rum Kesimi) olan iyi ilişkilerimiz pahasına olmayacak" ifadelerini kullandı.
(Hristiyanlar için çok büyük önemi olan Kutsal Kabir Kilisesi)
"DİYALOG TURİZMİ DE ARTTIRACAK"
İsrail Dışişleri Bakanlığı Avrupa Genel Direktörü Aliza Bin-Noun da, yaşanan olumsuz sürece rağmen yeniden yakınlaşmanın iki ülkenin yararına olacağını ifade etti. Bin-Noun, "10 yıla yakındır iyi gitmeyen ilişkilerimizi geliştiriyoruz. 'Golden Age' (Altın Çağ) dediğimiz eski döneme dönmek istiyoruz. Çeşitli nedenlerde son yıllarda birbirimizden uzaklaştık. Cumhurbaşkanımızın Türkiye ziyaretini çok olumlu karşıladık. Karşılanması, ağırlanması bakımından çok özel, çok duygusal bir ziyaretti. Komşular arasına ilişkiler iyi olsa da bazen araya kara kedi girebiliyor. Biz aynı taraftayız. Ülkeler arasındaki kontakt iyileşir ve büyürse, deneyimler artarsa eminim turizm de artar. Yetkililerin diyaloğu, iki ülke arasındaki daha fazla iletişim turizmi de iyileştirecektir." dedi.
(Mescid-i Aksa)
"TÜRKİYE'YE HAYRANLIK VAR"
Lior Hayat ve Aliza Bin-Noun'un yanısıra bölge güvenliği ve terörle mücadele konusunda yetkili bürokratlardan da kapsamlı görüşmeler gerçekleştiren gazeteciler, Müslümanlar'ın Burak Duvarı, Yahudiler'in ise Ağlama Duvarı (Batı Duvarı) dediği alanı, Mescid-i Aksa'yı ve Hristiyanlar için çok büyük önemi olan Kutsal Kabir Kilisesi'ni ziyaret etti. İsrailli polis yetkilisi de sık sık şiddet olaylarıyla ilgili tepki çeken görüntülerin odağında olan bölge hakkında bilgilendirmede bulundu, Arap yerleşimcilerin durumunu anlattı. Meslektaşlarıyla bir araya gelen İsrailli gazeteci Arad Nir de ülkesinde Türkiye'ye olan hayranlığa dikkat çekerek, "İnsanlar son yıllarda yaşananlardan dolayı kırgın ama Türkiye'yi Türkler'i çok seviyorlar. Antalya'yı İstanbul'u çok seviyorlar." dedi.
(Kubbet'üs-Sahra)
"İSRAİL İNSANI TÜRK İNSANINI ÇOK SEVİYOR"
İsrail Parlamentosu Knesset'i ziyaret eden gazeteciler, dışişleri ve savunma alanından üst düzey bir yetkili ile de bir araya geldi. Bu yetkili, "Türk istihbaratı ile yakın ilişkilerimiz vardı. Şu an yeniden ısınıyor. Tekrar bir araya gelmemiz çok sevindirici." dedi ve şunları ekledi: "Şu anda Türk istihbaratı ile yakın ilişki içindeyiz. Mavi Marmara olayından sonra Türkiye-İsrail arasındaki işbirliği korkunç seviyedeydi. Biz Türk insanını, yemeğini, turizmini çok seviyoruz. Ama şu anda çok kolay gidemiyoruz. Şu an işbirliği yakınlaşıyor. Türk ve İsrail parlamentolarının bir araya gelmesi ve işbirliği yapması için gerekli olan tek şey; zaman. Çok kötü ilişkilerimiz oldu, bunu masanın altında saklayamayız. Çok güzel ilişkilerimiz vardı ve bir gün aniden kesildi. Bizim için çok çor, çok acı vericiydi. Türk ve İsrail halkları her zaman iç içe. İsrail insanı da Türk insanını çok seviyor."
