Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in Bodrum'daki villasının arazisini parsel kaydırma yöntemi ile denize sıfır hale getirdiğini okuduğumda 'Eyvah, erozyon en büyük afetlerden biri, umarım can ve mal kaybı olmamıştır' diyerek üzüntüye kapıldım. Sonra haberin öznesini bir kez daha okudum: Yılmaz Özdil. İçime bir su serpildi, rahatladım. Çünkü Özdil'in olduğu yerde can ve mal kaybı asla olmaz, aksine mal odaklı kazanç olur. Nitekim haberin devamı da bunu bana gösterdi.
Eşi Hülya Özdil adına satın aldığı, 'ticari alan' statüsünde olduğu iddia edilen, üzerine ofis planı ile villa yaptırdığı, kaçak bölümleri ile ilgili de geçtiğimiz yıl imar affına başvurduğu arsası; aradaki yolları, mesafeleri aşıp denizin kenarına gelmiş.
SKANDALA İMZA ATTI
Şöyle bir düşündüm de 'Bu adam pekala villasını da parsel kaydırarak karadan denize yürütür' dedim.
Kendisi yazdığı Atatürk kitabını 1881 adet bastırıp 2 bin 500 liraya satışa çıkararak milyonlar kazanan biri Bu ticari alandaki dehasını imara da yansıtmış olabilir.
Ayrıca emin olun Yılmaz Özdil, bu usulsüzlüğü de en kısa zamanda kendi rantına çevirir. Denize sıfır milyonluk villasında 'Atatürk ve Ben' adlı yeni kitabını yazıp belirli sayıda bastırıp yine fahiş fiyata satışa çıkartır. Önsözüne de 'Ey dostlarım, Atatürk de Yalova'daki köşkünü raylarla yürütmüştü. Onun yolundan hiç şaşmadan yürüyen ben de Bodrum'daki villamı parsel kaydırıp yürüttüm' diye de ekler.
Atatürk, Yalova'daki Yürüyen Köşk'ünü yanındaki çınar ağacına zarar vermemesi için raylarla yürütmüştü sevgili Yılmaz Özdil...
Oysa senin ne doğa, ne canlı, ne de Atatürk umurunda! Sözde solcu kimliğinle ulusalcılık satan pragmatist bir lümpen olduğun için sadece kendi çıkarın, paran ve keyfin için bu skandala imza attın.