(Kudüs)
İSRAİL'DEKİ TÜRKLER
İsrail'de Türkiye ile yakınlaşmada en önemli rollerden biri de şüphesiz Türkiye'den göç eden Yahudiler'in... 1960'da gönüllüler tarafından kurulan İsrail'deki Türkiyeliler Birliği, dikkat çeken etkinliklere imza atıyor. 22 Mayıs'ta Türk Yemekleri Festivali düzenledi. İsrailli müzisyenler burada Türk ezgilerini seslendirdi. Türkiyeli gençler de İsrail folklörü yaptı. Birlik, 40'a yakın öğrenciye burs da veriyor. Yönetim kurulu ile birlikte gazetecileri akşam yemeğinde ağırlayan Türkiyeliler Birliği Başkanı Ovi Roditi Gülerşen, "Amacımız, Türkiye'den gelenlerin adaptasyonunu sağlamak ve Türkiyeli öğrencilere burs sağlamak" diyor. Türkçe'ye çok önem verdiklerini ve geldikleri topraklarla bağlarını koparmamak, kültürlerini yaşatarak Türkiye'deki akrabalarıyla ilişkilerini sıkı tutmak istediklerini kaydeden Gülerşen, Türkiye-İsrail yakınlaşmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.
(1971'de öldürülen İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom ile 1992'de öldürülen Ankara Büyükelçiliği'nde görevli Ehud Sadan'ın isimleri de bu anıtta yaşatılıyor)
Birliğin Danışma Kurulu (Moatsa) Başkanı Yakup Barokas, 1948 yılından bu yana Türkiye'den gerçekleşen göçlerin tarihini aktardı. Bu göçmenlerin kimi zaman belirtildiği üzere "fakir-fukara ve çulsuzlar" olmadıklarını aralarında bilim, sanat, tıp alanlarında dünya çapında değerlerin bulunduğunu, ancak siyaset alanında görünmez olmayı sürdürdüklerini açıkladı. Dr. Robert Schild ise, Avusturya ve bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de okullarda Holokost eğitiminin yer almasının ve Struma Faciası anısına bir anıtın dikilmesinin iki halk arasında yakınlaşmaya daha da katkı sağlayacağını söyledi.
(Tel Aviv (Yafa)
İLİŞKİLERDE KÜLTÜRÜN ETKİSİ
Moatsa üyesi Mondi Çakım da, "İsrailliler Türkiye'yi gerçekten çok seviyor. Misafirperver, sıcak, turizmi seviyor, yemeğini, alışverişini seviyor. Gerçekleri tarafsız yansıtmak gerekli. Türk tedrisatında Holokost eğitimine yer verilmesinden yanayız. Eskiden pozitif hava vardı. Fenerbahçeli Revivo'nun ve 1999 depreminde İsrail'in yardımlarının da bunda etkisi oldu." derken, 2,5 yıl önce İstanbul'dan İsrail'e giden Moatsa üyesi Lina Filiba ise, "Türk dizilerini izleyenler, Türkiye'ye, Türk insanına hayran. Türkçe'yi öğrenmek isteyenler var. Yani soft güç, kültürel güç. Acaba diyorum, eğer her iki ülkedeki toplumların birbirilerine daha iyi bakmalarını sağlamak için Türkiye'de bu amaca uygun diziler düşünülebilir mi? TV dizileri toplumun algısını çok iyi etkiliyor." diye konuştu.
(Tel Aviv Üniversitesi)
TÜRKİYE PETROL VE ENERJİ İÇİN ÖNEMLİ BİR ÜLKE
Tel Aviv Üniversitesi Moshe Dayan Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Uzi Rabi de Türkiye'nin bölgesel önemine vurgu yaptı. "Türkiye, petrol ve enerji için önemli bir ülke" diyen Prof. Rabi, "Türkiye ile İsrail'in yakınlaşması bölge için önemli. İsrailliler, İstanbul için deliriyorlar. MİT ve İsrail de işbirliğinde. Çünkü İran, Türkiye için de sorun olmaya başladı. Türkiye ile İsrail arasında enerji ilişkisi başlarsa bu birlikteliğin devamı gelecektir." İfadelerini kullandı. İran'ın bölge için tehlikeli olduğunun altını çizen Rabi, "İran 20. yy bakış açısıyla yaşıyor. Kendini güncellemeli ve konuları 21. yy anlayışıyla ele almalı. Türkiye bölgenin önemli bir noktası." dedi.
(İsrail Ekonomi Bakanlığı Dış Ticaret Müsteşarı Ohad Kohen)
YENİ DÖNEMDE ÖNCELİK EKONOMİ
Türkiye ile İsrail arasında başlatılan normalleşme sürecinde ekonomik ilişkiler de büyük bir başlık olarak öne çıkıyor. İsrail Ekonomi Bakanlığı Dış Ticaret Müsteşarı Ohad Kohen, iki ülke arasında 13 yıldır yapılmayan Karma Ekonomi Komisyonu toplantısının bu sonbaharda yapılmasının planlandığını açıkladı. İsrail'i ziyaret eden Türk gazeteciler, Tel Aviv'deki İsrail İhracat Enstitüsü'nde İsrail-Türkiye İş Konseyi üyeleriyle de buluştu. İsrail Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Müsteşarı Ohad Kohen'in de katıldığı toplantıda son dönemde diplomatik ilişkilerini normalleştirme kararı alan Türkiye ve İsrail arasındaki ekonomik ilişkilerin durumu tartışıldı. İlişkilerde 2009'dan bu yana yaşanan gerilimlere ve dalgalanmalara karşın ticaret, Türkiye ile İsrail arasındaki en sorunsuz alanı oluşturuyor. İki ülke arasında 2000 yılından bu yana serbest ticaret anlaşması bulunuyor. Son yıllarda giderek artan iki ülke arasındaki ticaret hacmi, 2021 yılı itibarıyla 8 milyar doları aşarak en yüksek düzeyine ulaştı. Ticaret hacminin 6 milyar dolardan fazlasını Türkiye'nin İsrail'e ihracatı oluşturdu. İsrail'in Türkiye'ye ihracatı ise 2 milyar dolar civarında oldu.
KARMA KOMİSYON TOPLANACAK
Ticaret hacminde yaşanan artışa karşın iki ülke arasında yaşanan siyasi gerilim, hükümetler arasında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla yapılan toplantıların da durdurulmasına neden oldu. Ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için devletler tarafından atılacak adımların ele alındığı ve son olarak 4. toplantısı 2009'da yapılan Türkiye-İsrail Karma Ekonomi Komisyonu, o tarihten bu yana bir araya gelmedi. İki ülke ilişkilerinde yaşanan normalleşme kapsamında ekonomi alanındaki ilk toplantı da Türkiye-İsrail Karma Ekonomi Komisyonu toplantısı olacak.
(İsrail-Türkiye İş Konseyi Onursal Başkanı Moris Reyna)
YÜKSEK TEKNOLOJİDE POTANSİYEL VAR
İsrail-Türkiye İş Konseyi Onursal Başkanı Moris Reyna ise Türkiye ile İsrail arasında 2021 yılı itirbarıyla 8 milyar dolar seviyesinde olan ticaret hacmini 2 yıl içinde 10 milyar dolar düzeyine yükseltme hedeflerinin olduğunu belirtirken "Burada yüksek teknoloji alanında geliştirilmiş ikili işbirliği dönemini başlatmak istediğimizi vurgulamak istiyorum. Özellikle tıbbi cihazlar, otonom sürüşlü otomotiv teknolojileri, su arıtma teknolojileri ile tarımsal teknolojilerin içinde bulunduğu yüksek teknoloji sektörlerinde İsrailli ve Türk şirketler için yakın işbirliği potansiyeli bulunuyor" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'Yİ ÇOK GELİŞMİŞ GÖRDÜM"
İsrail İhracat Enstitüsü Uluslararası Ticari İşlerden Sorumlu Direktör Yardımcısı Sabine Segal, "İki ülke ilişkilerinin hiçbir zaman kötü olacağını zannetmiyorum. Her zaman olumlu düşünüyorum. Uzun süre boyunca delegasyonlarımız yoktu, bunu geliştirmeliyiz. Turizmi ve ticareti geliştirmeliyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olumlu açıklamaları da bunu arttıracaktır. 4-5 yıldır gelemiyordum ancak en son 4 ay önce gelme fırsatı buldum. Türkiye'yi çok gelişmiş gördüm. Türkiye'nin misafirperverliği ve yemekleri gerçekten müthiş." dedi.
(Holokost Müzesi - Yad Vashem)
HİTLER'İN ACIMASIZ YÜZÜ BU MÜZEDE
Nazi Almanyası'nın katlettiği milyonlarca Yahudi'nin anısına inşa edilen Holokost Müzesi - Yad Vashem, gezinin en çarpıcı noktalarından biri oldu. Kurbanların üzerinden alınan ayakkabı, fotoğraf, giysi gibi kişisel eşyaları, yakınlarının röportajları ve Hitler'in propaganda bakanı Goebbels'in o dönem çektiği videolar, yaşanan vahşeti tüm çıplaklığıyla ziyaretçilere yaşatıyor.
GAZZE'Yİ HAYATA BAĞLAYAN KAPI: KEREM SHALOM
Gazetecilerin İsrail'deki temaslarından biri de Kudüs'ün ardından güneydeki Kerem Shalom Sınır Kapısı'na oldu. Kudüs'ten başlayan yolculukta tarım alanlarıyla çevrili yolda en büyük dikkati çeken ise yol boyunca uzanan ve adeta Manisa'yı andıran üzüm bağları oldu. Güneydoğu'daki bozkırı hatırlatan dümdüz geniş arazilerde, buğdaylar yeni biçilmiş. İsrail'den Gazze'ye açılan iki sınır kapısı var. Kerem Shalom'dan, yalnızca malzeme giriş çıkışı yapılıyor. Savunma Bakanlığı'na bağlı sınır kapısının genel müdürü, tıbbi malzemelerden ilaca kadar, demir, giysi, boya, hijyen ve temizlik malzemesi, gıda gibi geniş yelpazede ürünlerin Gazze'ye gidişine imkan tanıdıklarını anlatıyor. Kapıda hergün çok sayıda tır nedeniyle yoğun bir mesai var. Kapıya gelen tırdaki yük o tırdan indiriliyor ve gerekli güvenlik kontrollerinin ardından yalnızca 45 dakika içinde malzemeyi Gazze'ye aktaracak tıra yükleniyor. Ziyaret sırasında BM aracılığıyla Türkiye'den giden un ve yine Türkiye'den gönderilen kağıt havlular yükleme için bekliyordu.
(Dışişleri Bakanlığı'ndaki anıtta Türk diplomat Selahattin Ülkümen'in de ismi yer alıyor)
DİŞİŞLERİ'NDE 'YAŞAYAN' TÜRK
İsrail Dışişleri Bakanlığı bahçesinde iki ayrı anıt bulunuyor. Bunlardan biri de Hitler'in zulmüne uğrayan Yahudiler'e yardım eli uzatan diplomatların anısına yapılan anıt. Anıtta Türk diplomat Selahattin Ülkümen'in de ismi yer alıyor. 1943'te Rodos Başkonsolosu olarak atınan Ülkümen, Holokost sırasında 1943'te Almanlar tarafından işgal edilen adadaki 1700 Yahudi'den 42'sine Türk vatandaşlığı verip, toplama kamplarına gönderilmesini engellemiş ve hayatlarını kurtarmıştı. Bir diğer anıt ise yurtdışında görev yaparken öldürülen İsrailli diplomatlar anısına yapılmış. 1971'de öldürülen İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom ile 1992'de öldürülen Ankara Büyükelçiliği'nde görevli Ehud Sadan'ın isimleri de bu anıtta yaşatılıyor.